Ne başı vardı ne sonu. Bir fotoğrafımız bile yoktu zaten. Neyi yazdım bu kadar neyi okutmaya çalıştım bilmiyorum ama çok yaralıydım. Kaçınız gördü kaçınız bunu anladı yine bilmiyorum ve çoğaldım. Bu aptal ilişkide o ince çizgiyi hiç geçemiyorum ve ne zaman yalnız kalsam 'bu hem bedenen hem ruhen tam anlamı ile bir yalnızlık yani sözde değil' bu sevdaya tutundum. Sevdiğim adam dediğim ona tutundum. Çünkü o benim en büyük yalnızlığımdı. Evet çok yalnız kaldım. O hiç yoktu ama o kadar çok vardı ki kimseyi almadım yanıma. Yalnız yolculuk yaptım, yalnız yemek yedim, yalnız ders çalıştım, yalnız ders dinledim, yalnız okudum, yalnız yazdım, yalnız giyindim soyundum, yalnız dolaştım... Yalnızlık oydu ve şimdi etrafım doluyor. Yalnız değilken düşünmüyorum onu ama ne zaman yalnız kalsam o oluyor. O benim yalnızlığım. Adını koyamadığım o aramızdaki şey yalnızlık. Zor oldu, hep zordu ve hep de zor olacak. Kaç kişi geldi acıma acısını kattı bilemezsiniz. Kaç kişiyle örtüşdü hayatlarımız ama onunkiyle hep ayrı düştü. Son konuşmamızda bana net ol demişti, artık netim. Bu bölümde hiçbi süslü cümle yok size yemin ederim. Onunla aramızda kilometreler vardı ama başka bir şehir yoktu. Yanyanaydı şehirlerimiz. Artık başka şehirler girdi. Yakında ben ondan çok uzaklarda başka sevdaların peşine takılmış rüzgarla yol alıyor olacağım. Ben onun güzel yüzünü güneşten bile kıskanırdım şimdi en büyük ayazı yaşıyorum. Bu benim cezam mı kurtuluşum mu bilmiyorum ama ben unutsam bile bu sevda bi yerlerde yaşayacak. Birileriniz ona bakacak, onu hatırlayacak. Şuan çok acıyor ama yakında acımayacak. Teşekkür ederim.