Zamandan öte yâr'a yakındık. Adımlarımızı sayarak yürür, beş adımda bir onun yanındaydık. Neler anlatırdım da geceler boyu susardık. İçten içe öpüşmeler, ele güne karşı yorganla sevişmeler. Hafif hafıza kayıpları, çokça uzun zamandı. Üstünden üç mevsim geçti, hâlâ aynı kıştayım. Sokaklar sarhoş, insanlar ayık. Yanımdan esmer bir adam geçiyor, ben seni anımsıyorum. Hava karanlık, seni gülüşünden tanıyorum. Avcuma bıraktığın, avcuma aldığım geçmemiş zaman hatıralarına iç çekip, biraz yuvarlanıyorum. Kafam dönerken seni de yanıma alıyorum. Dudaklarının kıpırtısına maniler yazıyorum. Yorulursan koşmaya başla. Bacakların yanarsa avuçlarımı yumrukla. Beni öpeceksin. Benim yanımdan mutsuz olamayacak kadar güzelsin. Sen beni öpersen kaç şiir yazılır biliyor musun? Yoldan geçen adam yanağını ısırır. Sen beni öpersen... Âh beni bi öpsen.
Zamana döndük, yâr'a uzağız. Tek başımıza şarkılar fısıldaşırız. Çirkin de birer el yazımız var, ayak üstü aşık oluruz. Yalnız da yaşarız. Yanımda sen olmadan da dans ederiz. Âh, geceler geceler. Seni gülüşünden tanıdığım soğuk geceler. Mevsim yaz olmuş sen yazmayalı. Kendi kendime türküler besteleyip bağıra bağıra sana okuduğum geceler. Ne de uzağım böyle. Yaklaşsan uçacağım. Sanma ki hâlâ bir şiirden ibaret uzuvlarım. Ben parça parça çakılmış, yana yana kül olmuşum.