Merhaba Perşembe güneşi. Adını sevdadan almışsın sen biliyorum. Ben de bütün sevdalara Perşembe diyorum.
Merhaba beyaz tenli çocuk. Sana sarı sarı güneşler doğuyor, onların yanında ne denli beyaz kalıyorsun. Sana sarı sarı güneşler batıyor, beni en can alıcı yerimden vuruyorsun.
Merhaba açık kahve gözlerin. Çayı şekersiz sevişimi biliyorsun. Birde seni sulu sulu öpüşümü. Günün salı oluşunu biliyorsun ama Pazar kahvaltısı gibi kokuyorsun. Geceleri hafif terliyorsun. Biliyorsun, benim yanım hep biraz sıcak olur.
Merhaba ikindi çayı saçların. Güzelliğine taktığım şu saçma kupları mazur gör ama gözlerin bazen kocaman oluyor. Sinema salonlarındaki kırmızı ışık sana ne denli yakışıyor.
Merhaba geceyarısı gelen sevişme arzusu gibi ellerin. Insan onlara baktıkça tek beden oluyor. Çocuk doğurmak gibi sana dokunmak. Ben hiç çocuk doğurmadım ama ellerine çok dokundum. Korkuyorum.
Merhaba sabaha karşı sersemliğindeki ses tonun. Gün doğuşu mu onunla daha zevkli yoksa gün batımı mı deseler, ikisi de derdim ve onlara üçüncü bir şık olarak gülüşünü eklerdim.
Merhaba.