Bütün yalanlar sıralanıp geçiyordu gözümün önünden.Dur diyen sesim sessizliğini bölüyordu.Beni dinlememekte kararlıydı acizlikleri.İlla yalan söyleyeceğim diye bağırıyordu.Kanatmak istiyordu düşüncelerimi.Kağıtları yırtıp savurmak istiyordu yeni toplanmış odaya.Kirletmek istiyordu sustuğum geceleri.Hem duymak istemiyordu gerçekleri hem de can çekiştiriyordu bana.Gerçekleri vurmayayım diye suratına.Nasıl bir arsızlıktı bu umursamayaşındaki çığırtkanlık çıldırtıyordu beni.Bir an önce terk etsin bu sahte düşler bu yalan kentleri.Rahat bıraksın artık ruhumdaki yaraları.Onları kanatmak bir işe yaramıyordu ki.Var olan umutsuzluk çoğalınca rahat mı ediyordu kalpleri.Bilmiyordum, bu yalancı insanların taşıdığı pankartlar neyin protestosuydu.Hangi sessizliği işaret ediyordu.Daha ne kadar kabul ettirmeye çalışacaklardı haksız davalarını.Kaç tane yüzleri vardı insanları suskunluğa zorlayacak.Tek çözüm uzak durmaktı bu çözümsüzlüklerden.Tek kurtuluş ardına bakmadan gitmekti her şeye rağmen.Yalanların canını acıta acıta terk etmekti.Bir mühür vurmaktı dudaklarına sahte sözlerin.Bilmeden esir etmekti kafese.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALICI DÜŞÜŞ
RandomYalnız başına oturan bu sessizlik beni anlatan bir üsluptur yalnızca.Sustukça çoğalan satırların arasında sıkışmış beni sayıklar.İçimde konuşturamadıklarımı bir gölge sanatına dönüştürür.Sergiler bütün gizlerini eski meydanlarda.Düşünceler büyür bey...