Bir boşluk var içimde.Hiçbir kelimenin dolduramayacağı kadar katı.Yitirdiklerimin bunca zaman içimde anlam taşıdığını düşünürken bana yabancı gelen bir histen başka bir şey olmadığını anladım.Bir gün bu yabancılığın artacağını ve beni öldüreceğini tahmin edemezdim.Her gün bir adım daha ölürken aşina yüzlerin bundan habersiz elindeki tebeşirle çizmeye devam etmesi ne vahim.Herkes bir çizgi tutturmuşken karalamalarımın labirentin içinde dönüp durmasını artık umursamıyorum.Tek merak ettiğim soruyu bu yıkık enkazların arasından haykırarak soruyorum.Neden sorularıma cevap bulamıyorum?Beklediğim cevapları bana verip ruhumun acılarını özgürlüğe kavuşturmak zor olsa gerek.Yoksa böyle acı çekerken yük taşıtmazlardı bana.
Gözleri kör bir umursamazlık içinde yaşayan gölgelerden ne beklenir ki?İyilik mi?Beklediğiniz en son şey kalbinize mutluluğu yansıtan aynalar olsun.Çünkü onlar sadece bir kez görülür.Sarp dağları aştığınızda tahtaları gıcırdayan bir asma köprüden geçerseniz belki o zaman görürsünüz.Ama bir karanlık çakılı olunca renklerin kuşağına göreceğiniz tek şey gölgelerdir.Işığınızı soğururlar.Kimse onlardan parlak olmasın isterler.Yakında bir karanlığı andırmak istemiyorsanız acele etmelisiniz.Bir ayna bulmak için geç değildir belki de eğer aydınlık istiyorsa renginiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALICI DÜŞÜŞ
RandomYalnız başına oturan bu sessizlik beni anlatan bir üsluptur yalnızca.Sustukça çoğalan satırların arasında sıkışmış beni sayıklar.İçimde konuşturamadıklarımı bir gölge sanatına dönüştürür.Sergiler bütün gizlerini eski meydanlarda.Düşünceler büyür bey...