Bu bekleyişin bedenime ne kadar zarar vereceği hakkında tahminim yoktu. Hayat tahminlere göre yaşanmaz. Tahminlerim bu zamana kadar hep yarı yolda bırakmıştır beni. Burak'ta tahmin edemezdi. Bir sürprizin bu aşamaları alacağını...
Düşüncelerime ara verip
Serdar'ın yatağından kalkıp odama geçtim. Artık bu evde yabancıyım. Öyle hissediyorum. Annem konuşşa keşke öyle ihtiyacım var ki onun şefkatine...
Aslında,
Enis Kara bana bir iyilik yaptın. Onları bu süreçte daha fazla göreceğim. Fakat bana büyük bir kötülükte yaptın. Onları bu halde görmenin acısı tüm bedenime işliyor. Bedenimi artık acılar kontrol etmekte. Acılar bedenimi esir aldı. Onlara yenik düştüm. Acıların kölesiyim. Beni intihara onlar teşvik ediyor. "Ya bu hayatta kalır acını çekersin ya da çekip gidersin." diyor. Peki neden bu acıyı sonlandırabilecek başka kapı yok ? Ne bileyim yada var, ben bilemiyorum. Okuyucuya sorma jokeri ya da telefon hakkı kullanabiliyormuyum bu oyunda hayat ?
Anladım. Bu daha acımasız, daha gerçek bir oyun.
Peki hayat söylesene neden kazanılmayacak bir oyuna beni attın ?
Anladım. Beni hep yalnız bırakan şansım ilk defa geldi ve bu oyuna ben seçildim.Zaman su gibi akıp geçiyor mu kim demiş ? Hayırdır zaman anlamıyorum. Bana gelince su konusunda kıtlık mı çekiyorsun ?
Gerçekten dayanamıyorum artık. Telefonumu nereye koymuştum.? Ha oradasın. Hangi ara tekrardan seni yerle buluşturdum bilmiyorum. Neyse tuş kilidini açalım. 0539 xxx xx xx Açarsın inşallah. Arıyorum.
"Aradığınız ki.... ...."
Of aç şu telefonunu !Aptal. Bir insan bu şekildeyken bekletilir mi ? Ölmek için senin keyfinimi bekleyeceğim. Burak seninle nasıl arkadaş bilmiyorum. Kesin sevmediği bir arkadaşısındır.
Sinirden saçımı başımı yolacağım. Allah'ım sen sabır ver. Sakinlik ver. Bana akıl ver.
Yaa
Burak'ım nasılda bakıyor bana.Dolapta yapıştırılmış olan fotoğrafını alarak yatağın üzerine oturdum.
Artık beraber uyuyacağız. Seni hiç yanımdan ayırmayacağım. Yerin kalbimin üstü ve yastığımın yanı. Özledim ben seni ya. Bu fotoğrafı geçen yaz çekinmiştik. Ah ah keşke dönsek o güne...Çaresizlik kelimesinin anlamını hiç bu kadar dolu yaşamamıştım. Mesela mutluluğun dolusu güzel. Dolu dolu mutluluk. Ya da dolu dolu sevinç. Ama dolu dolu çaresizlik mi olur ?
O an odanın kapısı açıldı. Gelen babamdı. Yüzünü olabildiğince iyi göstermeye çalışıyor. Hafif tebessüm ile;
"Kızım sana yiyecek birşeyler getirdim. Hiçbir şey yemiyorsun. İhtiyacın var."
"Yemeyeceğim baba. Teşekkür ederim. Benim için yorulman üzdü. Lütfen yorulma bir daha benim için."
"Sen benim kızımsın. Güzel kızım benim senin için değer..."
"Baba seni çok çok seviyorum."Sarıldık sımsıkıca...
"Baba gerçekten yemek istemiyorum. Götürebilirmisin ?"
"Ben sana biliyorum ne yapacağımı."
"Ne ?"Odadan çıktı. Ne yapacak ki ?
Odanın kapısı tekrar açıldı.
"Annem hoşgeldin. Anne sana ..."
"Sus Pelin. Yemeğini ye üzme beni."Annem böyle deyince yemeği alıp yemeğe başladım. Karnıma gerçekten günlerdir birşey girmiyordu. Yemekte zorlanıyordum. Boğazım çabuk kuruyordu. Burak ve Serdar aklıma gelince zor yutkunuyordum. Yavaş yavaş olsa da annem için bu yemeği bitirmeye karar verdim. Annemin güzel elleri ile hazırlayıp getirmiş olduğu bir yemek bu Pelin. Yemelisin. Hiç bırakma tabakta.
Hepsini yedim güzelce.
Tepsiyi elime alıp kolum desteği ile kapıyı açtım. Tezgaha koyarken annem de mutfaktaydı."Eline sağlık anne. Teşekkür ederim. Bırak sen ben yıkarım yediklerinizi bunlar ile."
"Yok. Sen gidebilirsin. İyi geliyor uğraş. "
"Gitmek istemiyorum anne. Yanında durabilirmiyim ?"
Cevap alamamıştım. Bir köşede durup anneme baktım. Onu özlemiştim. Onu izlemek iyi geliyordu. Yüzümdeki tebessümü sonradan farkettim. Anneme bakınca yüzüm gülüyordu. Bana şefkatinden verse belki güçlü bir Pelin doğacak ve iyi bir evlat olmak için tüm çabasını kullanacaktı.
Annemin işi bitince mutfaktan çıktı. Bende odama doğru yürüdüm. Beni yine yatağım kucakladı.
Annemle bu kadar bile konuşmak beni çok mutlu etmişti. Artık onun değerini iyi biliyordum.
Beni ne zaman affeder bilmiyorum. Belki hiç affetmeyecekti. Belki bu 2 hafta içinde beni affedebilecekti. Ya da ilerde affedecek iken ben 2 hafta sonra canıma kıyacaktım.
Canım annem benim.
Oy oy sarılmak istiyorum ona.
Bu arada babam gerçekten yemek yedirmeyi başardı. Ne yapacağını biliyor. Keşke bende bilebilsem onun gibi.Ama bana zaman böyle geçmeyecek gibi. Ne yaparak zaman geçirebilirim bilmiyorum.
Annem sanırım kendine yeni uğraşlar bularak zamanı geçirmeyi deniyor. Bende ona bu konuda yardım etmeliyim. Onun için yeni uğraşlar aramalıyım. Ben kendim için uğraşamam ama. Ona bu uğraş iyi gelecek.Gerçekten bilmiyorum nasıl zaman geçireceğim. Ne olabilir hiç fikrim yok. Keşke uyusam sabah akşam ve bu süreç hemencecik gelebilse.
Bu arada ya 2 hafta sonra bu çocuk yine gıcık edip ertelerse ?
Ertelerse intihar edersin Pelin. Bu kadar basit...Bir dakika ya az önce ne söyledim ben ? Uyku dedim. Akşama kadar uyumak...
Tabi ya benim aradığım uyku hapı !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Sen de Gidersen ?
General FictionBir adım daha yaklaşarak, sıcacık elleri ile ellerimi tutmuştu. Gözlerini de adeta gözlerime hapsetti. Ardından ''Sonumsun.'' dedi. Ellerimi biraz daha sıkıp bir kez daha ''Sen sonumsun Pelin.'' dedi. Sesi ciddi bir o kadar da romantik idi. Ben ise...