Ah olamaz. Tekrar uyu Pelin. Hadi kapa gözünü.
1 saat sonra
Yatağımdan korkuyla fırladım. Bir süre etrafıma bakındım. Kolumuda cimcikleyince rüya olduğunu anladım. Allah'ım sana şükürler olsun.'' dedim kısık bir sesle.
Elimi başıma götürerek hafifçe parmağım yardımı ile başımı bastırdım. Rüya etkisinden olacak şiddetli bir baş ağrısı vardı.
Allah'ım sen onu alma benden. Bir daha rüya görmek istemiyorum. Burak'ı kaybedemem ben. Kendimi hastanede buluyordum ve Burak ölüydü. Yok yok rüyaydı ve bitti. Kendime gelmeliyim.
Yatağıma yavaşca uzandım ve düşünmeye devam ettim.
Bu rüya dün görüp hatırlayamadığım rüyanın aynısıydı. Dün hafızamdan kaybolsa da bugün hafızamdaki yerini koruyordu. Rüyanın etkisi uzun süre benimle kalacak gibiydi. Dini bir programda rüyaların bize bir mesaj verdiğini izlemiştim. Aklıma bu gelince bu rüyadan bir mesaj çıkarmaya çalıştım. Rüyam bana ''Onsuz yapamazsın. Teklifini kabul et'' diyordu benim yorumumla.Zaten gönlüm ona gitmeye çoktan razıydı.
Ah anne ahh sizi üzmek istemem. Fakat beni anlamıyorsunuz. Artık bu evde bir değerimin olmadığını hisseder oldum. Dünkü olaydan sonra ve bu arkası kesilmez rüyalarım vesilesiyle de kararım kesinleşti. Burak'ın teklifini kabul edeceğim. Gerekirse kaçacağım. Mutluluğun, aşkın, huzurun peşinden vazgeçmeyeceğim. Bu haberi ilk Burak öğrenmeli. Haberi arkadaşlarımla da paylaşmam gerek ama beni fikrimden döndürmeye çalışacaklar. Zaten çoğu tatilde ben yazmasam yazmıyorlar bile. Aslında ne diyeceklerinide biliyorum. Evlilik ciddiye alınması gereken bir şey evet ama Burak'la 4 senedir görüşüyoruz. Ondan daha iyisi yok benim için varsa da ben istemem.
Böyle bir karar bu kadar kolay alınamazdı. Belki yaşım gereği acele karar verip doğru düşünemiyorum ama her zaman içimden geleni yaptım ve öyle yapmaya devam edeceğim.
Burak'la evleneceğim. Beni mutlu edeceğine emin olduğum bir insanı reddetmem anlamsız değil mi ? Hemen yataktan kalkıp bilgisayar masasının üstünde duran telefonumu büyük bir heyecanla kapıp;
"Alo. Canım görüşebilirmiyiz. ?" dedim Burak'a sesim titreyerek.
"Seve seve hazırlan işe başlamadan daha fazla görmüş olurum seni almaya geleyim. Bugün benimlesin."
"Tamam olur aşkım."Burak'ın karşısına çok güzel çıkmalıydım. Dolapımdan su yeşili şık bir elbise aldım. Elbiseyi giyerken biraz sorun yaşadım. Sanırım bu sıralar çok yemeye başladım. Zar zor olsada elbiseye sığınca üzerimde hoş durmuştu. Saçlarımı düzleştirirsem saçlarım elbiseye daha uygun olacaktı. Fön makinasını alıp hemen işe koyuldum. Saçlarımı yaptıktan sonra makyaja geçtim. Siyah ince bir eyeliner çektim. Pudra sürdükten sonra hafif pembe allık, açık renk mat bir ruj ve rimel sürerek makyajı tamamladım. Burak her zaman ki gibi babasının arabasını bugün de kaçıracaktı. Henüz ehliyeti yeniydi. Bu yüzden bazen tedirgin oluyordum.
Fazla üzerinde durmayıp aynaya son kez baktıktan sonra görünümümü onaylamıştım. Hazırdım ve mesaj atarak beni almasını istemeliyim. Bu haberi bekletmemem gerekiyor.
Odamda duran telefonu göz ucuyla aradıktan sonra masanın üzerinde olduğunu farkettim. Heyecanla telefonu elime aldım.
"Canım beni almaya gelebilirmisin.?" diye bir mesaj attım.
Burak, "Hemen." dedi mesajımı bekletmeyerek.Burak gelene kadar odama geçerek laptoptan Psikoloji bölümüne ufak bir göz attım. Bu sene Uludağ üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmıştım. Bunun heyecanı üzerimdeydi. Biraz bölüm derslerine göz attım. Duymadığım dersler olduğu gibi Psikolojiye giriş, Felsefeye giriş gibi dersler bulunuyordu. Bu derslerinde benim bildiğim şeylerden çok daha ayrıntılısını ve farklısını olacağını biliyordum. Aradan 10-15 dakika geçince zil çaldı. Odadan çantamı kapıp hızla çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Sen de Gidersen ?
Fiction généraleBir adım daha yaklaşarak, sıcacık elleri ile ellerimi tutmuştu. Gözlerini de adeta gözlerime hapsetti. Ardından ''Sonumsun.'' dedi. Ellerimi biraz daha sıkıp bir kez daha ''Sen sonumsun Pelin.'' dedi. Sesi ciddi bir o kadar da romantik idi. Ben ise...