Kim bu esrarengiz kişi ?
Burak ile ilgili ne söyleyebilir ki ?
Kafamı karıştırmasının tam sırasıydı(!)
Saat 06:00 bu saatte arasam olur mu acaba ?Ama...
İntihar et Pelin. Nefes almak bile sana zarar verirken zaman kaybetme. Hem bir şey öğrensen ne değişecek ? Bu saatten sonra hayatında bir mucize olmasını mı bekliyorsun ?
Kararlı bir şekilde laptopun başından kalkarken o an mesajı bir kez daha okumak istedim. Sandalyeye tekrar oturdum. Gelen kutumu açtım. Gözüm ağlamaklı olduğu için net göremiyordum.. Gözümü tişörte silerek tekrar ekrana baktım. Mesajı tekrar okudum.
Merhaba Pelin.
Ben Burak'ın bir tanıdığıyım. Sana çok önemli birşey demem gerek bana ulaş. Telefon numaram. 0539 xxx xx xxÖnemli olan şey ne olabilirdi ki ?
Hey 1 dakika ! Bu mesaj geleli 1 gün olmuş. Yani Burak öldükten sonra yollamış. Adı ne bu kişinin belki Burak'tan duymuş olabilirim.Adı Enis Kara imiş. Hmm. Sanırım bana bahsetmediği biri. İçimden bir ses ara derken, bir seste bu dünyada zamanımın dolduğunu söylüyor ama arasam ne zararı olacak ki bana ? Öğrenir öyle giderim buralardan.
Ayağa kalkıp hızla telefonu aldım.
0539 xxx xx xx numarasını tuşlayıp bir süre daha durdum öylece. Kararsızdım.
Derin bir nefes aldım. Bunu yapmam gerektiğini hissediyordum. ''Hadi Pelin ara ve konuş !'' dedi içimden bir ses.
Telefonu 3 kez çaldırdım. Henüz açmamıştı. Aramaya devam ediyordum. Sonra birden kalın ama hoş bir ses;
"Alo. Kimsiniz ?" dedi.
"Merhaba. Ben Pelin. Sizi aramamı söylemişsiniz. Mesajınızı yeni gördüm. Ne diyeceğinizi gerçekten merak ediyorum. O yüzden bu saatte rahatsız ettim. Kusura bakmayın."
"Sorun değil. Evet, buluşup konuşabilirmiyiz.?"
"Şey şuan söyleseniz daha iyi olur."
"Burada konuşmak istemem."
"Bakın benim vaktim yok."
"Vakit bulun o halde."
"Eğer söylemezseniz. Bir daha benimle konuşamazsınız."
"Tamam olur. Merak eden sensin. Benim için sorun yok."
"Gerçekten sinir bozucusunuz. Eğer söylemezseniz, intihar edeceğim. Bunu siz söylemiyorsunuz diye değil. Kendim istiyorum diye yapacağım. O yüzden lütfen söyleyin."
"Beni güldürdün ufaklık."
"Beni ciddiye alın. Şaka yapmıyorum."
"İnandım. Fakat benim gibi intihar etmeyi düşünen bir aptal ile konuşamam, kapatıyorum."
"Hey dur ! Aptal mı ? Ne halde olduğumu, neler yaşadığımı biliyormusun sen ? Bilseydin böyle konuşamazdın. Şimdi kapatabilirsin. Hem benim gibi derken ?"
"Başına gelenleri biliyorum. Evet senin gibiyim. Bende intihar edeceğim."
"Neden ?"
"Çünkü senin kadar korkak, güçsüz, sorumsuz ve hayatla başa çıkamayan biriyim."
"Beni nereden tanıyorsun."
"Buluşmayacaksak kapatıyorum."
"Tamam ama hemen buluşalım, olur mu ?"
"Hayır. 1 hafta sonra..."
"Hey ! Ben o kadar bekleyemem."
"Tamam 2 hafta sonra..."
"Sabır... Benimle dalga mı geçiyorsun ?"
"Pelin beni dinlemelisin. Görüşmek üzere."
"Neden ama ?"Kapadı. Bende bir daha ararım.
"Aradığınız kişiye ......."
Telefonu da kapamış. Tam bir aptal ya !"Telefonu yere atarak, getirdiğim haplardan bir tane çıkardım. Elimi ağzıma götürdüm. İlk hapı yuttum. Tek tek uğraşmak yerine hepsini çıkartıp bir anda yutmalıyım. Elim titreyerek tüm hapları paketinden çıkarmaya başladım. Aklım az önceki telefonda konuşulanlarda idi.
Of !
Aptal ya kafamı öyle karıştırdın ki yutamıyorum. Benden cesaretimi aldın. Aptal, güçsüz, korkak ve sorumsuzmuşum. Sensin hepsi !
Sinirimi bozmuştu. Olmuyordu.
Yapamıyordum. Elim gitmiyordu ağızıma...Söylecekleri içimde oldukça fazla merak duygusu oluşturmuştu.
Birden durdum kendi kendime hayıflandım. Ya iki hafta dedi. Kocaman iki hafta sonra...
Dayanamam ki o kadar...
Bana şuan saniye geçmiyor.
Hadi Pelin. Kapa gözünü yut hepsini !Denedim. Hapı ağzıma atmayı denedim. Fakat yutamıyordum. İçimdeki ses her zaman yanımda olurken ilk kez başka birinin tarafındaydı. ''Olmuyor, olmuyor.'' diye bağırdım kendime. İçimdeki merak duygusu izin verene kadar yapamayacaktım. Bedenim bu haldeyken hırs yapabilmişti. Sesi etkileyiciydi, güçsüz, korkak, aptal kelimelerini söyleyerek gururumla oynadı. Kimsin de benimle böyle konuşuyorsun ki sen ?
Of. Neden böyle oluyor ? Hayat bana yeni oyunun bu mu ?
Ahh ah...
Ayağa kalktım. Başım dönüyordu. Sandalyeden destek aldım. 1 dakika gözümü kapatıp öylece bekleyip, sandalyeye oturdum. Yazdığım mektuplara kaydı gözüm. Onlardan kurtulmak istercesine sert bir şekilde dolapın çekmecesini açarak koydum.
Tekrar ayağa kalkmaya gücüm kalmadı. Kendimi yere attım. Dizim desteği ile durdum eğilmiş vaziyette... Hapları yerden toplayıp, mektupların yanına çekmeceye koydum.
Midem yuttuğum ilk hapın etkisi ile hafif bulanıyordu. Yere uzandım. Elimi mideme götürdüm. Bedenim ağrılar içindeydi. Yorgundu. Başımın ağrısı günlerdir durmamıştı. Kurtulacaktım ama o engel oldu !
Enis Kara.
Zamansız bela, bana söyleyeceklerin lütfen önemli olsun. Yoksa ilk seni sonrada kendimi öldürürüm !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Sen de Gidersen ?
Ficción GeneralBir adım daha yaklaşarak, sıcacık elleri ile ellerimi tutmuştu. Gözlerini de adeta gözlerime hapsetti. Ardından ''Sonumsun.'' dedi. Ellerimi biraz daha sıkıp bir kez daha ''Sen sonumsun Pelin.'' dedi. Sesi ciddi bir o kadar da romantik idi. Ben ise...