Yeşil ağaçlar,yeşile çalan deniz,yeşil çimler...Her yeşillik bana onu hatırlatıyordu.Bir zamanlar nefret ettiğim renkler arasında olan yeşil,şimdilerde en sevdiğim renkler arasına bir numarayla giriş yapmak için yol alıyordu.Tabii ki vazgeçilmezim olan Siyah ve Beyaz rengi geçecek hiç bir renk yok yeryüzünde.Yeşil çimlere uzanmış ılık rüzgarın bedenimi sarmasına zevkle izin verdim.Etrafa göz gezdirirken biraz ileride yeni açan sarı papatyalar dikkatimi çekmişti.Tabii dikkat çekmesiyle beni geçmişe götürmesi uzun sürmemişti.Akşamları yatarken her zaman sarı pijamalarımı giyer babamın koynundaki yerimi alırdım.Başımı göğsüne koyar,bana eşsiz müzik esintisi veren kalp atışlarını dinlerdim.Kızıl saçlarımı nazikçe okşar ve sürekli sarı kıyafetler giydiğim için ''Sen benim Sarı Papatyam'sın'' derdi.Evet.. Kızıl olmama karşılık ben babamın her zaman Sarı Papatyası'ydım.Babamı kaybettiğim o günden sonra sarıdan nefret ettim.Sarı renk yoktu hayatımda ve o günden sonra beni simgeleyen tek renk siyah olmuştu.Siyahın yanında soğuk da bulmuştu beni.Duygusuzluk da,sevgisizlik de...Ama nefret edemediğim tek şey Sarı Papatyalardı.Çünkü babamı hatırlatıyordu bana.Geçmiş hem hüzünlendirmişti hemde yüzümde buruk bir gülümseme oluşturmuştu.Hala papatyalara bakarken her zaman olduğu gibi yine o sesi duydum ''Sarı Papatya'm ''.Özlemiştim...Beni güldürmek için yaptığı şebeklikleri,beni her zaman kahkahalara boğan esprilerini,hiç usanmadan 'Sarı Papatyam' deyişini...Her şeyini özlemiştim.Nefesini,ses tonunu,kokusunu,müzik esintisi veren kalp atışlarını...Ilık esen rüzgar bedenimi daha da etkisi altına alırken geçmişi silip ayaklandım ve beni geçmişe götüren Sarı Papatyalara doğru yürüdüm. Uçuşan saçlarımı yan tarafıma alıp,Sarı Papatyaları koklamak için hafif eğildim sırada içimi hoş eden o sesi duydum:
-Hoş geldin Kelebek...Yine refleks olarak gelen sesi aradım ama beni karşılayan tek şey boşluk olmuştu.Bu sefer sessiz kalmayı düşünmüştüm çünkü bedeni olmayan,sadece sesi gelen biriyle konuşacak kadar delirdiğimi düşünmüyordum.Etrafa göz gezdirirken daha doğrusu sesin sahibine bakınırken tekrar konuştu:
-Çok az kaldı Kelebek,artık karşılamamız için hiç bir engelimiz kalmadı...Dediği şeyleri anlamaya çalıştığım sırada büyük bir gürültü yerimden sıçramama neden olmuştu.Kulağımı dolduran daha doğrusu kulağımı adeta siken gürültünün nereden geldiğine bakınırken,huzur dolu yeşile çalan deniz kendini karanlık odama bırakıvermişti.Rüyadan uyandığımı anlamamla küfür etmem bir olmuştu.Beni adeta içine hapseden yeşilliklerin sahibi ile içimi gıdıklayan ve mest edici ses tonuyla aklımı karıştıran kişi arasında kalmıştım.Galiba yavaştan yavaştan aklımı yitiriyordum.Hala kulağımın dibinde ötmeye devam eden alarmı sinirle kapattım ve hızlıca yataktan kalkıp banyoya doğru yol aldım.Aynaya bakma gereksinimi duymadan musluğu açıp,soğuk suyu avuçlayıp hala ayılmak da zorlanan yüzüme sertçe çarptım.Aynı işlemi bir çok defa yaptıktan sonra diş fırçalama işlemine giriştim.Dişleri de hallettikten sonra saçlarımı gelişi güzel topuz yaptıktan sonra banyodan çıktım.Hala fosur fosur uyuyan Ilgın Hanım'ın yanına gidip sarıp sarmaladığı yorganı hızlı bir hareketle üstünden çekip:
+Artık kalksan diyorum,alarmın iyice beynimi sikti ve sinirlenmeye başlıyorum,dedim bir hışımla.Bizim kızdan herhangi bir tepkime olmayınca bu sefer tehdit etmeye karar verdim:
+Bak üçe kadar sayacağım ve üç dediğimde hala uyumaya devam edersen içi buzlu suyu alıp kafandan aşağıya dökerim,bilirsin dediğimi yaparım,dememe karşılık hala bir kıpırdanma yoktu.Aslında gerçekten dediğini yapan biriydim ama karşımdaki canımdan çok sevdiğim biri olunca bu kış mevsiminde buzlu suyu dökmek göt isterdi.Hayatımın ışığı,umudum,mutluluğumdu o benim.Şu hayatta vazgeçmeyeceğim tek yaratıktı.Babamdan sonra sığındığım liman,ağlamak istediğim zaman bir omuz,konuşmak istediğim de ise iyi bir dinleyici olmuştur.Ama uyandırmak için buzlu değil de normal su dökmekten zarar gelmezdi değil mi?Adımlarımı mutfağa doğru yönlendirdiğim sırada bizim kızdan hafiften de olsa bir kıpırdanma olmuştu ama hala uyanmamak için direniyordu.Mutfak tezgahından aldığım bardağa çeşmeden su doldurup tekrar ablamın yanına doğru yürüdüm.Son kez :