Yeni bir güne 'Merhaba' demek için yavaş yavaş açıldı göz kapaklarım. Sıcacık gülümsemesiyle beni selamlayan güneşe, sıcak olduğuna inandığım gülümsememle, hafif bağışımı eğerek selamına karşılık verdim. Havanın sıcaklığından mıdır bedenim sıcak olması, yoksa güzel bir güne 'Merhaba' dememin etkisi miydi bedenimin sıcaklığı. Huzurla uyanmak, cümlesinin anlamını ilk kez bugün öğrenmiştim. Bu.. Bu gerçekten huzur vericiydi. Huzurluydum, hiç olmadığı kadar. Huzurun yanında mutlulukta yanaşmıştı yamacıma.
Yatağımdan usulca kalkarak adımlarımı her sabah olduğu gibi banyoya yönlendirdim. Banyoya giriş yapmamla beni karşılayan aynadaki yansımama gülümseyerek baktım. Mavi gözlerimin ışıl ışıl olduğuna daha önce hiç tanık olmamıştım. Işıl ışıl parlıyordu adeta mutluluktan. Mutluluğumun kaynağı olan Yeşil Gözlü Yarim'in aklıma gelmesiyle ağzım kocaman açılmış, tüm dişlerimi ön plana sokuyordu. Geçen günlere inat aynadaki yansımada huzurlu bir ' Kelebek ' gördüm. Gülüyordu içten bir gülümsemeyle. Mutluluk saçıyordu etrafına. Kim bilir daha önce ne zaman böyle güldü gözlerim? Kim bilir daha önce ne zaman yeni bir güne böyle huzurla ' Merhaba' dedim? Değişiyorum. Herkesin soğukluktan dolayı yanına yaklaşamadığı Buzlar Kraliçesi artık ölmüştü. Çok ilginçtir ki yasını bile tutamamıştım. Aşktan, mutluluktan, heyecandan... Eski benliğimin yerini tamamen esir alan yeni benliğim artık eskisinden çok daha mutluydu, huzurluydu. Aşık olmak yaramıştı yeni benliğime. Korkuyordum ama korkumu ikinci plana atarak mutluluğumun yaşamasına izin veriyordum öncelik olarak. Aptal aptal sırıtan aynadaki yansımama tekrardan gülümseyerek çeşmeyi açtım ve soğuk suyun tenime temas etmesini sağlamak için başımı lavaboya eğdim. Soğuk suyun bedenimde hayat bulması tüm duyularımı uyandırıyordu. Avuçlarıma doldurduğum suları tekrardan suratımla buluşturdum. Yüz yıkama işleminden sonra dişlerimi de fırçaladım ve dağılan saçlarımı tekrardan düzene sokmak için, saçlarımdaki tokayı saçlarımı yolmadan çıkardım. Tekrar saçlarımı at kuyruğu tarzında toplayarak tokaladım ve banyodaki işlerimi de nihayetinde bitirip çıktım banyodan.
Gözlerimi açtığım saatten itibaren yüzümde eksilmeyen gülümsemeyle mutfağa doğru yol aldım. Su ısıtıcısına su koyarak kaynamaya bıraktım. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkarıp, mutfak tezgahına sıralayarak dolaptaki tüm yiyecekleri dışarıya çıkarmış oldum. Turkuaz renginde olan mutfak dolabının kapaklarını açtıktan sonra, kahvaltı için kullanılan bej ve pembe karışımındaki kahvaltı takımlarından iki tane kaptığım gibi yemek masasına yöneldim. Ardından mutfak tezgahında duran bezi almak için mutfağa doğru adım attım. Bezi aldıktan sonra yemek masasına geldim ve masayı bir güzel sildim. Ardından kahvaltı tabaklarının birini köşe başına, bir diğerini de hemen yanındaki sandalyenin bulunduğu yere koydum. Peçeteleri üçgen şekilde katladıktan sonra tabakların yanına koydum ve üstüne de çatalları yerleştirdim. Mutfak tezgahına çıkardığım kahvaltılıkları teker teker yemek masasına taşıdım. Bardak bölümünden bir çay bardağı, bir tane de su bardağı aldım ve onları da yemek masasının üzerine bıraktım. Su bardağını kendi tabağımın yanına, çay bardağını da ablamın tabağının yanına koydum düzgünce. Yemek masasının üzerinde bulunan kahvaltılıkları da düzenli bir şekilde tabakların önüne yerleştirdim ve tekrardan mutfağa yöneldim. Tezgahın üzerinde duran domates ve salatalıkları güzelce yıkadım ve çekmeceden bıçak alarak önce domatesin kabuklarını, ardından salatalıkların kabuklarını soydum ve dolaptan çıkardığım tabağa dilimledim. Kiler dolabından hiç eksik olmayan çikolata kavanozuyla, dilimlediğim domates ve salatalık tabağını kucaklayıp aldıklarımı masada boş bulunan yerlere yerleştirdim. Kahvaltılarımızın olmazsa olmazı olan patates kızartmasını da yapmak için gerekli malzemeleri mutfak tezgahına çıkararak işe girişmeye başladım. Önce taze olduğunu sarı renginden belli eden patatesleri yıkadım, ardından da bıçak yardımıyla kabuklarını ince bir şekilde soydum ve parmak dilimi diye nitelendirdiğimiz şekilde dilimledim. Kızartma tenceresine yağı aktardım ve kızarması için yağ ile ocağı baş başa bıraktım. Bu sefer adımlarım fosur fosur uyuyan Ilgın Hanım'ın yattığı yere yönlendi. Terliklerimi çıkararak yatağa hızlı bir şekilde zıpladım ve Ilgın'ın üstüne çıkarak hafif bir tempoyla, ezmemeye özen göstererek, üstünde zıpladım.
