''Son pişmanlık neye yarar,her şeyin bedeli var!''
Kulaklarımı dolduran şarkı gerçeği en ağır bir biçimde yüzüme çarpar gibiydi. Müslüm Baba halimi görüyor da,yaptığım hatanın nelere bedel olacağını haykırır gibi dolduruyordu kulaklarımı. Bu uğurda nasıl bedeller ödeyeceğimi bilmiyorum ama bu bedellerin ağır olacağını görür gibiyim. Şimdiden tüm ruhumu esir alan pişmanlık,her şeyin başlangıcını haykırıyordu bana.
Oysa ki;onun kolları bana hayatı sunarken pişmanlık ruhumu terk etmiş,beni zevkin kollarına atmıştı. Pişman olacağımı düşünmüyordum.Onun dudaklarında aşkı yudumlarken,pişmanlık çoktan saklanmıştı karanlık köşelere. Onu sobelemek istemediğimi en başından dile getirerek,niyetimi belli etmiştim. Şimdi neden oyun bozanlık yapıp,ruhumu esir alıyordu.
Pişmanlığın nedeni neydi? Dudaklardan aşkı yaşamam mı,bana haram olan tende hayatı tatmam mı yoksa bakireliğimi sevdiğim adama vermem mi?Hangisi daha çok ağır basıyordu pişmanlığıma?Sorular,sorular,sorular...Cevabı olmayan lanet sorular..Müslüm Baba'nın da dediği gibi 'Son pişmanlık neye yarar!'
Aslına bakarsınız pişmanlık duygusu yoktu içimde.Kendi hür irademle birlikte olmuştum. Kendim istemiştim onun kollarında olmayı,dudaklarında hayat bulmayı. Pişmanlık yoktu yok olmasına ama bu ruhumu kemirip bitiren bu duygu neydi peki? Kalbim,bedenim,ruhum,tüm benliğim deli gibi 'Kartal' derken,pişman olmam sizce de ironi değil mi?Her dudak darbesinde hayatım renklenirken,her dokunuşunda bedenim canlanırken,her bakışında kalp atışlarımın hızı artarken pişman olmam komik değil mi?
İLK'im.. Aşkı öğreten,aşkı hissettiren,Buzlar Kraliçesi'ni tozlu raflara kaldıran ... İlk öpücük,ilk aşk,ilk dokunuş,ilk ten.. Her anlamda ilkimi yaşadığım bu adam,saatler önce hayatımın bir ilkini daha yaşattı bana. İlk haz,ilk zevk,ilk tutku...İlk kez bir erkeği öpme ve dokunmada ki heyecanın yanı sıra en büyük heyecanı,bana sahip oluşuyla yaşatmıştı. Onun dokunduğu yerler bedenimi ateşler içinde bırakıyordu ve onu daha çok arzulamama neden oluyordu dokunuşları. Bakirelik!..Herkese göre farklı bir anlam katar. Kimisi için namus kavramıdır,kimisi için de aşkın simgesidir. Bakireliğin kaybedilişi... Şüphesiz ki,her kız için en özel andır. O duygu,o his,o anlam... Kelimelere dökülmesi zor,dilin işlevini yitirdiği bir an..
Bir kaç saat önce onun kollarında hayatımın en tutkulu anını yaşarken,aklımda tek bir şey vardı;yeşiller. Yeşillerine aşıktım ben onun. Her ne kadar yeşillerinde kendimi göremesem de, aşıktım ona. Bana sahip olduğu saniyelerde bile tek odağım yeşilleriydi. Farklı bir tınısı vardı yeşillerinin. İnsanı içine çeken,çektikçe kendini kaybettiren..Farklıydı benim için gözleri. Nice yeşillere nazaran,kendine has bir çekimi vardı.
Bana sahip olmuştu artık..Bedeninde hayatı tatmak istediğim adam,hayatı bana kendi elleriyle sunmuştu. Onundum.. Ona ait.. derken bile insanı heyecan sarıyordu. Kartal!..İmkansızın en güzel hali. Belki de imkansız olduğu için aşıktım, belki de heyecandan tüm bedenimi titrettiği için. Yeşilin İmkansızlığı..Aşkın en güzel hali..
Yarım saattir aynı pozisyonda yatmaktan dolayı kollarım uyuşmuş,artık başka bir pozisyona geçmem için beni uyarırcasına ağrıyı sızlatıyordu. Yüzümü ekşitmeyle beraber yerimde kıpırdandım. Yüz üstü pozisyonundan sırt üstü pozisyona geçişimi gerçekleştirmemle yastığımın altında duran telefonumun titremesi arasında saliseler vardı. Biraz önce kolumun üstüne yatmamdan ötürü uyuşan kolumu hareket etsin amacıyla yastığımın altına uzattım. Kolumu uzattığım kısmın aksine,tee diğer uçta kalan telefona uzandığımda kolumun acımasıyla 'Ah' diye inledim. Oflayarak başımı kaldırdım. Yastığı da kaldırdıktan sonra beni uğraştıran telefona ulaştım ve başımı tekrardan yumuşacık olan yastığımla buluşturdum. Mesaj bölümünde Yeşilin İmkansızlığından gelen mesajı görmem,yüzümde gülümsemenin oluşmasına neden olmuştu. Biraz önce kolumun uyuşmasından dolayı asılan suratım bir mesajla nasıl da gülümser hale gelmişti öyle.