Benim için çok önemli olan bir sınav nedeniyle iki aydan fazla bir süredir yazamadım ve bunun için sizden özür dilerim.. Bu bölüm her ne kadar içime sinen bir bölüm olmasa da uzun bir süre yazmadığım için paylaşmak istedim. İyi okurlar :)
Bazı anlar gelir ki ateşler içinde yanarken,soğuğun hasını yaşarsınız. Vücudunuz alev içindedir ama üşüyorsunuzdur. Öyle ki;soğuğu da sıcağı da aynı anda yaşar bedeniniz. Bu aynı, dudaklarımla dudaklarını kapladığımda vücudumu saran ateşin bedenimi yakmasıyla,dudaklarının dudaklarımdan çekilmesiyle üşüttüğü gibi bir şey. Ellerinin dokunduğu yerler sıcaklığın en üst seviyesini yaşatırken, dudaklarının bıraktığı sıcaklık yerini soğukluğa teslim ediyordu. Yeni benliğimle beraber vücudumun alışagelmiş işlevi de yeni bir benliğe bürünmüştü. Soğuğun vücut bulmuş hali olan ben,şimdi soğuktan dolayı üşüyordum. Havanın soğukluğundan mıdır üşümem,yoksa dudaklarımdaki ateşin sönmesi miydi beni üşüten?
Üşüyen bedenimi ona sarsam,sıcaklığında kavrulsam...Dudaklarının tadı hala damağımda iken tekrar hayat bulsa dudaklarım onun dudaklarında..Hayır,hayır!Düşünmek istemiyorum.Düşünmekten ziyade anı yaşamak istiyorum. Bugün yeni bir benlik esir almıştı bedenimi ve ben eski benliğimle hareket edemezdim.Biliyorum ki eski benliğim uzak durmak isterdi ondan. Yanlışa düşmemek için sevdiğinden uzak dururdu. Ama bugün ön sahalarda yeni benliğim vardı ve her yanlış ona doğru olarak yansıyacaktı.
Dudaklarımız birbirinden ayrılmasına rağmen hala bir nefes kadar yakındık birbirimize. Sıcak nefesi saçlarıma rüzgar oluyor,varlığı ise bedenimi ateşler içinde bırakıyordu. Biraz önce sarılmak için yeltenen ve daha sonra benim öpücüğümle şaşkın halde tekrardan eski yerine inen kolları,yavaş bir şekilde hareketlendiği sıralarda,bende gözlerimle kollarını takip ediyordum. Kolları bedenimi sıkıca kavradığında, uzun süre ayrı kalamadığım gözleriyle buluştu maviliklerim. Dudakları gülümseme şeklini alırken gözlerinin yeşili parlıyordu süzülen ışığın etkisiyle. Ve ben bir kez daha aşık oldum bu yeşillere.
Nefesi boynuma sıcak hava etkisi bırakıyordu ve bedenimi saran kolları bende yanıp kül olma hissi yaratıyordu..Kaldırmaya cesaret edemediğim kollarımı usulca kaldırdım ve beni ateşiyle kavuran bedenine doladım. Maviliklerimi yeşillerinden ayırıp heyecanla inip kalkan göğsüne indirdim ve başımı bana göre dünyanın en rahat yeri olan göğüs kafesine yasladım. Kalp atışları kulaklarıma en huzurlu müziği dinletiyordu. İşte şimdi gerçek huzurumu bulmuştum. Denizin eşsiz ferah kokusunu sunan teninin kokusu,içime hapsedilmek için burnuma ağır baskılar yapıyordu. Hiç birini ziyan etmiyor, beni sarhoş edecek misali hapsediyordum kendi sonsuzluğuma. Kokusu usulca içime hapsolurken onu saran kollarımın gücünü onun gibi biraz daha arttırdım. Bırakmak istememecesine sıkıca sarıyordu kollarım bedenini. Bıraksam yok olacakmışım gibi..Bıraksam kendi çıkmaz sokaklarımda kaybolacakmışım gibi.. Karanlığında kaybolmak istediğim adam, beni daha çok çekiyordu karanlığına.
Başımı usulca göğsünden kaldırdım ve bir türlü uzak kalamadığım gözlerine diktim gözlerimi. Yeşillerine aşkla baktığımın farkında mıydı? Gözlerimin maviliğinde kendisini görebiliyor muydu?Ya da kalp atışlarımdaki düzensizliğin aslında kendisinin neden olduğunun bilincinde miydi acaba? Gözlerim süzülen ışığın etkisiyle açık yeşile bürünen gözlerinden,pembenin en sevdiğim koyu tonunu barındıran dudaklarına kaydığında istemsiz bir şekilde alt dudağımı ısırdım. Soluksuz öpmek istiyordum beni sarhoş eden dudaklarını. Damağımda leziz tadını bırakırken, öpmemek zor geliyordu hasretiyle kurumuş dudaklarıma.