7.Kaçaklar

186 17 0
                                    





2 haftadır yanlarında olmama rağmen çok az konuşuyorduk. Daha çok onların muhabbetlerini dinliyordum. Dün akşam televizyonda izledikleri saçma film hakkında tartışıyorlardı. Variable ve Spark'a karşı Invisible ve Frigid birlik olmuşlar. Fearless onlara bakıp gözlerini deviriyor ve arada bir muhabbetin ne kadar saçma olduğunu söylüyordu. Bende ona gözlerimi devirdim. İlla gıcıklık yapacaktı. Twinkle bana bakıp güldü. Bende ona göz kırptım.

Kapılar açılınca hepimiz yerimizden kalkıp dışarı yöneldik. Öğleden önceki antrenmanda Austin dövüş için hazır olduğumu söylemişti ama ben hiçte öyle hissetmiyorum. Dar koridorda grubun en önünde gidiyordum. Arkamda bir nefes hissettim. Kim olduğunu bakmama bile gerek olmadığından yüzümde alaycı bir gülümseme oluştu.

''Kapışmaya ne dersin?''

Başımı sağa çevirdim ve burun buruna geldik.

''Benim için fark etmez.''

''Hadi hadi kıyamam sana. Biraz pratik yap da gel.'' Dedi gülerek.

Önüme döndüm. Başımı salladı. Hala gülüyordum. Bu kızı o saha da bir güzel benzetmek istiyordum. Zamanı geldiğinde de yapacaktım. Eğitim sahasına geldiğimizden en köşeye gittim. Austin'in beni bulmasını istemiyorum. Çünkü o sahaya çıkarsam dayak yiyecektim.

Buraya geleli 1 ay olmuştu ve herkes beni konuşuyordu. Önce Fearless'ların yanındaydım. Sonra Blackthrone'lerin yanına gittim ve şimdi yine Fearless'larlaydım. Ne yaptığımı bende anlamıyordum. Yemek sırasında Butterly'la karşılaşıyorduk. Birkaç kelime konuşuyorduk o kadar. Ben kendi kendime ne kadar saklanmaya çalışsam da Austin burnumun dibinde bitti.

''Hazır mısın ilk dövüşüne?''

''Hayır değilim.''

''Hadi yine iyisin. Bugün güç dövüşleri var. Senin ilk dövüş yarına kaldı.''

''Güç dövüşü?'' dedim kaşlarımı çatarak.

''Sahaya çıkanların bileklikleri çıkarılacak.''

''Bu tehlikeli değil mi? Ya biri ölürse?''

''Diğerinin vay haline derim.'' Deyip gitti.

Kendi kendime çalışırken Variable ve Twinkle yanıma geldi. Herkes yavaş yavaş sahanın etrafına toplanıyordu ve sahanın etrafında kimin yaptığını bilmediğim bir güç alanı vardı.

''Bu dövüşleri sevmiyorum.'' Dedi Twinkle.

''Benim en sevdiğim dövüşler.'' Dedi Variable.

''Evet, senin sevdiğin çünkü gücünü kullanabiliyorsun. Ben kullanamıyorum.'' Dedi Twinkle somurtarak.

''Hiç mi kullanamıyorsun?'' dedim.

''Çok az. Bu yüzden benim gibi gücünü tam kullanamayanlarla eşleşiyorum. Adil olsun diye. Burada da çok azının gücü öyledir.''

''Ama bugün isimlerimiz yok.'' Dedi Variable.

''İsim isim mi oluyor dövüşler?'' diye sordum.

''Evet.'' Dedi.

Diğerleri de yanımıza geldiğinde dövüşler başlamıştı. Her ne kadar merak etsem de onlar gitmediği için gidemiyordum. Ama gördüğüm kadarıyla sahaya Blackthrone çıkmıştı.

Duvarın dibinde oturup sohbet ettik. Saati doldurunca odalarımıza dağıldık. Duş aldım. Buz mavisi kapri ve beyaz bir tişört giydim. Yemek saatine kadar televizyon izledim.

Aşağı indiğimde masada sadece Fearless vardı. Çok şanslı(!) biriyim. Tepsime sevdiğim yemeklerden koyup masaya Fearless'ın karşısına oturdum. Başını kaldırıp bakmadı bile. Gıcık insan.

Sessizce yemeğimizi yerken birden alarm çalmaya başladı. Ne alarmı olduğunu bilmiyordum ama Fearless'a bakınca hiçte iyi bir şey olmadığını anladım. Yüzü bembeyaz olmuş, gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Invisible koşarak yanımıza geldiğinde Fearless'dan farkı yoktu.

''Ne alarmı bu?'' dedim. Invisible yanıma oturdu. Dirseklerini masaya, yüzünü de ellerine yasladı.

''Birileri kaçmaya çalışıyor.'' Dedi Fearless.

''Her kimseler umarım başarırlar. Yoksa...'' dedi Invisible.

''Yoksa hayali %100 ile mi karşılaşırlar?'' diye dalga geçti Fearless.

''Sen inanmıyor olabilirsin ama ben inanıyorum.'' Dedi Invisible.

Diğerleri de suratları beş karış yanımıza geldiler. Herkes sessizliğe gömülmüştü. Bir tek çatal bıçak sesleri duyuluyordu. Fearless'la erken başladığımız için bizim yemeklerimiz bittiğinde diğerleri hala yiyordu. Fearless benim tepsimi de alıp götürdü bıraktı. Alarm susmuştu. Şimdi sessiz bir bekleyiş vardı. Ne olmuştu? Kim kaçmaya çalışmıştı?

Düşüncelerimden beni ayıran kapının açılması oldu. Herkes pür dikkat gelene bakıyordu. Beyaz bir pantolon ve kırmızı gömlek giyen Lyncha, son derece sinirli bir şekilde içeri girdi. Saçlarını yine atkuyruğu olarak bağlamıştı. Herkes nefesini tutmuş ne diyeceğini bekliyordu.

''Sanırım... Aramızda buradan gitmek isteyenler var. Bugün 3 arkadaşımız bunun en büyük örneği.''

''Ne oldu onlara?'' dedi kalabalıktan birisi.

''Yakalandılar. İhanetlerinin bedelini ödeyecekler. Bu size son uyarım diyemiyorum çünkü yine inatla birileri kaçmayı deneyecek. Ama gerçekten bu sefer ki son uyarım. Bundan sonra kaçanlar gerçekten kaçsın. Yoksa onları hiç iyi şeyler beklemiyor.'' dedi ve gitti.

Yüzde Yüz (%100) - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin