33.Eksilen

38 7 3
                                    


İkinci olarak Fearless gitmişti. O geri gelene kadarki geçen her saniyede delirmiştim. Ama kapıdan içeri girdiğini gördüğüm an rahat bir nefes almıştım.

Sonrasında Shape Changer'ı aldılar. Ama geri gelmedi.

Sunset'i aldıklarında o da geri geldi.

Dün Variable'ı aldılar. Bugün olmasına rağmen ondan da hala ses yoktu.

Ne kadar inkâr etsem de içimden bir ses fısıldıyordu. Geri dönmeyecek.

Birer birer kaybediyorduk. Bizi kendileri değil, kullandıkları maşalarına öldürtüyorlardı. Ve bir şey yapamamak sinirlerimi bozuyordu. Sadece sıranın bana gelmesini bekliyordum.

5 kişi gitmişti. Üçü geri döndü. İkisi dönemedi. Bu kapıdan çıktıklarında geri döneceklerine o kadar emindim ki. Sunset'i çok tanımasam da Variable'ı biliyordum. O benim arkadaşımdı. Ve onu kaybetmiştim.

Bunu kabullenmek istemiyordum. Arkadaşımı geri istiyordum bir çocuk gibi. Spark ve Frigid ise hiç konuşmuyordu. Onlar Variable'ı benden daha iyi tanıyorlardı. Yıllardır arkadaştılar. Onlar için daha zordu.

Ortamdaki garip hava Austin'in gelmesiyle gerildi. Yine birini alacaktı. Bu sefer sıra bende miydi? Bilmiyorum. Ama birazdan öğrenecektim.

Gözlerini hepimizde gezdirdi. Kızlara daha dikkatli bakınca gerildim. Invisible'a bulaşamazlardı. Fearless daha önce savaştığı için kalan seçenekler belliydi. Twinkle, Butterfly ya da Night Wish.

Night Wish gibi güçlü birini yukarıdaki çömezlerin alamayacağını biliyorlardı. Night Wish anında onları öldürürdü. Bu yüzden iki seçenekten birini seçiyor olmalıydı. Ama beklediğim olmadı.

''Fearless.'' Dedi Austin.

''Ne?'' dedik Frigid'la aynı anda.

Dönüp birbirimize kısa bir bakış atıp Austin'e geri baktık. Görevliler kapıyı açıp Fearless'ı çıkardılar. Ben hala cevap beklercesine Austin'e bakarken o da bana döndü.

''Swift.'' Dedi.

Başta anlamadım. Ama kapımızı açan görevliyle kaşlarımı çatıp Austin'e bakarak dışarı çıktım.

''Bugün çift olarak savaşacaksınız. Yürüyün.'' Diyerek yol verdi bize.

Fearless'la bakıştık ve yürümeye başladık. Koridora çıktığımızda önümüze geçen Austin ve iki yanımızdaki görevlilerle yukarı çıktık. Fearless'ın elini elimde hissedince sıkıca tuttum.

''Seni seviyorum.'' Diye fısıldayınca ona baktım.

''Veda mı ediyorsun?'' diye sinirle konuştum.

''Sadece söylemek istedim.'' Diyerek karşılık verdi.

''Bende seni seviyorum. Ama sakın pes etme. Ne olursa olsun.'' Diyerek önüme döndüm.

Austin başını sağ tarafına çevirmişti. Bizi dinliyordu. Söylediklerimizi duymuştu. Ama bir şey söylemeden önüne döndü. Bölümlerin olduğu kapıya geldiğimizde kendimi tuhaf hissettim. Haftalar önce planımızı yaparak bu kapıdan çıkmıştık. Şimdi tekrar içeri giriyordum. Geri çıkıp çıkamayacağımı bilemeden.

Antrenmanların yapıldığı yere ilerledik. Kapıyı açmadan önce Austin bize döndü. Yanımızdaki iki görevli, kapıyı geçtiğimizde peşimizden ayrılmıştık. Yani üçümüzden başka kimse yoktu.

''Aslında bunu söylememem gerekiyor. Sizin bulmanız gerek. Tabi ölmeden önce bulabilirseniz. Ama seni hep sevmiştim Swift. İyi bir öğrenciydin.'' Diyen Austin derin bir nefes aldı.

Yüzde Yüz (%100) - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin