29.Güven

75 9 10
                                    

Gözlerimi açar açmaz gördüğüm yüze inanamadım.
''Butterfly?'' Diye soran gözlerle inceledim onu.
''Evet benim. İyi misin sen?''
''İyiyim. Diğerleri nerede?''
''Burdayız.'' Dedi Spark sağ tarafımdan.
Durup etrafı inceledim. Ne küçük ne büyük denebilecek bir odada iki karşılıklı duvardaki demir parmaklıklar arasında kalmıştık. Butterfly karşıdaki hücrede tek başınaydı. Erkeklerin hepsiyse olduğum kısımdaydı.
''Peki, biz neredeyiz?'' Diye sordum.
''Tesisteyiz. Alt katlarında zindan odaları varmış.'' Dedi uzun zamandır görmediğim Sunset.
''Öldüğünüzü sanıyorduk. Ama nasıl? Tesis bizi öldürmeyecekse ne yapacak?'' Diye sordum.
''Bilmiyorum. Ama üzerimizde bir sürü şey denedikleri kesin.'' Diyerek kollarındaki iğne izlerini gösterdi Butterfly.
''Doğduklarına pişman olacaklar.'' Diyerek dolaşıyordu Blackthrone.
Sonraki birkaç saat Spark ve Variable'la bir köşede konuşarak geçti. Bir ara birkaç adam gelip Callous'u hiçbir açıklama yapmadan götürmüşlerdi.
Tabi ki Blackthrone buna sessiz kalmamıştı. Onu sakinleştirmek için konuşurken bana karşı lafını da esirgememişti. Ama sonunda Sunset'in sözlerini dinleyip kenara çekilip oturmuştu.
Callous'u götürmelerinden yarım saat sonra kapı tekrar açılmıştı. Önce yine birini almaya geldiklerini sandım. Ama kapıyı açan kenara çekilip birinin içeri girmesi için yol verince Callous'u getirdiklerini düşündüm.
Ama Fearless'ı göreceğimi hiç düşünmemiştim.
Frigid'la aynı anda ayağa kalkıp parmaklıklara yapışmıştık. Spark da yanıma gelmişti. Fearless ve Invisible'ı karşımızdaki Butterfly'ın olduğu hücreye koydular. Adamlar çıktıktan sonra konuştum.
''Burada ne işiniz var?''
''Biri bize ihanet etmiş belli ki çünkü ellerini koymuş gibi buldular bizi.'' Diye tısladı Fearless.
''Kaçmaya fırsatımız bile olmadı.'' Diye fısıldadı Invisible.
''Twinkle nerede?'' Diye sordu Variable.
''Bilmiyoruz. Buraya beraber geldik ama onu başka bir yere götürdüler.''
Tam olarak neler olduğunu anlattılar. Bunları kimin yaptığını bilmiyordum. Bize kim ihanet etmişti kesin bir bilgi olmamasına karşın aklımda büyüyen düşünceyi sürekli reddediyordum.
Frigid bize bunu yapsa da kardeşine yapmazdı. Ya da Invisible'a yapmazdı bunu. Ama başka biri aklıma gelmiyordu. Blackthrone için belki yapmış diyebilirdim ama sonra zamanlarda kendini kaybetmişti. Düşünmeden hareket ediyordu. Bunu planlamış olmasının anlamı yoktu. Zaten kaybetmişti. Elinde hala kaybedeceği şeyleri riske atmazdı.
Düşünmeyi bırakmam gerekiyordu.

-----
Geçen üç haftada ilginç bir şey olmamıştı. Günlük gelip yaptıkları birkaç iğne dışında yemek yiyip oturuyorduk.
Bazı iğnelerinde bize ilaç veriyorlardı. Bazılarındaysa kan alıp ilacın etkisine bakıyorlardı. Tabi bunlar benim tahminimdi.
Night Wish'se bizi satmış gibiydi. Tesis'in yanında yer aldığını kendisi gelip bize söylemişti. Ama buna inanmıyordum. Çünkü bunu söylerken bana bakıyordu. Bir şeyleri anlamamı istermiş gibi. Yine ortada gizli kapaklı bir şeyler dönüyordu.
Callous ve Twinkle gelmişti ama ikisi de kendilerine ne olduğunu bilmiyordu. Twinkle son bir haftadır kendini çok kötü hissettiğini söylüyordu. Onunla özel ilgileniyorlardı. Bu da aklıma onu denek olarak kullandıklarını getirmişti. Ama ne için?
Kendimi çok susamış hissediyordum. Kapıdaki görevliye bana bakana kadar seslendim. Kapıyı açıp kıpkırmızı suratıyla ne istediğimi sormuştu. Su istediğimi söylediğimde söylene söylene çıktı.
Elimizdeki tek eğlence kapının dışındaki görevlilerdi. Gün içinde saçma sapan isteklerle deli ediyorduk onları.
Suyun gelmesini beklerken başımda bir ağrı hissettim. Sonrasında aklıma gelen düşünceyle Night Wish'in bir işler peşinde olduğunu anladım.
Gelen suyu içmemem ve Twinkle'a vermemle ilgili bir düşünce beni etkisine almıştı. Derin bir nefes alıp Night Wish'i aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım. Neden böyle bir şey istiyor ki?
''İyi misin?'' Diye sordu yanımdaki Spark.
''Emin değilim ama Night Wish benden bir şey yapmamı istiyor. Sanırım.'' Diye mırıldandım.
''Ne yapmanı istiyor?'' Diye kaşlarını çatarak sordu.
Cevap vereceğim sırada kapı açıldı ve görevli suyumu getirip bana attı. Tuttuğum sudan bakışlarımı görevliye çevirdim. Dik dik bakışlarımı o çıkana kadar çekmedim.
Kolumu dürten Spark'la ona döndüm. Cevap bekleyen gözlerle bana bakarken bakışlarımı suya indirdim. Rengi değişik gibiydi. Şişenin kapağı da açıktı.
İçindeki ya su değildi ya da bir şey eklenmişti.
Twinkle'ın yorgun yüzüne bakınca belki onun iyiliği için bir şeydir diye düşündüm. İçimden bir şey bunun doğru olmasını umdu. Ayağa kalktım ve parmaklıkların ucuna geldim.
''Ne yapıyorsun Swift?'' Diye sessizce sordu Spark.
Fearless beni gördü ve o da yaklaştı. Yere çömeldim. O da aynısını yaptı.
''Ne yapıyorsun Swift?'' Diye sordu Fearless anlamaya çalışır gibi.
Herkesin bize baktığını hissediyordum. Elimdeki suyu yerde yuvarlayarak onu doğru ittim. Tuttu ve bana baktı. Bende bakışlarımı Twinkle'a çevirdim.
''İç.'' Dedim.
''Midem hiç iyi değil. İstemiyorum.'' Dedi Twinkle.
''Güven bana ve iç. Birazda olsa iç.'' Dedim.
Fearless kaşları çatık bir halde şişeyi Twinkle'a verdi. Twinkle istemese de biraz içti.
''Night Wish suyunu Twinkle'a mı vermeni istedi? İyi de neden?'' Diye sordu Spark.
''Sanırım o şişedeki su değil. Başka bir şey.'' Diye mırıldandım.
''Ve sende Twinkle'ın onu içmesine izin verdin? Öyle mi?'' Diye bağırdı Spark.
''Spark ne oluyor?'' Diye sordu Variable yanımıza gelerek.
''Twinkle'ın içtiği her neyse bunu Swift'e yapmasını söyleyen Night Wish'miş.''
''Night Wish'i görmedik bile. Nasıl?'' Diye bana soran gözlerle baktı Variable.
Onun omzu üzerinden Frigid'ın da ayağa kalktığını gördüm. Derin bir nefes aldım.
''Bak bir şekilde kafamın içine girip düşüncelerimle oynayabiliyor ve artık hangisi benim düşüncem hangisi onun işi anlayabiliyorum ve az öncede böyle bir şey oldu.'' Diye açıkladım.
''Ve sende onu dinledin öyle mi?'' Dedi Frigid.
''Ne olursa olsun ben ona güveniyorum. Bizim aleyhimize bir şey yapmaz.'' Dedim.
''Nereden bilebilirsin Swift? Ya Twinkle'a bir şey olursa? Senin aksine buradaki çoğu insan ona güvenmiyor.'' Diye bağırdı Fearless.
O an yalnış bir şey mi yaptım diye şüpheye düştüm. Gerçekten Night Wish bize cephe almış olabilir miydi? Ben ne olursa olsun bize olan bağlılığına ihanet edeceğini düşünememiştim. Hep akıllı hamleler yapmıştı. Belki de ben yanılmıştım.
Çekinerek Twinkle'a baktım ve anında verdiğim kararın neye mal olabileceğini gördüm.
Acı çeken yüzüyle bana bakıyordu. Bir eliyle yerden destek alıyordu. Diğer eliyse karnına baskı yapıyordu. Kesinlikle yanlış bir tercih yapmıştım.
''Twinkle...'' dedim titreyen sesimle.
Aldığı nefesler sıklaştı ve başını öne eğdi. Fearlessa küfrederek yanına gittiğinde Invisible görevliye bağırıyordu.
Bense öylece durmuş ona bakıyordum. Yaptığım hatanın cezasını çekiyordum. Belki de Night Wish'e hiç güvenmemeliydim.
İki görevli gelip Twinkle'ı aldığında artık bakamıyordum. Arkamı dönüp duvar kenarına oturduğumda verdiğim yanlış kararın ağırlığı altında eziliyordum.
Doğru bir karardı.
Beni duyduğunu umarak ondan ne kadar nefret ettiğimi düşündüm. Night Wish belki de bana yapabileceği en büyük zararı vermişti.

Yüzde Yüz (%100) - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin