Kaldırımda oturuyor birbirimizin soluk alışverişlerini dinliyorduk. Soğuk kaldırım taşının üzerinde duran elimi kendi ellerinin arasına aldı ve sıkıca sıktı.
Burnunu çektikten sonra titrek nefesinin eşliğinde "Artık anlatmayacak mısın Tessa?" diye sordu.
"Bu yaşadığın her şey benim yüzümden oluyor."
Birkaç saniye boş bakışları yüzümde gezindi. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu halsizce.
Baygın gözleri merakla beni izlerken doğrunun ne olduğunu çözümleyemiyordum. Gerçekleri anlattığım zaman bana deli muamelesi yapabilir ve dalga geçebilirdi. Akıl olmaz bir olayın içinde olduğumuzu kabul etmez ve benimle artık görüşmek istemeyebilirdi. Bunları göze alamazdım. Hayallerimdeki çocuğu bulmuşken kaybedemezdim. Belki bencillikti ama başka çaresi yoktu.
"Baksana," dedim tedirgince hala düşüncelerim birbiriyle tartışma içindeydi. "Seninle tanıştık ve bunlar olmaya başladı. Tanrım, sana kötü davrandıysam gerçekten üzgünüm. Seni kırmak istemiyordum."
Elim ellerindeyken tutuşunu sıkılaştırdı, kulağımın üzerine saçlarıma usulca bir öpücük kondururken mırıldandı. "Senin bir suçun yok. Daha iyi olacağım."
Cevap vermek yerine kollarının arasına daha da sokuldum. Sokak lambasının gidip gelen ışığı altında sessizce oturmaya başladık.
Dudağını büktü. "Eve dönecek misin?" Sorusunun karşısında bir alnığına sessiz kaldım ve o bu sırada boşluğu doldurdu. "Beraber uyuyabiliriz. Bunu isterim. O çocuklardan değilim. Bana güvenebilirsin."
"Yani isterim ama..."
Başını sallarken biraz önceki yüz ifadesi silindi. Daha ciddiydi. Bana doğru eğilirken dirseklerini dizlerine yerleştirdi. Kamburlaşmış omuzları düşerken merakla bana bakıyordu. Çatallaşmış sesiyle konuşmaya başladı.
"Yine gidecek misin?"
Ayağa kalktığımda dudakları kıvrıldı ama bu hayal kırıklığı gülüşüydü. Onu bir kere daha üzmek istemiyordum. Karşısında dururken elimi uzattım. "Hadi gidelim," dedim gayet neşeli bir tonla. Kirpiklerinin altından bana bakarken gülümsemesini görebiliyordum. "Odanı oldukça merak ediyorum."
Elimi tuttu, hemen karşımızda duran evine gittik. Ailesi uyuyordu bu yüzden parmak uçlarımızda içeri girdik. Küçük ama sevimli bir evleri vardı. Odasına girdiğimizde lamba yerine yatağının yanındaki komodinin üzerinde duran gece lambasını yaktı. Loş ışık odayı aydınlatırken gözlerim odada geziniyordu. Oldukça dağınıktı ki tüm bu evin durumunu zaten bildiğim için bana ilginç gelmiyordu.
Yatağına oturduğunda kurumuş dudaklarının üzerinde dilini gezdirdi. "Tanrım, Tessa." dedi boğazından gelen bir sesle. "Çok güzel gözüküyorsun."
Kıkırdamakla yetindim. "Sevişmek yok, Clifford."
Başını sallarken susuyordu. Yanına oturdum ve tek kişilik yatağa nasıl sığacamız hakkında teoriler uydurmaya başladım. Tüm bu süre boyunca susarak beni izledi. Önüme düşen saçlarla oynarken gözleri dudaklarımdaydı. Beni öpmek istediğinin farkındaydım.
"Sanırım beni öpeceksin?"
Bana yaklaşırken elini saçlarımdan çekti ve yanağıma yerleştirdi. Baş parmağı elmacık kemiğimde dolaşıyordu. "Seni öyle bir öpeceğim ki..." dediğinde artık nefesini yüzümde hissediyordum.
Dudaklarımız birbirini bulduğunda gözlerimi yumdum.
***
Revivify diye bir hikaye yayınladım
Bir baksanız hani:>>>>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Please Don't Kill Me | Clifford
Hayran KurguMichael'ın gerçekten var olduğundan habersiz olan Tessa, onun hayatını yönlendirdiğini bilmiyordu.