12. Kehanet

20 2 3
                                    

Önce ki bölümden:

Ayağıma değen kumlar adete tesellisini sunuyordu. Üzerimdekilerden kurtulup denize attım kendimi . Kim bilebilirdi ki bir ormanın sonunun denize bağlanacağını . Suyun narin dokunuşları içimde kalan son acıları da götürdü. Geriye sadece ben ve gelecek kalmıştı.

●●●

Kendimi kumlara attığımda elbisemi de üzerime örtmüştüm. Güneş çoktan doğmuş bulutların arkasından görevini yerine getiriyordu. Ne sıcak ne de soğuk bir günün başlangıcıydı. Kuşların ciyaklaması dalgaların denize vurduğu sesle karışıyor ortaya alışılmadık bir sahne çıkartıyordu. Yeşilin samimiliği mavinin asilliğiyle buluşuyor tıpkı ela gibi bir renge ev sahipliği yapıyordu.

Ela gözler herzaman ki gibi gözümün önünde olsa da bu sefer farklıydı içimin erdiğini hissedemiyordum. Bu daha çok her sabah aynada kendi gözlerine bakmak gibiydi . Tanıdık ama önemsiz.

Yanıma yatanın kim olduğunu öğrenmek için bakmama gerek yoktu.

"Bütün gece seni aradım düşüncelerini bana kapatmışsın"

"Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı"

"Sebebi savaşla mı ilgili"

"Savaşla ilgili olmasa da bir anda bunca insanın zihninde olmak kendi içimde olanları farketmemi sağladı"
Bütün gecede mantıklı gelebilecek tek sebep bunu bulabilmiştim.

"Düşüncelerini bilmek istiyorum"

Bu duymaya alışık olmadığım bir şeydi. Ced böyle zamanlar da hiç böyle bir şey teklif etmez benim hazır olmamı beklerdi.

Düşüncelerimi açtığımdaysa yaşadığı şoku hissettim.

"Bu günün geliceğini hep biliyordum."

"Daha önce böyle bir şeyin gerçekleşebileceğini bile düşünmemiştim"

"Leah sen benim için her şeyden daha önemlisin , hepimizden güçlü olsanda herkes birilerine ihtiyaç duyar . Peter'ın eksikliğini kapatamayacağımı biliyorum ama ben her zaman yanında olucam."

"Artık eksiklik hissedemiyorum Ced sanki daha önce hiç olmamış ya da biri benden hislerimi çalmış gibi. Bu olabilir mi ?"

"Biri sana bunu yapamaz"

"Bir anda nasıl yokoluyor öyleyse"

"Leah sana daha önce bahsetmediğim bir kehanet var. Gerçek olabileceğini hiç düşünmemiştim çünkü şimdiye kadar hiç kimse beş yüz yaşını görmemişti. Kehanette beş yüz yaşın o kişiden bir şeyler aldığını ve karşılığında bir şeyler verdiği her şeyin tersine döndüğü yazıyordu. Bu kadar ucu açıkken aklıma hiçbir şey gelmemişti şimdiyse her şey çok mantıklı geliyor. Peter'a olan aşkını alıp babanı verdi ve ikimizde biliyoruz ki bunca şeyi yaşatmasına rağmen ona karşı bir nefret besleyemiyorsun."

"Kehanetten bahsetmediğin için seni suçlamıyorum, suan bunları yaşamasaydım bana da çok saçma gelirdi peki sen babamın bu sayede yeniden dirildiğini mi düşünüyorsun?"

"Bilemiyorum Leah . Artık beş yüz yaşını geçmiş biri var ve kehanetleri en iyi bilicek kişi de o . Onunla konuşman lazım. "

"Önce biraz uyumam lazım" dedikten kısa bir süre sonra bayılmış gibi uyumuştum.

Gözlerimi araladığımda Ced in kucağında yolculuk ediyordum.

"Günaydın"

"Neden beni taşıyorsun" üstüme baktığımda bir yorgana sarılı olduğumu gördüm . Utanç , sinir , merak üçlüsüyle

"Sen mi sardın beni!?" Diye bildim ancak. Ateş bastığını hissediyordum.

"Utanılacak bir şey yok Leah "

"Utanmıyorum! Sinirliyim beni uyandırabilirdin"

"Sadece sese uyandığını ikimizde biliyoruz"

Konuştukça çıkmaza giriyordum. Yüzümü göğsüne saklayıp "hiç değilse sendin" diye mırıldandım.

Güldüğünü göğsünün titremesinden anlamışım . İyice utanmıştım ve sanki yüzümü yok edebilicekmişim gibi daha da göğsüne bastırdım. Saçlarımı öptüğü zaman yumruk olmuş ellerimin arasındaki gömleğini rahat bıraktım. İyice gevşediğimde bunun rahatlığıyla uykuya daldım tekrar.

Yüzüme değen yastık hiçte rahat değildi . Sanki taşın üzerinde yatıyordum. Huzursuzca kıpırdanırken yatakta kıpırdamaya başladı. Refleks olarak kendimi koruma amaçlı yatak olmadığını anladığım kişiye saldırdım. Dirseğimle boğazına bastırdığım kişinin Ced olduğunu görünce rahat bir nefes alıp bıraktım.

"Sana da günaydın" dedi boğazını tutarken

"Niye yanımda yatıyorsun"

"Yanında değil altında yatıyordum. Yatağa getirdiğimde beni bırakmadın"

"Herneyse bugün işlerimiz caf kurulu topla" dedim daha da uzatmadan

"Babanla konuşucak mısın"

"Her şeyin bir zamanı var" deyip odadan çıktım üzerimi değiştirip kendime çeki düzen verene kadar kurul toplanmıştı.

Daireden çıkıp başka bir daireye geçtim. Toplantı için yeterli büyüklükteydi.

"Dünkü olaylar üzerine asırlar önce aldığım ve uyguladığım kararın ne kadar yerinde olduğunu gördüm ."

Hiç kimse bu kadar hızlı bir başlangıç beklemediği için afallamıştı.

"Eskisi gibi devam edicez . Ben var ama yok olucam. Düzen hiç değişmeyecek. Pozisyonlar aynı kalacak kurula yeni birileri alınmayacak kurallar değişmeyecek." Dediğimde burdaki işim bitmişti . Bende çıkıp babama doğru yürümeye başladım.

Bugün için geriye kalan tek sıkıntı bu kalmıştı . Konuşmamızın sonunda onu affedebilir ya da nefret edebilirdim. Bu kadar bilinmezken konuşması da hiç güzel olmayacaktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cam RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin