Sakin olmam gerekse de elimde değildi sakin olmak. Benim hayatımı mahveden o pislikle konuşacaktım. Derdi neydi anlayacaktım. Tüm olanlardan sonra bir açıklama borçluydu. Bana bunu nasıl yapmıştı. Kafam karışıktı. Hızlı hızlı cezaevine yürüdüm. Tüm olanları anlayacaktım. Anlamam gerekiyordu. Artık karşılaşma vakti gelmişti. Yeterince cesaretimi toplayınca içeri daldım. Görevliye "ben emniyetten Zuhal Acar tutuklu olan Baran Karataş ile görüşmek istiyorum."dedim. Bakalım ne diyecekti? Görüşme odasına gittim. Beklemeye başladım. Korkuyordum. O sırada Baran geldi. Karşıma oturdu. O an içimde bir şeyler kırıldı. Onu bu halde görmek beni üzmemeliydi. Sevinmeliydim. Ama niye mutsuzdum? Kendimi toparladım. Usulca sordum."olanları anlat" bu kadar sert bir şekilde sormam galiba onu etkilemişti. Şaşkın bir şekilde bana baktı. Sanki beni tanıyamıyor gibiydi.
-Ne ara bu kadar kabalaştın?
Sorusu beni etkilemişti. Ama ona karşı soğuk durmalıydım.
-Sen hayatıma girelden beri. Anlat karıştırdığın işleri. Bana niye açıklama yapmadın? Neden kaçtın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOŞCAKAL
Детектив / ТриллерYaşam insanın algılayamayacağı bir boşluk bence...İşte bu boşlukta kaybolan dostlarıma en büyük vedam