Alarmın sesiyle uyandım. Kahvaltımı yaptıktan sonra üzerimi değiştirdim. Su içmek için mutfaha inerken kapının çaldığını farkettim. Gelen Michael olabilirdi. Kapıyı açtığımda siyah maskeli birini görmeyi beklemiyordum. Kaçmaya çalıştım fakat elini ağzıma yapıştırmıştı. Nefes alamıyordum. Ellerimi bağladığını hissettim. Daha sonra gözlerimi bağladı. Beni bir yere götürüyordu. Kıpırdamaya ve kaçmaya çalışıyordum fakat kollarımı sıkıca tutmuştu. Kapı açılma sesi duydum. Beni araba sandığım şeye bindir ve kapıları kilitledi. Daha sonra motor sesi duyduğumda beni bir yere götürdüğünü farkettim. Çok korkuyordum. Her yerimi bağladığı için hareket edemiyordum. Korktuğum için ağlamaya başlamıştım. Gözlerimden yaşlar birer birer yanaklarıma süzülüyordu. Ve hıçkırıklarım daha da artıyordu. Bir organ mafyası olabilirdi. Beni öldürebilirdi. Oysaki benim daha yaşayacağım koca bir hayatım vardı. Peki ya Michael? Onu bir daha göremezsem? Naparım ben!
Araba durduğunda geldiğimizi farketmiştim. Kapı açıldı. Yanaklarımda göz yaşlarımı silen bir çift el hissettim.
"Korkma sana zarar vermeyeceğim. Lütfen ağlama." Sesi tanıdık geliyordu. Fakat kim olduğunu çözememiştim. Gözlerimi ve ellerimi çözdü ve beni bir odaya kilitledi. Burası soğuk yada karanlık değildi. Burası özenle düzenlenmiş tek yataklı lavabosu olan bir odaydı. Fakat çok korkuyordum. Güzel bir oda olması bir mayfa olmadığı anlamına gelmiyordu. Kapıya defalarca vurdum ve sesim çıktığı kadar bağırdım.
"İmdaat!! Yardım ediin!!! Lütfeeen!! Çok korkuyorum!" Yine gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Hıçkırıklarım daha da artmıştı. Bir süre sonra kapı açıldı ve içeri siyah maskeli adam girdi ve kapıyı arkadan tekrar kilitledi.
"Benden ne istiyorsunuz?!! Ben size bişey yapmadım!! Nolursunuz bırakın beni!!" Bu sefer ağlamam daha da şiddetlenmişti. Bana eğildi ve göz yaşlarımı sildi. Ona sinirle baktım ve yanağına bir tokat yapıştırım. Bir kız olmama rağmen elim gerçekten ağırdı. Kollarımdan tuttu ve ona vurmamı engelledi.
"Sana daha önce de demiştim. Canını yakmayacağım. Ama bir şartım var. Bu evden kaçmayacaksın. Ve bu eğer uslu durursan kapını açar ve sende bütün evi kullana bilirsin. Nasıl? Anlaştık mı?" Bu küçük odada kalmak istemiyordum. Evime gitmek istiyordum. Fakat canımın yanmasınıda istemiyordum. O yüzden bu anlaşmayı kabul ettim. Kapının kilidini açtı ve dışarı çıkmam için işaret yaptı. Bütün camlarda kilit vardı ve sanırsam kırılmaz camdı. Balkonun ve çıkış kapılarının yanlarında bir çift koruma duruyordu. Bu evden kaçmam imkansızdı. O yüzden salon sandığım yere geçtim. Maskeli adam yanıma oturdu.
"Ve ayrıca evdeki eşyalara zarar vermek yok yoksa bozuşuruz küçük hanım."
"Beni neden kaçırdınız ki? Size hiç birşey yapmadım. Yaptıysam bile çok özür dilerim. Lütfen beni serbest bırakın. Lütfen..." Ağlamaktan sesim kısılmıştı. Bir yandan da maskeli adamın kim olduğunu merak ediyordum.
Maskeli adam odadan kalkıp gitti. Saate baktığımda saatin daha 10 olduğunu farkettim. Acaba beni daha burda ne kadar hapsedicekti?
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Saat 7'ye geliyordu. Saat 10'dan beri hiç kıpırdamadan oturuyordum. Evi incelemek için ayağı kaktım ve doğruldum. Her yerim uyuşmuştu. Ev gerçekten büyüktü. Özenle düzenlenmiş odalar, mutfak, salon ve iki yatak odasından oluşan iki katlı bir evdi.
Evi keşfederken arkamdandan gelen sesle irkildim:
"Aç mısın?"
Önüme dönüp maskesinim arasından görülen mavi gözlerine ölümcül bir bakış attım.
"Bu seni ilgilendirmez."
"Evet ilgilendirir. Yoksa açlıktan öleceksin!"
"Zaten amacınız bu değil mi?"
"Sana zarar vermeyeceğimizi kaçıncıya söylüyorum!"
"Peki amacınız ne o zaman? Babamın borçları yüzünden benimle tehdit mi ediyorsunuz?"
"Hayır ama amacımız seni ilgilendirmez! Şimdi benimle mutfağa gel ve biraz yemek ye!" Kolumdan çekiştirerek beni mutfağa götürdü. Sandelyeye oturttuktan sonra önüme bir tabak uzattı. Tabağın içinde birkaç dilim pizza vardı. Eğer kaçırılmış olmasaydım pizzayı öküz gibi yerdim. Ama kaçırıldım!
"Artık yiyecek misin?"
"Hayır."
"Neden?"
"Ben pizza yemem." Hayatımda söyleyeceğim son yalan bu olurdu ama napalım kaçırıldık sonuçta. Karnımdan gurultular gittikçe artıyordu. Mecburen elime pizza alıp yemek zorunda kaldım. Pizza zehirli yada içine ilaç katılmış olabilirdi. Ama yemek zorundaydım yoksa gerçekten ölecektim.
Yemeğimi bitirdikten sonra beni sürükleyerek odama çıkardı ve "uyumamı" emretti. Tabi efendim başka arzunuz var mı? O kim oluyor da bana emrediyordu.
Düşüncelerimden sıyrılıp odamadaki dolap ve rafların içini karıştırmaya başlamıştım. Giysi dolabını açmamla şaşırıp öylece kalmambir olmuş. Tamam elki biraz fazla tepki verniş olabilirim. Bu kaçırma olayı daha önceden planlanmış olacak ki dolabın içinde benim giyim tarzıma ve bedenine göre giysiler vardı. Teker teker kıyafetleri incelemeye başladım. Hepsi pahalı kumaşlardan özenle dikilmişti. Normalde paramız olmasına rağmen giyimime fazla para ödemem. Fakat burdaki giyisiler harikaydı.
Çekmeceleri karıştırdığımda elime bir defter geçti. Defterde gizlice çekilmiş fotoraflarım vardı. Her birinin yan tarafına anlamlı ve güzel sözler yazılmıştı. Bütün sayfaları teker teker inceledim. Son sayfadaki uzun yazı ilgimi çekti. Hayatım, sevdiğim şeyler, sevmediğim şeyler, nerede doğduğum gibi şeyler yazıyordu. En altta özenle "Seni bütün kusurlarınla ve rengarenk saçlarınla seviyorum." yazılmıştı. Bir yandan çok tatlı bir yandanda ürkütücüydü. Bu kim olabilirdi ki? Beni seven sadece Michael ve Luke vardı. Luke olamazdı. O bana böyle birşey yapmazdı...
○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○
Umarım yeni bölümü beğenmişsinizdir! Eğer beğendiyseniz vote ve yorum yapmayı unutmayın xx