Bu gün okulun ilk günüydü. Erken kalkıp duşa girdim. Duştan sonra kahvaltı yapıp hazırlanmak için odama çıktım.
Hazırlandıktan sonra aşağı indim. Babam beni okula bırakmak istediğini söylemişti. Fakat okula kendim yürüyerek gitmeyi tercih etmiştim.
Okula vardığımda ilk dersim olan biyoloji sınıfı bulmaya çalışıyordum. Birkaç kişiye sorup sınıfı buldum. Çantamı boş bir sıraya bırakıp hava almak için bahçeye çıktım.
Kafama bir darbe alıp yere düşmüştüm. Bana çarpanın bir basketbol topu olduğunu gördüm. Sonra yanıma mor saçlı bir çocuk gelmişti. Elimi tutup kalkmama yardımcı olmuştu. Sonra bana dönüp özür diledi. Daha sonra da oyununa devap etmek için uzaklaştı. Başım hala ağırıyordu. Yere düştüğümdede kolumu incitmiştim.
Lavanoya gidip kolumu yıkadıktan sonra zil çaldığı için sınıfa girmiştim. Sıramda bir tane daha çanta olduğunu fark ettim fakat çatanın sahibi burda değildi.
Öğretmen kapıdan girdi ve öğrencileri selamladı. Daha sonra kendi masasına oturup kendini tanıtmaya başkadı. O sırada kapı çaldı. İçeri benim kafama top atan mor saçlı çocuk girdi. Öğretmen sinirle ayağı kalkıp mor saçlı çocuğa döndü:
"Michael Gordon Clifford! Size kaç defa geç gelmemenizi söylemiştim. Geçen sene bu konuyu hallettiğimizi sanıyordum!"
Michael denilen çocuk öğretmenin dediklerini aldırmadan sıramın yanına geldi. Sıra iki kişilikti. Çantasını bir yana alıp sıraya oturdu.
Öğretmen sıra arkadaşlarımızla tanışmamızı söylemişti. Michael bana dönüp:
"Ben Michael. 3 yıldur bu okuldayım. Arkadaşlarım bana Mike'der. Okulun basketbol takımdayım. Sen yeni gelen kız olmalısın çünkü seni daha önce hiç görmedim?"
"Bende Marie. Bu okula yeni geldim. Arkadaşlarım bana Marie'der. Sen kafama top atan çocuksun? aynı onun gibi konuşmuştum. Bu biraz komik olmuştu.
Daha sonra derse başlamıştık. Ders uzun ve sıkıcı geçmişti. Zil çalınca Fransızca sınıfını bulmaya çalışıyordum. Koridorda yürürken bir anda kendimi yerde bulmuştum. Sanırım bu gün eve tek oarça olarak dönemeyecektim . Ayağı kalktığımda tatlı bir tipi olan kız bana özür diliyor kitaplarımı yerden kaldırmamda yardımcı oluyordu:
"Sen okula yeni gelen kız olmalısın. Ben Angela" deyip elini uzattı. Tatlı ve cana yakın birine benziyordu. Elini sıkıp kendimi tanıttım. Ders çizergelerimize baktığımızda çoğu dersimizin aynı olduğunu fark ettik. Sanırım iyi arkadaş olucaktık.
Sonunda okul bitmişti. Eve yürüyerek gidiyordum ki Michael'i görmüştüm. Önümden ilerliyordu. Koşar adımlarla yanına gittim. Beni görünce şaşırdı:
"Beni takip mi ediyorsun?"
"Sadece evime gidiyordum ve seni gördüm."
"Tam olarak nerde oturuyorsun?
Ona evimi tarif ettiğimde onun evinin yolun karşısın hemen çaprazımızda olduğunu söyledi. Buna şaşırmamıştım çünkü okuldaki herkes bu civarlarda yaşıyordu. Okula birlikte gidip gelmeye karar almıştık. Onunlada iyi arkadaş olacağımıza emindim.
Vedağlaşıp evime gittim. İlk önce biraz dinlendim. Sonra okuldan verilen ödevleri yaptım. Televizyon izlemek için salona indim. Daha sonrada kanepede uyuya kalmışım.