Part 17

87 9 0
                                    

Gelen siren sesleriyle uykum bölündü. Gelen polisler olmalıydı. Yerimde kıpırdanmaya çalıştım fakat ipler çok sıkı bağlanmıştı. Dilimle ağzıma bantlanmış olan bandı çıkarmayı başarmıştım. Sesim çıktığı kadar bağırıdım:

"İmdaat!! Yardım ediin!! Burdayıım!!"

Birkaç dakika sonra kapıya vurulmaya başlanmıştı. Polisler kapıyı kırıp içeri girdi ve ellerimi daha sonrada ayaklarımı çözdüler. Ayağı kaltım ve odadan dışarı çıktım. Evin kapısına ilerledim ve kapıyı açıp bahçeye çıktım. Michael bahçedeydi. Ona koşarak kollarımı boynuna sardım. O da karşılık olarak kollarını belime sıkıca sardı. Onu çok özlemiştim.

Polis merkezine gidip ifade verdikten sonra Michael'ın evine gittik. Babam çalıştığı için evde değildi. Michael'ın telefonuyla babama bulunduğumu söyledim.

Michael bana hala sıkıca sarılıyordu. Bende ona karşılık veriryordum. Fakat artık nefes alamamaya başlamıştım. Kollarından sıyrılıp Michael'ın yatağına oturdum. O da yanıma oturdu.

"Sana birşey yaptılar mı?"

"Hayır hiçbir şey yapmadılar. Bana bir oda verdiler ve hergün pizza yiyordum. Fakat hergün seni özlüyordum."

"Bende seni özledim. O sabah seni beklemek için dışarı çıkmıştım. Fakat gelmemiştin. Evine geldiğimde arka kapının açık olduğunu gördüm. Günlerce seni polisle aradık. B-baban senin için çok endişelenmişti. Daha sonra seni kaçıran adam bana sürekli tehdit mesajları atıyordu. Bende onu aramayı düşündüm. Telefonda bana sürekli bağırdı. Daha sonra senin sesini duyduğumda gerçekten çok rahatlamıştım. Çünkü bütün ümidimi kesmiştim. F-fakat sen yaşıyorsun ve burdasın." Gözleri dolmuştu fakat ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Konuşurken heyecanlandığı için biraz kekelemişti.

Ona tekrar sarıldım. Kollarından ayrıldığım zaman yüzüne bakmam için çenemi kaldırıp yüzlerimizi yaklaştırmıştı. Aramızda milimetreler kalmıştı. Daha sonra dudaklarını dudaklarıma sıkıca bastırdı.

Ayrıldığımızda gözlerini gözlerime dikti. Sadece bakışıyorduk. Yanaklarımda hissettiğim sıcaklıkla kızardığımı farkettim ve ellerimle yanaklarımı kapadım. O ise sadece sırıtıyordu.

Bakışmamız telefonun çalmasıyla bölündü. Arayan babamdı. Telefonu açtım.

"Alo?"

"Baba?"

"İşten biraz erken döndüm. Seninle biraz vakit geçirmek istiyorum. 15 dakikaya burda olabilir misin?"

"Tamam baba 15 dakikaya ordayım."

Telefonu kapattığımda Michael'a açıklama yapıp 15 dakika sonra eve dönmem gerektiğini söyledim. O da başıyla onayladı. 15 dakikada fazla bişey yapamayacağımız için televizyonu açıp televizyon izlemeye başladık.

15 dakika dolduğunda Michael'a veda edip kapıyı açtım ve sokağın karşısındaki evimizin kapısını açıp içeri girdim. Babam beni koridorda bekliyormuş. Koşarak boynuna sarıldım.

Salona geçip oturduk ve başımdan geçenleri anlattım. Yüz ifadesi biraz kızgın birazda üzgündü:

"Senin için o kadar korktum ki... Sen benim tek kızımsın eğer sana birşey olsaydı kendimi asla affetmezdim." Ona tekrar sarıldım. Kollarından ayrıldığım mutfağa yiyecek bulmak için gittim. Fakat hiçbirşey bulamamıştım. Salona babamın yanına döndüm.

"Ben acıktım. Pizza sipariş etsek nasıl olur?" Babam bana dönüp güldükten sonra konuşmak için ayağı kalktı. Telefonunu kavradı ve bana döndü:

"Bu gün değişiklik yapıp restoranda gitsek nasıl olur? " Kafamı olumlu şekilde salladım. Babam telefonunu açıp gideceğimiz restoranda rezervasyon yaptırdı. Büyük ihtimalle pahalı bir restoranda gideceğimizi biliyordum. O yüzden odama çıkıp üzerine beyaz kısa elbisemi geçirdim. Topuz olan saçımı salıp biraz taradıktan sonra aşağı indim. Babamda hazırlandıktan sonra yanıma geldi. Arabaya bindiğimizde babam arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Kısa süre sonra araba durdu. Kapımı açıp dışarı çıktım. Restorandın kapısından içeri girdik. Gerçekten çok pahalı bir restoranttı. Boş olan bir masaya geçtikten sonra garson gelip siparişlerimizi aldı. Yemek boyunca hiç konuşmamıştık. Masada çatal ve bıçak sesleri hakimdi. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle irkildim. Mesaj atan Michael'dı:

"Nerdesin?"

"Restauranttayım. Neden sordun ki?"

"Evinin ışıkları açık değildi. Normalde de bu saatte uyumazsın. O yüzden sordum."

"Tamam. Yarın görüşürüz :)"

"Görüşürüz :)"

Telefonumu kapatıp yemeğime döndüm. Yemeklerimizi bitirdikten hesabı ödeyip arabaya bindik. Eve vardığımda odama gidip Michael'ın camına baktım. Uyumuş olmalıydı. Perdemi çekip yorganımın altına girdim. Kısa sürede uyuya kaldım.

Marie   || Michael Clifford ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin