Alarmın sesiyle uyandım. Mutfağa inip kahvaltı yaptıktan sonra odama çıkıp üzerime kazak ve siyah kot pantolonumu geçirdim. Saçımı yukardan at kuyruğu yapıp çantamı aldım ve aşağı koridora indim. Kalın montumuda giydikten sonra çantamı alıp dışarı çıktım. Michael sokağın karşısında beni bekliyordu. Yanına gittim.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Naber?"
"İyi sen?"
"İyi"
Uzun süren sessizlikten sonra konuşan ben oldum.
"Pekala.. Okulda ben yokken neler oldu?"
"Aslında pek birşey olmadı. Ashton diye biriyle arkadaş oldum. Başka birşey olmadı."
"Ashton mu?"
"Evet?"
"Ben kaçırıldığımda o kaçırıldığım eve gelmişti. Çok iyi arkadaş olduk. Bana hep yardımcı oldu."
"Ne! Kaçırıldığın eve mi geldi?" İlk önce yavaşladı ve durdu. Sonra kolumdan tutup benide durdurdu.
"Seni kaçıran o yani!"
"Hayır. Yanlış anladın. Beni kaçıran maskeli bir adamdı. Onun arkadaşıymış."
"Ve senin kaçmana yardımcı olmadı çünkü seni ikisi kaçırdı dimi!"
"Hayır. Beni sadece maskeli adam kaçırdı. Zaten Ashton birkaç gün sonra geldi."
Tamam dermişcesine başını sallayıp yürümeye başladı.
Kısa sürede okula vardık. Vedağlaşıp sınıflarımıza gittik. Dersim coğrafyaydı. Sınıfa gittiğimde Ashton'ı gördüm ve sırasının yanına geçtim.
Heyecanla bağırarak "Kurtulmuşsun!" dedi. Ona garip garip bakarken ses seviyemi düşürdüm ve ona döndüm.
"Bağarman gerekmiyordu."
"Bir an seni görünce o kadar şaşırdım ki? Nasıl kaçmayı başardın?"
Tam anlatacakken kapıdan içeri coğrafya öğretmenimiz bay adı çok garip girdi. Gerçekten adı çok garip ve karışıktı. Hiçbir öğrenci onun adını telaffuz edemediği için "öğretmenim" der.
Ashton'a dönerek "Teneffüste anlatırım" dedim ve dersi dinlemeye başladım.
Teneffüs zili çaldığında sınıftan Ashton'ı alıp dışarı çıkmıtım. Michael'ı görünceyanına gettim. İlk önce Ashton'la selamlaştı. Sonra bana döndü ve elini belime dolayıp yanağıma dudaklarını bastırdı.Ona olan biteni anlattım. Ashton şaşkınlıkla beni dinliyordu. Daha sonra ona döndüm:
"Beni kaçıran kimdi Ash?"
"Çok üzgünüm bunu söyleyemem."
"Neyse zaten polisler bulur." Bu konuyu bir kenara bırakıp normal sohbete başladık.
Zil çaldığı için sınıfa gittiğimde Luke'u göreceğimi sanmıyordum. Gelip yanıma oturdu. Gözlerimi devirdim. Sonra bana döndü ve çenemi kavrayıp suratına doğru yakınlaştırdı.
"Kaç gündür nerdesin bebeğim? Seni çok özledim."
Luke'une elini çenemden ittirdim ve ona boş boş bakarak cevap verdim.
"Sanane."
"Hadi ama lütfen?"
"Kaçırıldım. Mutlu musun şimdi."
"Evet senden cevap alabildim." Tekrar göz devirdim ve omuz silktim. Oturacak boş sıra olsaydı gidip otururdum fakat bütün sıralar dolmuştu. Lanet.