Kyungsoo gözlerini yavaşca açtığında gözlerini istemsizce kıstı. Karanlıktan aydınlığa gözlerini açmak, gözlerini yormuştu.
Buraya onu Jongin getirmişti. Ama Kyungsoo şuan büyük beyaz odada tek başındaydı.
Filmlerde falan hastanede yatan kişi uyandığında onu getiren kişi ya yanında, ya da dışarıda falan kahve içiyor olurdu. Jongin şuan yanında olmadığına göre dışarıda kahve içiyor olmalıydı.
Kyungsoo beyaz perde, beyaz duvar, beyaz yatak üçlüsünü incelemeye devam ederken odanın kapısı açıldı. İçeriye üç tane kız girerken Kyungsoo kıyafetlerinden onların hemşire olduğunu tahmin etmişti.
İçlerinden biri Kyungsoo'nun uyandığını fark edince koşarak Kyungsoo'nun elini tuttu. "Oppa!"
Kyungsoo istemsizce yüzünü buruşturdu. Karşısındakinin kendisinden büyük olduğuna yemin edebilirdi!
"Seni buraya getiren Jongin oppaydı değil mi?"
Kyungsoo hala üzerinden sersemliği atamamıştı yavaşca kafasını olumlu anlamda salladı.
"Oppa! Jongin oppayla arkadaş mısınız?"
Kyungsoo bir süre düşündü. Ne diyebilirdi ki? Arkadaşlar mıydı? Ben onun nişanlısının kuaförüyüm demek kendisine uygun gelmediğinden en uygun kelimeleri beyninde toparlamaya çalıştı. "Şirket çalışanıyım."
Kızın yüzünde ki gülümseme düşerken Kyungsoo'nun elini bırakıp arkasında ki kızların yanına ilerledi.
"Peki o... Şimdi nerede?"
"Kim? Jongin oppa mı?"
Kyungsoo kafasını salladığında kızda elini havada salladı. "Seni bıraktıktan sonra acil bir işi olduğunu, sana iyi bakmamızı söyleyip gitti."
Diğer kızlardan birisi ekledi. "Masrafları da karşılayacağını söyledi."
En köşede ki kız yanında ki kızın omzuna vurdu. "Yoonmin'i izlemeye gitmiştir."
Üçü de gülerek odadan ayrıldığında Kyungsoo da onların arkasından gülümsedi.
Neyi bekliyordu ki? Yoonmin onun nişanlısıydı. Tabi ki onun yanına gidecekti. Sevgilisini izlemek varken neden hastanede Kyungsoo'nun yanında kalmalıydı ki?
Kyungsoo kolunda ki serumu çekip yavaşca yatakta doğruldu. Kalçasında ince bir sızı vardı ama eskisi kadar ağrımıyordu. Yatakta hafifçe zıpladı. Evet, gerçekten eskisi gibi ağrımıyordu.
Yavaşca ayağa kalktığında köşede ki kıyafetlerine baktı. Üzerinde hastane kıyafetleri vardı. Büyük ihtimalle onu giydiren kişi vücudunda ki tüm morlukları görmüştü.
Kyungsoo hala üzerinde ki uyuşukluğun verdiği yavaşlıkla hastane kıyafetlerini üzerinden çıkarttı. Pantolonunu bacaklarından geçirirken vücudu hariç her yere bakıyordu.
Her ne kadar vücudunda ki izlerden haberdar olsa da bakmak kötü hissettiriyordu. Üzerini giyindiğinde yaz olmasına rağmen izleri görünmemesi için giydiği hırkayı kollarından geçirdi.
İnsanların görüp bir şeyler düşünmesi hiç umrunda değildi ama kendisini kötü hissediyordu.
Geniş koridorda yürürken ne yapacağını düşünüyordu. Madem Kim Jongin onun hastane masraflarını karşılayacaktı o zaman hiçbir şey demeden gidebilirdi.
Her zaman ki gibi başkasından gelen parayı kabul edebilirdi. Kim bilir belki ileride ona öderdi? İşi bu değil miydi zaten?
Kimseye bir şey söylemeden hastaneden çıktığında caddeye kadar yürüdü. Taksi tutmayı veya otobüse binmeyi düşünmüştü ama ceplerini kontrol ettiğinde ne parası, ne de otobüs için kartı yanında yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COME TO MY
FanfictionÖnümüzde ki engeller bizi engelleyebilir mi ki? ---- Kyungsoo son kez elinde ki fönü önünde ki kadının saçından aşağı indirdi. Fişi prizden çektikten sonra kablosunu etrafa sarıp çantasının içine koydu. Yarın yine lazım olabilirdi. "Hayatım?" Yukar...