Kyungsoo bu anın bozulmasını istemiyordu. Elleri, Jongin'in ellerine kenetliyken, bedenleri birbirine değerken, en önemlisi dudakları kendine temas ederken bu anın bitmesini istemiyordu.
Farklı bir duyguydu. Kyungsoo her zaman böyle şeylerin hayalini kurmuştu. İsteyerek Jonginle öpüştüğünü, ona sarıldığını, seviştiğini...
Ama hepsini zorla başkalarıyla yaşıyordu. Kyungsoo bu anın bozulmaması için nefes dahi almazken gözünden düşen bir damla yaş kendisi ve Jongin'in yanaklarından süzülerek aşağı indi.
Jongin hafifçe geri çekilerek alınlarını birleştirdi. "Yapma Kyungsoo... Gitme."
Kyungsoo titrek bir nefes aldığında nefesi Jongin'in dudaklarına çarpmıştı. "Neden?"
"Gitmeni istemiyorum. Başkalarının sana dokunduğunu bilmek..." Jongin gözlerini sımsıkı kapattı. "Bilmiyorum Kyungsoo... Ama bu canımı yakıyor."
"Benimde..." Jongin gözlerini açıp Kyungsoo'nun gözlerine baktı. "Benimde canım acıyor Jongin."
Jongin baş parmağıyla Kyungsoo'nun ellerini okşamaya başladı. "O yüzden gitme... Gidersen tekrar canını acıtacak."
Kyungsoo kafasını iki yana salladı. "Fiziksel acı umurumda değil. Sevdiğim adam nişanlı ve gözümün önünde onu öpüyor, sarılıyor... Canımı yakan bu Jongin."
"S-sevdiğin adam?"
Kyungsoo hafifçe Jongin'i ittirdi ve kendine geçecek alan açtı. "Hm... Sevdiğim adam. Seni seviyorum Kim Jongin."
Jongin şaşkınca Kyungsoo'ya bakarken ikisi de onları izleyen Kris'ten habersizdi.
Kris salona dönerken kendi kendine düşündü.
"Üzgünüm Kyungsoo-ah. Seninle biraz eğlenmemiz gerekecek."
***
Yemek boyunca Jongin ağzını açıp tek kelime edemezken, Kyungsoo'yla her göz göze geldiklerinde gözlerini kaçırmıştı.
Kyungsoo Jongin'in gözlerinin içine bakıyordu. Çünkü bu defa gitme derse ne olacağı, nasıl olacağı umrunda olmayacaktı sadece gitmeyecekti.
Ama dememişti...
Şuan Krisle birlikte bir arabanın içinde dönüyorlardı. Kyungsoo nasıl söylemişti bilmiyordu ama üzerinden bir yük kalkmış gibi hissediyordu.
Pişman değildi. Her zaman söylemek istemişti ama bunu söyleyebilecek kadar cesaretli değildi.
Şehrin dışında olan o eve geldiklerinde Kyungsoo tek kelime etmeden arabadan inip kapıa geldi. Arkadan gelen Kris kapıyı açtığında içeri gidip dün kaldığı odaya doğru ilerlemeye başladı.
Odaya girip üzerindeki rahatsız edici kıyafetleri çıkarıp, dün gece Kris'in ona giymesi için verdiği kendisine oldukça bol gelen pijamaları üzerine geçirip yatakta cenin pozisyonunu aldı.
Düşünüyordu. Her zaman en iyi yaptığı şey buydu. Yine her zaman ki gibi düşünüyordu.
Düşündüğü şeyler stabil olduğundan beynini daha fazla yormamak adına gözlerini kapattı.
***
Kris ikinci kez ısrarla çalan telefonuna gülerek baktı. Jongin kıvranıyordu.
Üçüncü kez çaldığında telefonu eline alıp sakince açtı. "Efendim kardeşim?"
"Nerdesiniz?"
Kris diliyle damağına vurup şaklattı. "Ah... Bilmem. Acaba neredeyiz?"
Kris kendinden bu kadar emin konuşurken GPS ayarlarına ulaşamayacaklarından emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COME TO MY
FanfictionÖnümüzde ki engeller bizi engelleyebilir mi ki? ---- Kyungsoo son kez elinde ki fönü önünde ki kadının saçından aşağı indirdi. Fişi prizden çektikten sonra kablosunu etrafa sarıp çantasının içine koydu. Yarın yine lazım olabilirdi. "Hayatım?" Yukar...