Kyungsoo en köşede ki sandalye de otururken geniş koridordan geçip giden insanları inceliyordu. Hepsi bir telaş içerisindeydi. Kimi elinde elbiselerle koşuyor, kimi kuaförlükle ilgili eşyaları götürüyordu.
Arada insanların görmek için uğruna her şeylerini feda edebilecekleri idolleri görüyordu.
"Kyungsoo! Senin sıran, haydi gel."
Kyungsoo sessizce onaylayıp ayağa kalktı. Odaya doğru ilerlerken odadan çıkan uzun boylu çocukla avuçlarını havada birleştirerek selamlaştı.
Büyük kayıt odasına girdiğinde derin bir nefes alarak oranın kokusunu içine çekti.
"Kyungsoo. Sen ses tellerini ısındır ben geliyorum."
Kyungsoo mikrofonun başına giderken onu onayladı. Mikrofonu eline aldığında kendi şarkılarıyla ses tellerini ısıtması gerekiyordu ama aklına dolan sözler kesinlikle Jonginle söylediği şarkının sözleriydi.
O şarkı Kyungsoo için sadece Jonginle söylediği şarkı değildi, o şarkı onun için çok özeldi. Onu kurtaran şarkıydı.
Bundan üç yıl önce havaalanından çıkmıştı. Seul'den ayrılmak istemiyordu, her ne kadar kötü şeyler yaşasa da çocukluğu o şehirdeydi.
Her türlü Jongin'den uzak duracaktı. Kyungsoo ise yakınken uzak kalmayı seçmişti.
Jongin'den ayrıldığı gece sokakta birlikte söyledikleri son şarkıyı dinleyip, bir yandan da söylerken birisi ona şirketinin kartını uzatmıştı.
Evet, kesinlikle o şarkı Kyungsoo için basit değildi.
Seçmelere de o şarkıyla katılmıştı ve şuan buradaydı. Üç yıllık eğitiminin sonunda nihayet çıkış yapacaktı.
Jongin ise, haberlerden takip ettiği kadarıyla askerdeydi. Şuan ikisi de çocuk değildi. Jongin 29, Kyungsoo ise 24 yaşındaydı.
Kyungsoo önünde çıkış şarkılarının sözleri yazılı olan kağıdı eline aldı ve ses tellerini hazırlamak adına kendi kısımlarını söylemeye başladı.
Vokal hocası ve kayıttan sorumlu çalışan içeri girdiğinde Kyungsoo eğilerek selamladı onları.
Vokal hocası ve çalışanda onu selamladıktan sonra oturdular. Kyungsoo talimat bekliyordu.
"Kyungsoo-ah! Nasıl yapacağını gayet iyi biliyorsun, anlatmayacağım." hocası güldüğünde kendisi de güldü. "Sadece her zaman ki gibi yap, sana güveniyorum."
Kyungsoo kafasını eğerek onu onayladı. Müzik arkadan kulaklarına ulaşırken gözlerini kapatıp karalığının ortasında parlayan kişiyi düşünerek şarkısını söylemeye başladı.
Gözlerini kapattığında onun için yeni bir hayat beliriyordu. İçinde Jongin olan hayat. Sinirli, mutlu, aşk dolu, çaresiz, üzgün, ağlayan, kahkaha atan, sarılan, öpen bir Jongin olan bir hayat.
Gerçekten de onun sesini duyuyordu. Dinlediği, söylediği her şarkı da o gizliydi.
Söylemesi gereken yerler bittiğinde yavaşca gözlerini açtı. Hocası ona gülerek bakıyordu. "Harikaydın!"Kyungsoo gülerek eğildi ve teşekkür etti. Hocası görevliye dönüp nasıl olduğu hakkında sorular sorarken Kyungsoo izin isteyip dışarı çıktı.
Kyungsoo bir an önce eve gitmeliydi. Adımlarını çıkış doğru hızlandırdı.
"Kyungsoo!"
Kyungsoo menajerin sesini duyunca adımlarını istemsizce yavaşlatsa da duymuyormuş gibi yapıp tekrar yürümeye devam etti.
"Hey, Kyungsoo!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COME TO MY
FanfictionÖnümüzde ki engeller bizi engelleyebilir mi ki? ---- Kyungsoo son kez elinde ki fönü önünde ki kadının saçından aşağı indirdi. Fişi prizden çektikten sonra kablosunu etrafa sarıp çantasının içine koydu. Yarın yine lazım olabilirdi. "Hayatım?" Yukar...