Bölüm➂ | 1.6 ✕

684 46 3
                                    

Ben: siktir git
Ben: aiden'a söyle kız arkadaşını benden uzak tutsun. Ona aşık olduğum falan yok
Bilinmeyen Numara: Artık onun kız arkadaşı değil. Onlar ayrıldı
Ben: ve bu umurumda değil bana mesaj atma
Ben: ama dur
Ben: söylesene neden bunu yaptın
Ben: amacın neydi
Ben: Aiden'a karşı hisleri olan bir tür eşcinsel falan mısın?
Bilinmeyen Numara: mia yemin ediyorum ki durum sandığından çok farklı
Bilinmeyen Numara: yüz yüze görüşmek istiyorum
Ben: biliyor musun
Ben: başta bana çok benzeyen birini bulduğum için sevinmiştim
Ben: kim olduğunu bilmiyordum ama yine de sana güvenmiştim
Ben: ve eğer tüm bunlar olmasaydı adını ruh ikizi olarak değiştirmeyi planlıyordum. Ne kadar safım değil mi
Ben: hey hadi sonra ne oldu tahmin et
Bilinmeyen Numara: senin de gerçekten bir bok çuvalından farksız olduğunu gördüm
Ben: boktan bir öpüşme kabininde dudaklarıma saldırmış olabilirsin
Ben: Fakat bu senin gibi adi bir herifi affedecek kadar da aptal olduğumu göstermez
Ben: bana daha fazla mesaj atma
Ben: yoksa seni bu sefer gerçekten engelleyeceğim
Bilinmeyen Numara: aiden'ın suçu yok. Her şey benim hatam
Bilinmeyen Numara: Seninle yüz yüze konuşmama izin ver
Göz devirdim ve telefon ayarlarına girerek numarasını engelledim.
Gidip Michelle'in dükkanını işgal etmeliydim ve ondan önce sinirlerimi yatıştıracak birkaç hindistan cevizli çikolata istiyordum.
Dolabımın içinden temiz bir tayt ve siyah bir Linkin Park tişörtü çıkarıp hızlıca üstüme geçirdim. Ayaklarıma Vans'larımı giydikten sonra saçlarımı özensizce topuz topladım ve telefonumu elime alarak odadan ayrıldım.
Ben: mish dükkana geliyorum
Ben: sıkıntıdan geberiyorum
Mish: Tamam gelirken üç adet enerji içeceği almayı unutma
Klasik Michelle, tam bir enerji içeceği bağımlısıydı ki zaten bu kadar hareketli olmasının başka bir açıklaması da olamazdı.
Tesco Metro'ya uğrayıp alışveriş arabasını beş adet Bounty ile doldurdum ve Michelle'in istediği gibi üç adet de Monster Energy aldım. Kasaya gidip hızlıca ödemeyi hallettikten sonra caddeden karşıya geçtim ve Michelle'in dövme dükkanına doğru ilerlemeye başladım. Dükkana vardığımda siyah kapıyı iterek içeri girdim.
''Hey,'' elimdeki poşeti masaya bıraktım. Dövme dükkanını Michelle ve kız arkadaşı yürütüyordu. Yanılmıyorsam altı senedir çıkıyorlardı. İsmi Lilith Mitchell'dı, uçları koyu pembe olan uzun platin sarısı saçları vardı ve daima gri gözlerini ortaya çıkaran siyah bir göz makyajı yapardı. Yani, tahmin edersiniz ki o da süper-idol-kız-2 oluyordu.
''Hey. Hoş geldin,'' diyerek gülümsedi Lily. ''Deli gibi susadım,'' kıkırdayarak poşetin içindeki enerji içeceklerini dışarı çıkardı ve birini bana uzattı. İçeceği alırken gülümsedim.
''Eğer isterseniz çıkabilirsiniz, ben dükkanı idare edebilirim?'' diye önerdim ve siyah deri koltuğa oturup enerji içeceğinden küçük küçük yudumlamaya çalıştım. Doğruyu söylemek gerekirse enerji içecekleri beni hasta ediyordu –cidden mide bulandırıcıydılar- ama Mish için buna katlanıyordum.
''İnan bana, bunu teklif etmeseydin bile terk edecektik zaten,'' diyerek kahkaha attı Michelle ve Lily'nin uzattığı enerji içeceğini alıp kapağını açtı. ''Saat ikiden beri hiçbir sikik müşteri yok. Biz çıkıyoruz,'' Lily'nin koluna girdi ve dövmecilerin işlerinin ne kadar zor olduğu hakkında söylene söylene çıkışa doğru ilerlemeye başladı.
''İyi eğlenin!'' diye seslendim arkalarından.
Benim için hava hoştu. Bu dükkanda tüm ömrümü geçirebilirdim. Etrafta piercing kutuları, dövme katalogları ve rock cdleri vardı.Burası bana hitap ediyordu.
Enerji içeceğinden zorlukla bir yudum daha aldıktan sonra daha fazla dayanamayacağımı fark ederek teneke kutuyu çöpe attım. Kasanın arkasına geçip oturdum ve dövme kataloğunu elime alırken telefonuma bağlı kulaklığın ucunu kulağıma taktım, ardından ayaklanıp piercing kutusunu da kucağıma çektim. İçinden seçtiğim renkli piercingle birlikte aynanın karşısına geçtim ve piercingi dudağımın kenarına tutarak nasıl göründüğüme baktım. Dudağıma nasıl olurdu bilemeyeceğim ama kaşlarım kesinlikle buna uygun değildi. Beni satanistin teki gibi gösteriyordu.
Tam o sırada siyah kapı gıcırtı oluşturarak içeri doğru açıldı. Dükkanda yine bir şey unuttuğu için Michelle'in geri döndüğünü sanıp gülümseyerek kapıya döndüm ancak dükkana giren kişiyle göz göze gelir gelmez yüzümdeki gülümseme kısa sürede yok oldu ve parmaklarımın arasındaki küçük piercingi düşürmemek için çok ayrı –belki doğa üstü- bir güç sarf etmem gerekti.
Aiden Cornell burada ne arıyordu?

✉ Bay Bilinmeyen ⚥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin