2.1 ⓐ

610 38 6
                                    

Bilinmeyen Numara: Bu gece seni balodayken uzaktan seyredeceğim -A
Telefonuma gelen mesaj bildiriminin sesiyle Michelle ve Lilith'in yanından ayrıldım. Enerji içeceğinden kalan son yudumu da zorlukla alarak teneke kutuyu çöpe fırlattım -sanırım ona enerji içeceklerinden nefret ettiğimi asla söyleyemeyecektim- ve telefonumu şarjdan çıkardım. Gelen mesajı açtığımda kaşlarım çatıldı.
Bu saçma gizemli mesajlaşmaya son verdiğimizi sanıyordum.
Ben: kimsin?
Bilinmeyen Numara: a takımının başkanı ;)
Göz devirdim ve rahat bir nefes verdim.
Ben: Aiden!
Ben: tanrım. Az önce yeni bir telefon sapığına çattığımı sanarak depresyona girmek üzereydim ve bu sefer yemin ederim ki polisi falan aramayı düşündüm
Ben: telefonuna ne oldu?
Bilinmeyen Numara: hiçbir şey. Sadece küçük bir deja vu yaratmak istedim sevgilim
Gözlerini kapatan sersem maymun emojisinden gönderdi.
Ben: çok gıcıksın
Ben: Git ve balo için birkaç takım elbise alışverişi yap
Ben: MEZUN OLUYORUZ!!!
Ben: ve şükürler olsun ki edebiyattan kalmadım.
Ben: Tanrım hayatımı kurtardın ve sayende ilk B+'mı aldım!
Ona art arda üç tane salsa yapan kırmızı elbiseli kız emojisinden gönderdim.
Tam bakışlarımı telefon ekranından ayırdığım sırada karşımda duran boy aynasındaki yansımamla karşılaşmıştım. Üzerimde Michelle'den ödünç aldığım dar, mor ve dizimin üstünde biten mini bir elbise vardı ki Michelle beş sene önce mezuniyet balosunda bunu giyerek taç aldığını söylemişti.
Daha önce hiç böyle giysiler denememiştim çünkü çok rahatsız edicilerdi. Çoğu zaman sırf fazla rahatlar diye erkek reyonundan bile alışveriş yapıyordum. Bu yüzden Lilith'in makyaj yeteneğine ve Michelle'in moda zevkine danışmam gerekmişti. Bilirsiniz, onlar benim süper idollerimdi.
Lilith dalgalı saçlarımı tepeden sıkı bir topuz haline getirmiş ve gözlerimi ortaya çıkaracağını söyleyerek bana dumanlı, siyah bir göz makyajı yapmıştı. Doğruyu söylemek gerekirse kendimi daha önce hiç bu kadar... boyanmış görmemiştim. Neyse ki dudağımın üzerine sürdüğü nar çiçeği rengindeki ruj çilek tadındaydı. Acaba kozmetik ürün yemek öldürür müydü?
Telefonum tekrar titrediğinde Aiden bu sefer mesajı kendi telefonundan göndermişti.
Yakışıklı: ben çoktan hazırım, bebeğim ;)
İsmi hakkında tek kelime etmeyin çünkü ben değiştirmemiştim. Elbette bu ismi Aiden Cornell ve egosu kaydetmişti.
Yakışıklı: Seni bay duncken'nın nasırlı ellerine bırakamazdım.
Üç tane art arda dudağından kalpli öpücük fırlayan emojiden gönderdi.
Yakışıklı: Ve az önce kız kardeşim Lauren'dan telefonunu çaldığım için dayak yedim :(
Yakışıklı: Bana sapığın teki olduğumu söyledi ve saçlarımı bozdu!
Kahkaha attım ve yeni ütülenen elbisenin kırışmamasına özen göstererek yatağımın ucuna oturdum.
Ben: ona benim adıma teşekkür et
Ben: ahh tanrım
Ben: Makyajımı bozuyorsun ve lilith bu eserin üzerinde iki saatini harcadı
Yakışıklı: sana bakmaya doyamayacağım desene
Gülümsedim.
Bekle bir dakika, yanaklarım mı kızarmıştı benim?
Lanet olsun, iyice değişiyordum. Umarım günün sonunda Romeo ve Juliet falan olmazdık.
Yakışıklı: Utandın dimi
Yakışıklı: sanırım burada bana siktir git demen gerekiyordu
Yakışıklı: hala bekliyorum
Ben: kapa çeneni
Yakışıklı: ayy benim aşırı duygusal sevgilim geri mi dönmüş!
Ben: siktir git
Yakışıklı: Çok geç
Yakışıklı: Kapındayım :(
Kapı zili çaldığında aynadaki görüntüme son kez baktım ve topuz halindeki saçlarımı heyecanla düzeltip Aiden'nın hediye ettiği parfümü -evet, vurgulayarak söylüyorum- boynuma birkaç defa sıktıktan sonra merdivenleri koşarak indim. Kapının önüne geldiğimde aldığım derin nefesle birlikte kapıyı kendime doğru çekerek yavaşça açtım.
Aiden daha önce hiç görmediğim kadar şık görünüyordu. Kıvırcık saçları özenle jölelenmiş ve şekillendirilmişti. Üzerindeyse ceket yakasının cebine iliştirilmiş küçük kırmızı bir gülü bulunan siyah ve şık bir takım elbise vardı.
''Vay canına,'' diyerek soludu bakışları vücudumda gezinerek gözlerimi bulduğunda. ''Oh, selam.''
Kıkırdadım. ''Selam.''
''Tris yok mu? Olur da yine kolunun altından fırlarsa diye güzel bir konuşma bile hazırlamıştım. Hatta ilk cümlem merhaba, Bayan Rodriguez, bugün çok güzel görünüyorsunuz olacaktı.''
Güldüm. ''Hayır, babamla yıl dönümlerini kutlamak için akşam yemeğine çıktılar. Mish ve Lily yukarıda ve muhtemelen bizi dinliyorlar.'' Tam o sırada merdivenden yukarıya tırmanan birkaç adım sesi işittim ve alışkınmış gibi omuz silktim. ''Söylemiştim.''
''O zaman boşa gitmesin,'' dedi çekici bir tavırla, bir yandan yamuk bir şekilde gülümseyerek. Ardından yavaşça kulağıma doğru eğildi. ''Merhaba, Bayan Rodriguez, bugün çok güzel görünüyorsunuz,'' sahte bir İngiliz aksanıyla fısıldadı ve geri çekilirken göz kırptı. Kıkırdadım.
Beyefendilik ya da kibarlık üzerine bayağı çalışmış gibiydi ve ona bu bile çok yakışıyordu. Doğrusu Aiden Cornell'a sokakta dilenen bir evsiz dahi olsa dönüp tekrar bakmak isterdiniz.
''Çıkalım mı?'' Elini nazikçe bana uzattığında ona başımı sallayarak parmaklarımı parmaklarının arasına dolamasına izin verdim ve taşlık yolda arabasına doğru yürümeye başladık.

✉ Bay Bilinmeyen ⚥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin