2.2 ☯

660 44 3
                                    

Yaklaşık kırk dakika içinde okula vardığımızda bizi uzun kırmızı bir halı karşılamış ve okulun bahçesine doğru sürüklemişti. Etraf renkli balonlar ve bayraklarla süslüydü; sanki okuldan ayrılıyor olmamıza seviniyor gibiydiler.
''Sonunda!'' diye sitem ederek aramıza girdi Chris. ''Balo yarım saat önce başladı. Hangi cehennemdeydiniz?''
''Trafik,'' diye geveledi Aiden dişlerinin arasından. Yol boyunca küfretmiş ve sigara paketinde kalan son üç sigarayı da bitirmişti. Merak etmeyin, imrenip de tekrar başlamamıştım. Ağzımı kokutmasından hoşlanmadığım konusunda ciddiydim.
''Pekala. Balonun kral ve kraliçesi için oylama başladı. Birer kokteyl alın ve oylamada kendinize oy verin. Ben kaçtı-
''Dur,'' diye cırladım. ''Biz mi? Biz niye listedeyiz ki? Aday bile olmadık!''
Chris sevimli sevimli sırıttı. ''Evet, şey... isminizi aday listesine ekletmiş olabilirim.''
Göz devirdim. ''Bunu istemediğimi biliyordun, Chris Moron Hood!''
Aiden beni omuzlarımdan kavradı. ''Siktir et, sevgilim. Zaten kim bizi oylar ki?'' diyerek elime bir adet kokteyl bardağı tutuşturdu.
Sahiden, baloda onca havalı çift dururken kim bizi seçecekti ki? Kimse. Öyle, değil mi?
Bu düşünceyle kendimi rahatlattım ve alkollü içkiden küçük bir yudum aldım. Çocuklarla bir kenarda takılırken bakışlarım atıştırmalık ve içki masalarının yanında bizi gözetleyen üç iblise kayıverdi: Vivianne Poetry, Anastasia Schwimmer ve Phoebe Hills. Görünen o ki kavalyeleri futbol takımından Nate Woodley, Steve Copperfield -ki elmacık kemiğindeki morluk iyilemiş görünüyordu ya da Anastasia'nın yağlı kapatıcılarından kullanmıştı- ve Taylor Lancester'dı. Vay canına, ben Taylor Lancester'ın eşcinsel olduğunu sanıyordum ama belli ki Phoebe Hills onun cinsel tercihlerini değiştirmesine neden olmuştu. Belki de bu sefer saçlarını gökkuşağına boyatacağına dair ona söz vermişti ve bu çocuğun renkli yüreğine hitap etmişti.
Öte yandan, Vivianne içkisini yudumlarken hala ara ara bakışları buraya kayıyor, bir süre bizi süzüyor ve ardından Nate'e dönüp söylediği şeylere -bariz bir şekilde kulak asmamasına rağmen- sahte sahte gülmekle yetiniyordu. Bahse varım oylar üzerinde hile yaparak balo kraliçesi seçilmeyi planlıyordu.
''Merhaba, balonun kral ve kraliçesine oy kullanmayı unutmayın! Bugün çok şık görünüyorsun, Aiden!''
Neredeyse bütün futbol takımıyla yatmış olan cırtlak sesli kaltak -ya da sadece Laura Stewart- elimize birer tane karton parçası tutuşturdu ve Aiden'a göz kırptıktan sonra kalçasını iki yana sallaya sallaya yanımızdan uzaklaştı.
Gözlerimi devirdim. ''O kızla yattığına inanamıyorum.''
Aiden kaşlarını çattı. ''Kimle? Laura'yla mı?'' dedi inanamıyormuş gibi.
Başımı salladığımda kahkaha attı. ''İnan bana, onunla hiç yatmadım, güzelim. Kızıllar ilgi alanıma girmiyor,'' bakışlarını üzerimden ayırmadan devam etti. ''Ben esmer tercih ediyorum,'' göz kırptı. Bakışlarımı kaçırdım ve elimdeki karton parçasına göz attım. Üzerinde içinde bizim de bulunduğumuz aday listesi yazıyordu.
Konuyu değiştirmek istercesine boğazımı temizledim. ''Ah... kesinlikle bize oy vermeyeceğim,'' diyerek salakça güldüm ve Vivianne ile Nate çiftinin yanına çarpı koydum. ''Kaltağın hayallerini gerçekleştirmesine yardım ederim daha iyi.''
Aiden omuz silkti ve Mia Rodriguez & Aiden Cornell seçeneğinin yanına küçük bir çarpı çizdi. ''Nasıl olsa kazanamayacağız,'' diye söylendi ve karton parçasını üzerinde iri puntolarla OYLAR yazan tahta kutunun içine attı. ''Eee,'' diyerek bana döndü. Arkafonda yavaş bir dans müziği çalıyordu ve herkes dans pistinde kavalyeleriyle dans ediyordu. ''Bu dansı bana lütfeder misiniz, Bayan Rodriguez?'' Elini karşılık beklercesine öne uzattığında daha fazla dayanamadım ve gülüverdim. Filmin esas kızı gibi utangaç bir şekilde kıkırdayıp elini tutacağımı ve sanki daha önce bin defa prova yapmışız gibi dans etmeye başlayacağımızı mı bekliyordunuz?
Pekala, siz de bu konuda fazla Külkedisi seyretmişsiniz o zaman.
''Aiden, dans edemediğimi biliyorsun ve bu soru çok klişeydi. Sanırım kusacağım!''
''Boşversene! Hadi dans et benimle, Mia.'' Beni ellerimden yakalayarak hevesle dans pistine doğru çekiştirmeye başladı. ''Ben de dans etmekten anlamam,'' omuz silkti. ''Sadece önümde dur ve... yavaşça süzül. İstersen ayağıma da basabilirsin,'' güldü.
''Süzülmek mi?'' diye düşündüm sesli bir şekilde, bir yandan Aiden'nın beni sürüklemesine izin verirken. Omuz silktim. En azından salsa müziği çalmıyordu çünkü hiç Meksika havamda değildim.
Piste çıktığımızda beni belimden kavradı ve kendi bedenine yaklaştırdı. Kollarımı beceriksizce boynuna doladım ve dediği gibi yavaşça süzülmeye başladım. Burnuma güzel parfümünün baharatlı kokusu dolduğunda yüzümde istemsizce bir gülümseme belirdi. Parfümünü beğeniyordum ama Aiden'nın teniyle birleştiğinde... bambaşka oluyordu.
''Aptal gibi hissediyorum,'' diye fısıldadım.
''Ben de ama bu umurumda değil,'' dedi gülerken. Keyifle kısılan gözleri renkli ışıklandırmanın altında bir gökkuşağı gibi parlıyordu. Yakasından çıkardığı kırmızı gülü kulağımın arkasına sıkıştırdı. ''Burada daha güzel durdu.'' Gülümsedim.
Beklemediğim bir anda beni tek elimden tutarak kendinden uzaklaştırdı ve tekrar kolları arasına doladı. Kısık sesle ciyaklayıverdim.
''Tanrı aşkına, Aiden! Bir an için pistin öbür ucuna yuvarlanacağımı sandım.''
Kahkaha atarken bakışlarım Aiden'nın omzunun üstünden hala bizi izleyen Vivianne'i buldu ve gülümsemem yüzümden yavaşça silindi.
Bu kaltak neden hala bizi seyrediyordu? Nate Woodley ihtiyaçlarını karşılayamamış mıydı?
''Eski kız arkadaşının radarındayız,'' dedim göz devirerek.
''Sana onlar hakkında ne dediğimi hatırla ve eğlenmene bak, güzelim,'' diyerek başıma bir öpücük bıraktı.
Ona gülümseyerek başımı salladım ama yine de o üç iblisi kontrol etmeden duramıyordum. Vivianne'nin bulunduğu her partide mutlaka bir olay çıkar ve biri rezil olurdu. Neredeyse tüm okul onun sevgilisini çaldığımı düşündüğüne ve -her ne kadar aldatanın o olmasına rağmen- benim sayemde ismi bir başka kız için Aiden Cornell tarafından terk edilen zavallı kız olarak lekelendiğine göre sıradaki kurban olmam oldukça muhtemeldi!
Aiden'nın omzunun üstünden Vivianne'i gözlerimle aradım ama bulamadım. Kaşlarımı çattım. Daha az önce oradaydı ve yandaşlarıyla bizi süzerken içkisini yudumluyordu. Aiden'a dönüp tam konuşmak için dudaklarımı aralayacağım anda üzerimdeki mor elbisenin baştan aşağı ıslandığını hissettim.
''Hay aksi,'' dedi Vivianne dudağını ısırarak ve parmaklarının arasında duran boş içki kadehini Anastasia'nın eline tutuşturdu. ''Ne sakarım. Üzgünüm, tatlım!'' Anastasia ve Phoebe komedi filmlerinde hiç de komik olmayan repliklerin ardından yaptıkları gibi sinir bozucu birer kahkaha attı.
Gözlerimi kıstım. Hemen şu anda bu kızın üzerine atlayıp saçlarını yolabilir ve onu bir kum torbası misali yumruklayabilirdim.
''Daha az klişe bir şey yapamaz mıydın? Şunun gibi,'' diyerek öfkeyle aramızdaki mesafeyi kapattım ve Vivianne'nin siyah elbisesini yakasından kavradığım gibi iki parçaya ayırıverdim.
Yoksa siz hiçbir şey yapmadan koşarak sahneyi terk edeceğimi mi sanmıştınız?
Vivianne bir anda ne kadar çirkin göründüğünü bilmeden -en azından öyle sanıyorum- kulaklarımı becerecek kadar sesli bir çığlık attı. ''Ne yaptığını sanıyorsun?! Bu orijinal Louis Vuitton ve son üretim, seni geri zekalı!''
''Cehenneme git, kaltak!'' Kızı omuzlarından geriye doğru ittirdim. Cılız bedenini pataklamak için öne doğru atıldığımda Anastasia ve Phoebe korkak bakışlarla bizi seyrederken yavaş yavaş gerilemiş ve Vivianne'nin yanından tüymüştü. İşte arkadaşlıkları buraya kadardı. İki yüzlü yalakalar.
''Sana geri zekalıyı göstereceğim şimdi, kıç suratlı! Yanlış kişiye bulaştın kızım!'' Tam minik bedeninin üzerine fırlayacağım anda Aiden beni omuzlarımdan tutarak durdurdu. ''Mia, sakinleş. Herkes bize bakıyor. Gel benimle, elbiseni temizleyelim,'' diye fısıldadı ve hala yerimde tepindiğimi fark edince beni omzunun üstüne atarak okulun girişine doğru ilerlemeye başladı.
''İndir beni, Aiden!'' diye inledim. ''O kızı öyle bir hırpalayacağım ki doğduğuna lanet edecek!''
''O tabir doğduğuna pişman olmak değil miydi?''
''Siktir git, Aiden!''
Aiden kalçama vurduğunda çığlık attım. ''Seni sapık! Bir daha sakın bunu yapayım deme!''
Bir kez daha vurunca sırtını yumruklamaya başladım. Sesim okulun boş ve karanlık koridorunda yankılanıyordu. ''Kime diyorum ben?! Hemen yere bırak beni! Ah, kız kardeşin haklıymış!''
Uzun merdivenden -eğer yanlış görmediysem- futbol takımının soyunma odasına doğru inmeye başladı. Büyük demir kapının üzerinden yerini biliyormuş gibi kolayca anahtarı buldu ve kapıyı açarak içeri girdi. Beni yere indirmeden önce kapıyı üzerimize kilitledi.
''Bizi buraya kilitliyorsun çünkü?'' diye sordum kollarımı göğsümün üzerinde birleştirerek. ''Ne o yoksa eski sevgilinin gözünü morartmamdan mı korktun?''
Aiden sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. ''Hayır, sadece gecenin sonunda bu okula ambulans çağrılmasını istemiyorum,'' dedi ve anahtarı ulaşamayacağım kadar yüksek olan demir kapının tepesine bıraktı.
Göz devirdim. ''O kaltak ağzımı bozuyor ve içki kokuyorum,'' diye somurtarak dolapların arasındaki uzun tahta tabureye oturdum.
Aiden güldü. ''Senin ağzın zaten bozuk,'' dedi alaycı bir sesle ve hemen ardından giysi dolaplarının arasında dolanmaya başladı.
''Bir şey mi arıyorsun?''
Tam o sırada bir kilit sesi işittim. Aiden dolaplardan birinin içinden büyük beden beyaz bir futbol forması çıkardı ve bana uzattı. ''Bununla idare edebilir misin?''
Omuz silkerek formayı elime aldım. ''Bu baloya gelmemem gerektiğini biliyordum. Gecemin rezil olması yetmezmiş gibi Mish'in elbisesini de boka çevirdim,'' diye söylene söylene giysi kabinine doğru ilerlemeye başladım. Tam kabine gireceğim anda telefonum titredi ve ardını gelen mesajın bildirim sesi takip etti.
Chris Hood: Hey
Evet, telefonumu ele geçirip ismini değiştirmeyi başarmıştı ve eski haline çevirmek için fazla üşengeçtim. Sanırım kimse telefon rehberimdeki adından mutlu değildi.
Chris Hood: nerede kaldınız
Ben: giysimi değiştiriyorum
Chris Hood: insanlar balonun kral ve kraliçesini bekliyor
Chris Hood: Hızlı olun
Ne? Chris ne saçmalıyordu?
Ben: ve bu bizi neden ilgilendiriyor?
Chris Hood: çünkü onlar sizsiniz!

✉ Bay Bilinmeyen ⚥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin