1.2 Δ

989 70 5
                                    

Ben: siktir
Ben: aiden beni almaya geliyor
Ben: onunla arabada tek başıma kalmak istemiyorum
Ben: oh
Ben: ama muhtemelen vivianne de orada olacaktır.
Ben: of! Chris'den nefret ediyorum
Billie Joe Armstrong: Vivianne'le kavgalı olduklarını sanıyordum
Haklıydı.
Aman tanrım.
Haklıydı! Vivianne kaltağı orada olmayacaktı.
Pekala, yine de onunla yalnız kalmak istemiyordum.
Ben: yine de aiden'la yalnız kalacağım
Ben: ve bu şey cehennem gibi
Ben: tanrı beni korusun
Billie Joe Armstrong: Aiden'ın iletişim bozukluğu olduğunu zannetmiyorum
Billie Joe Armstrong: onunla konuşmayı denersen seni geri çevireceğini de
Ben: onun kardeşi falan mısın ya da öyle bir şey?
Billie Joe Armstrong: hayır sadece bir erkeğim
Billie Joe Armstrong: ve erkekler güzel kızları geri çevirmezler mia
Ben: pekala iletişim rehberi
Ben: beni aydınlattınız ve size minnettarım
Billie Joe Armstrong: Eğer seni sevmeseydim yüzünü yumruklardım
Billie Joe Armstrong: sinirimi bozuyorsun yine de seviyorum seni
Ben: sen bir götsün yine de seviyorum seni
Billie Joe Armstrong: NE
Billie Joe Armstrong: NE
Ben: sakin ol billie
Ben: pink'ten true love. Sadece bir şarkı sözüydü
Ben: pop müzik sevmem yine de bu şarkının sözleri hoşuma gidiyor
Ben: kadın fazla haklı
Art arda üç tane yumruk emojisi gönderdi.
Billie Joe Armstrong: şarjım ölmek üzere
Billie Joe Armstrong: telefonu kapatıyorum sana sonra mesaj atacağım xxxx
Tam o sırada kapı zili çaldı. Tris açmak için hareket ettiğinde onu durdurdum. Kapıya doğru ilerlerken kalbimin sanki kaburgamı parçalarcasına atmaya başladığını hissettim. Derin bir nefes aldım ve kendimi hazırlayarak kapıyı açtım.
Kırmızı bir bandana, kıvırcık saçlar, piercingler ve dövmeler.
Aiden Cornell'ı tanımlamak isteseydim sanırım bu sözcükler yeterli olurdu. Güzel bir erkek parfümü burnuma geldi. Ona bir şeyler demem gerektiğini fark edip gülümsedim. ''Oh, hey.''
''Merhaba.'' Hafifçe gülümsediğinde gamzesi belirginleşti. Üzerinde vücut hatlarını belirginleştiren bir Runaway tişörtü vardı.
''Pekala, Tris'e gözükmeden çıksak-
''Tatlım!'' Tris kapı girişini kapatan bedenimin arasından fırlayıverdi. Hayır, Tris. Lütfen, gider misin? ''Demek onca hazırlığı erkek arkadaşın için yapıyordun. Benimle tanıştırmadan mı gidiyorsun?'' Evet, Tris'te şu her şeye burnunu sokan anne sendromu vardı.
''Şey hayır-
''Merhaba, Bayan Rodriguez. Tanıştığıma memnun oldum. Ben Aiden Cornell,'' kibar bir sesle konuştu ve Tris'le tokalaştılar. ''Umarım kızınızı bu akşam için çalmamda sıkıntı yoktur?''
Tris kahkaha attı. ''Hayır, canım. Seninle tanıştığıma sevindim. Size iyi eğlenceler.'' İmalı imalı göz kırptı ve kapıyı kapattı.
Tanrım! Yer yüzüne çıkmam için bana yardım et.
''Çok sevimli bir bayan,'' diyerek güldü taşlık yolda arabaya doğru ilerlemeye devam ederken. Belki de Tris'e uyum sağladığı için mutlu olmalıydım ama bir drama kraliçesini aratmazcasına yüzümü ellerimle kapatarak inledim. ''Hayır, hiç de değil! Yanımda gördüğü her erkeği erkek arkadaşım olarak değerlendiriyor. Yani, yanımda pek fazla erkek olmaz bilirsin ama bir defasında Chris'i-
''Sakin ol, Mia,'' Aiden kıkırdadı. Dudağımı ısırdım ve açtığı kapıdan arabanın içine girdim.
Çeneni kapalı tut, Mia. Çeneni kapalı tut.
✘✘✘
Eğer bilmek isterseniz Aiden'la yol boyunca daha fazla konuşmadık çünkü yerin dibinden çıkmakla meşguldüm ve belki insanlarla iletişim problemi yaşayan da ben olabilirdim, bilemiyorum.
Aiden'la tam dört senedir aynı okuldaydık ve eğer özel ders kısmını göz ardı edersek daha önce hiç onunla doğru düzgün konuşmamıştım.
Yani, ne bekliyordunuz ki? Trafik ışıklarının neden yeşil, turuncu ve kırmızı olduğundan bahsetmemi falan mı?
Şu bahsedilen gece kulübüne varır varmaz daha fazla dayanamayıp arabadan hışımla ayrıldım ve Aiden'nın eşliğinde güvenlik girişini atlatarak kulübe giriş yaptım. Etraf sigara dumanı ve içki kokuyordu. Kulüp neon renginde parlak ışıklandırmalarla süslüydü ve kulağıma iyi gelen bir rock müzik çalıyordu.
''Bu taraftan,'' dedi Aiden düz bir sesle ve birlikte kulise girdik. Kurt ortadaki büyük koltukta oturuyordu ve telefonuyla ilgileniyordu.
''Chris nasıl?'' diye sordu Aiden merakla ve koltuğun boş kısmına atladı.
''Ayıldı. Neyse ki,'' diyerek göz devirdi Kurt renkli saçlarını karıştırıp düzeltmeden hemen önce. ''Ramsey onunla ilgileniyor.''
''Şey, öyleyse ben dışarıda olacağım,'' diyerek araya girdim. Burada Chris yokken bir fazlalık gibi hissetmeye başlamıştım.
Bir yanıt beklemeden kulisten ayrılarak gece kulübünün bar kısmına geri döndüm. İçkiyle aram yoktu. Sigara kullanmayı da bir sene önce bırakmıştım çünkü her sabah ağzımın içinde bıraktığı o iğrenç tattan nefret ediyordum.
Sahneyi gören bir masaya yerleştim ve telefonumu çıkardım.
Ben: gece kulübündeyim
Ben: neredeysen çık ortaya
Yollamaya çalıştığım iki mesajın da yanında ünlem çıkınca telefonunun hala kapalı olduğunu anlayarak iç çektim. Tam o sırada çocuklar sahnede yerlerini almaya başladılar. Çaprazımdaki masada oturan birkaç koca memeli genç kız onları görür görmez ıslık çaldı. Göz devirdim ve bakışlarımı bir kez daha sahneye odakladım.
Aiden'nın bagetlerle ritim tutarak müziğe giriş yapmasıyla çalmaya başladılar. Çaldıkları şarkının Green Day'in 21 Guns adlı parçası olduğunu hemen anlamıştım; bu parça favori şarkılarımın başında gelirdi. Sözleri her ne kadar bana annemi kaybettiğimde yaşadıklarımı hatırlatsa da yüzümde oluşan gülümsemeyle şarkıya eşlik etmeye başladım.
Çocuklar Chris'in dediği kadar yetenekliydiler ve bu işi gerçekten başarıyordular. Ramsey ana vokalist olmalıydı. Oldukça güzel bir sesi vardı ve tıpkı Kurt gibi gitarla müziğe eşlik ediyordu. Chris'in elinde tuttuğu gitar bas gitardı. Bir zamanlar gitarlara büyük bir ilgim vardı ve Chris'ten gizlice renkli gitar penalarını yürütüp dururdum.
Gözlerim Kurt ve Chris'ten ayrılıp sahnenin gerisinde kalan bateri setinin ardındaki Aiden'ı buldu. Zillere sertçe vurarak ritim yapmaya devam ederken kol kasları sertleşiyordu. Tanımlanması zor ama değişik ve gizemli bir havası vardı. Aiden bir piç kurusu olabilirdi ama Vivianne böyle tapılası tarza sahip bir erkeği kesinlikle hak etmiyordu. Doğruyu söylemek gerekirse Aiden Cornell ile bir arkadaş gibi konuşmak isterdim, tabii eğer bir piç kurusu olmasaydı ya da Vivianne isminde aptal bir kız arkadaşı.
Ramsey solosunu söylemeye devam ederken Aiden'nın bakışları beni bulduğunda hemen gözlerimi kaçırdım. Belki de haksızlık ediyordum ve Billie doğru söylüyordu. Aiden sandığım gibi bir piç kurusu değildi ve iyi biriydi?
Ama ne derler bilirsiniz, arkadaş çevrenizi iyi seçmelisiniz.
Vivianne'le kavga ettiler, Mia. Artık Aiden'ı Vivianne'le birlikte yargılamaktan vazgeç.
Son zamanlarda fazla konuşan iç sesim haklı olabilirdi.
Ah!
Sıkıntıyla iç çektim ve telefonumun ekran kilidini açtım.
Ben: git kendine bir şarj makinesi ve priz bul
Ben: aiden beni izliyor
Ben: neden hala bana bakıyor
Ben: tanrım şunu kesmeli
Ben: off
Ben: CEVAP VER
Ben: senden nefret ediyorum billie
Ben: seni göt
Şarkı sonlandığında sahneye dönerek masamın çaprazında oturan fazla dekolteli kızlara inat uzun bir ıslık çaldım ve tam da o sırada bir çift sarı tutam gözüme ilişiverdi.
Vivianne Poetry.

✉ Bay Bilinmeyen ⚥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin