Bölüm 10

539 16 4
                                    

Orkun beni resmen arabadan atarcasına eve bıraktıktan sonra bir hışım arabadan inip eve koştum.

Bu çocuğa ne olduğunu anlamamıştım ama daha fazla böyle devam edemezdi. Benim tanıdığım orkun beni korumak için arabayı yavaş sürer ve beni asla bekletmezdi. Benim yerime siparişimi verip ben gitmek isteyene kadar otururdu. Yok yok bu benim orkunum değildi.

Bu olaya bir dur demek gerekiyordu. Elbisemi ve makyajımı çıkartıp bir an önce sabah olmasını bekledim.

Sabah olur olmaz hazırlanıp orkunların evine gittim. Orkunun babasının ve annesinin arabalarını kapıda göremeyince evde olmadıklarını anladım ve yedek anahtarlarını her zaman koydukları saksıdan alarak kapıyı açtım.

Sanki bu sahneyi daha öncede yaşamış gibi hissediyordum kendimi. Orkunu uyandırmamak için parmak uçlarımda onun odasına çıkarak her zaman yaptığım gibi onu öperek uyandırmak istiyordum.

Orkunun yarı aralık kapısını görünce içeriye süzülmeyi planladım ama içeriden gelen sesler beni durdurdu. Kapıya biraz daha yaklaşınca orkunu ve burcuyu öpüşürken gördüm.

O an kalbime saplanan acıyı görmezden gelmeye çalıştım ama telefonum titreyen ellerimin arasından büyük bir gürültüyle mermer zemine düşmüştü.

İkisininde kafası bana döndüğünde orkunun gözlerinde tanıdık bir şeyler gördüm. Sanki "ahh genemi" der gibi bakıyordu bana.

Orkun hemen kalkarak yanıma geldi. Burcu ise yataktaki beyaz örtüyle üzerini örtmeye çalışıyordu.

Ben haraketsizce orda dururken orkun bana birşeyler anlatmaya çalışıyordu ama onun sesi bana sadece bir uğultu gibi geliyordu.

"Yeter orkun, yeter yeterrrr sussss. Seni dinlemek istemiyorum susss. Anlattıklarının zerresine inanmıyorum. Bana bunu nasıl yaparsın he nasıl??"

"Deniz bak anlamıyosun, benim suçum değildi."

"Burcuda olan bende olmayan ne vardı allahın cezası ne vardı??"

"Eee yeter be yeter. Ben artık yokum bu oyunda. Ne babam, ne şirket, nede sen umrumda değilsiniz. İkinci kere aynı şeyleri yaşayamam ben. "

"Ne dedin sen? İkinci kere ne demek?"

"Kazadan öncede sen bizi yakaladın burcuyla. Hatta kazanın asık sebebide oydu ve babanın senin hatırlamanı istemediği şeyde buydu."

Artık orkunun sesi bir uğultudan farksızdı benim için. Ağzımdan sadece tek bir kelime çıkabilmişti. "Beni hiçmi sevmedin?"

"Babam ilk başlarda bizim şirketin geleceği için evlenmemizi istediğini söylediğinde hoşuma gitmişti. Sonuçta güzelsin ve benim için tek önemli olanda buydu. Ama sonradan sıkmaya başladın işte. Ben gelemem senin gibi süt kızlara. Sonra baktımki burcuyla uyuştu-"

"Bide utanmadan bana bunlarımı anlatıyorsun. Benimde bir kalbim vardı orkun benimde. Ama şimdi zerre kalmadı."

Gözyaşlarım gözlerimden hücum ederken elimin tersiyle onları silip koşmaya başladım. İlk işim babama gidip hesap sormak olacaktı.

Demekki bana bunları ikinci kere yaşatıyorlardı ve önemli olan tek şey o lanet olası şirketin geleceğiydi. Hepsi beni kandırmıştı. Annem, babam, sevgilim sandığım şerefsiz, kuzenim, ve en acısıda en yakın arkadaşım hepsi göz göre göre beni tekrardan ateşe atmışlardı ve bunun bir bedeli olmalıydı.

Evin önüne gelince kapıyı yumruklamaya başladım. Hizmetlilerden biri şaşkınca kapıyı açınca doğruca salona gittim. Babaö gazetesini okurken annemde magazin izliyordu, kızları burda paramparça olurken onların derdi bile değildi.

Ben gelince kafalarını bile kaldırmadılar. "Nasıl yaparsınız bunu bana. Benimde bir kalbim bir onurum olduğunu unuttunuzmu. Aldatıldığımı bile bile nasıl hala daha şirketi düşünüp beni kandırırsınız?"

Babam hemen gazetesini indirip ayağa kalktı. "Bu ne cürret bizimle nasıl böyle konuşursun sen?"

"Sizdende o iğrenç oyunlarınızdanda nefret ediyorum. Allah bilir benden gizlediğiniz daha neler vardır. İğrençsiniz, iğrenç."

Annem sessizce bizi izlerken babam sinirden kıpkırmızı olmuştu. Geldiğim gibi bir hışım evden çıkarak hesap sorulması gereken diğer insanların yanına gittim.

Çok geçmeden sedeflerin kapısına varmıştım. Sedefin bahçede olduğunu görünce hıçkırıklarımı durdurmaya çalışarak onun yanına gittim ve oturdum.

"Daha bir ay önce mükemmel bir hayatın ve etrafında bir sürü insan varken aslında yalnız olduğunu ve hayatını. Yalanlar üstüne kurulu olduğunu öğrenmek nasıl bir his biliyormusun sedef?"

Sedef endişeyle bana baktı. "Sen iyimisin deniz, bir sorunmu var?"

"Herşeyi bildiğin halde bana anlatmadın dimi sedef? Acı çekeceğimi bile bile, eninde sonunda bunu öğreneceğimi bile bile sustun. İstediğiniz oldu paramparçayım şimdi. Kalbimden bir zerre kalmadı."

"Sandığın gibi değil deniz. Sana bunları anlatamazdım. Üzülmeni istemedim."

Kendimi zorlayarak acı bir kahkaha patlattım. "Haklısın sedef haklısın, ben şimdi çok mutluyum dimi?"

"Beni anlamaya çalış deniz. Sana bunu söyleseydim bana inanmazdınki. Senin iyiliğin içi-"

"Daha fazla sizin yalanlarınıza malzeme olamayacağım." Sedefi orda ağzı açık bırakarak sahile geldim.

Eskiden orkunla gelip oturduğumuz kayığın kenarına oturarak bağıra bağıra ağlamaya başladım. Kafamı çevirdiğimde iki sene önce kayığa kazıdığımız yazıyı gördüm. "D❤️O sonsuza kadar. "

Tırnaklarımla o yazıyı kazıdığımda biraz daha rahatlamıştım. Her şeyin bir bedeli vardı, öyle değilmi? Bu ihanetin bedeliydi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 14, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İhanetin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin