Bölüm 4 - Belkide ölmek istiyorumdur...

598 21 0
                                    

Bana hızla yaklaşan araba düşünmemi ve kaçacak yer aramamı zorlaştırıyordu. Anlaşılan gerçektende yolun sonuna gelmiştim. Birden filmlerdede olduğu gibi hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçicek falan sandım ama birden birinin beni kolumdan tutup hızla yere savurmasıyla kendime geldim. şu an gördüğüm tek şey üstümde endişeyle bana bakan bir çift mavi göz ve etrafta ambulansı arayın diyen insan sesleriydi. Öldümmü?" Diye sordum aldığım cevabın "evet denizcim sen öldün ve birazdan seni cennete götürmek için bir araba gelip seni alacak" olmasını umarak.

Ama tek duyduğum rahatlamış ve ukalaca bir sesti; "Hayır ufaklık, sanırım hayatını kurtardım."

"Ne diyosun sen be? Kalk bi sen üstümden önce!" Anlaşılan ölmeyi bile becerememiştim. "Hem sen ne demeye benim hayatımı kurtarıyosun ki? Ben belki ölmek istiyordum!"

"Valla ben üstüme düşeni yaptım. ölmek istiyorsan git kendini köprüden falan at! ayrıca öküzmüsün kızım sen, insan bir teşekkür ederim dimi?" İşte o an vücudumu bie utanç dalgası kapladı. "Üzgünüm sadece canım biraz sıkkın." Etrafımızdaki insanlar benim konuştuğumu görünce dağılmışlardı ama o çocuk hala başımda dikiliyordu.

En sonunda elini uzatmak geldi aklınada beni yerden kaldırabildi. "Sen burdamı oturuyosun yanş ben seni daha önce gördüğümü hiç sanmıyorumda."

Çocuk derin bir kahkaha atarak ensesini kaşıdı. "Beni görmemene şaşırmadım ufaklık. Zaten hiç kimse beni görmek istmemez."

"Ukala!" İçimden Ağzımdan kaçan bu kelimeyi çocuğun duymaması için dua ediyordum.

"Ne dedin sen?"

"Hiiççç. Şey dedim yani ben deniz." Elimi çocuğa uzattım ama o elimi tutmak yerine "bende derin." Diye mırıldandı. Bir isim bir insana bu kadar mı yakışırya çocuk bildiğin derin derin bakıyor. "Suratıma bakmaya devammı ediceksin yoksa hastaneyemi gidelim?" Bu çocuk gerçektende insanı utandırmayı biliyordu.

"Hastaneye gerek yok ben iyiyim."

"Sonra eve gidipte annene ağlanma ufaklık."

"Ne ağlancam be. Canım acısı anlardım herhalde. sadece sen üstüme atladığın için kolum biraz acıyo o kadar."

"Eğer ben senin üstüne atlamasaydım şu an bu dünyada bilen olmayacaktın ufaklık. Ayrıca kafanda bir şey var."

Bi an boş bulunup çocuğa çok sçama bir şey söyledim; "he boynuzdur o ya."

Çocuk yani derin hiçbirşey demeden sadece gülmeklr yetindi. Ben az önce ölümden döndüm ama hala sokağın ortasında durmuş tanımadığım bir çocuğu dinliyordum. "Nerde oturuyorsun, seni evine bırakayım."

"Ben kendim giderim."

"Peki." Çocuk arkasını döndü ve gitti. Gitti! Öküz ya insan bir ısrar falan eder yani. Pantolonuma bulaşan tozları silkeleyerek sedeflere doğru yürümeye başladım. Sonrada gecenin bu saatinde dışarıda ne işim olduğunu hatırladım ve göğsüme bir kaç gündür alışkın olduğum bir acı saplandı.

Sedeflere vardığımda kapıyı hizmetlileri açtı ve beni ailecek yemek yedikleri salona yönlendirdi. Sedefle aramızdaki tek fark buydu sanırım. Onun sevgi dolusu bir ailesi vardı, benimse çocuklarının sadece maddi ihtiyaçlarını karşılayarak onları mutlu ettiğini zanneden bir ailem vardı.

Tüm bu düşüncelerimden sıyrılarak yüzüme sahte bir gülümseme takındım ve rol yapmaya devam ettim. Dışarıdan bakan bir insan boynuzlarımı ve ailemin attığı kazığı göremezdi. Sedefin annesi beni görünce içten bir şekilde yemeğe davet etti. Ben kibarca yemek teklifini reddederek sedefi yukarı çağırdım.

"Hayırdır kızım böyle apar topar çağırdın beni yukarıya? Hayır yani inşallah önemli bir şeydir çünkü domatesli makarnamı bıraktım ve be-"

"Bana az önce bir araba çarpıyordu!" Sedefin boş bakan gözlerini aniden bir telaş kapladı. "Ne oldu peki, iyimisin?"

"İyi olmasam burda ne işim var gerizekalı!" Sedef kalsik haraketi olan ve benim hiçbir zaman yapamadığım göz devirme haraketini yaparak tepkisini belli etti. "Ama benim buraya gelme sebebim bu değil."

"Deniz biraz daha bilmece gibi konuşursan ağzına okkalı bir tokat patlatırım." Odadaki büyük yatağa kuruldum ve gözlerimin dolmasına engel olarak konuşmaya başladım. "He-her şey bir anlaşmadan ibaretmiş sedef. babam ve orkunun babası ortak olmak için bizi bir araya getirmeye çalışıyorlarmış ve beni yıllardır kardeşi gibi gören orkunun birden bana ilanı aşk etmesinin sebebidr buymuş, pa-para için." İçimdeki acıyı biriyle paylaşmak beni gerçektende rahatlatmıştı.

"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum deniz. Üzgünüm, belkide en hayırlısı sizin ayrı olmanızdır."

"Anlayamıyomusun sedef? O benim çocukluk aşkımdı. İki gün içindr hem aldatıldığımı hemde aslında aşkımın bir para oyunu olduğunu öğreniyorum." Sesimin çatlak çatlak çıkması gözyaşlarımın dahada özgürce akmalarını sağlıyordu. "Bu gece sizde kalabilirmiyim?"

Sedef uzanarak elimi tuttu. Gözlerindeki şevkat şu an en ihtiyacım olduğu şeydi. "İstediğin kadar kalabilirsin canım. hadi bakalım yorucu bir gün geçirdin, sana misafir odasını ayarlatıyım." Kafamı sallayarak sedefi onayladım.

"Biliyormusun sedef, babam bana orkunla aram bozuk olduğu için kızdı. Beni sadece bir anlaşma maddesi olarak görüyorlar."

"Öyle deme deniz, herkes çocuğunu sever."

"Anlayamıyosun sedef, benim ailem seninki gibi sevgi dolu değil. Ben babama 'sen' bile diyemezken sen babanla şakalaşabiliyorsun. Keşke benimde senin gibi bir ailem olsaydı." Ellerim tersiyle gözyaşlarımı silerek misafir odasına yönlendim. sedef arkamdan gelerek bileğimi tuttu. "Benim ailem seninde ailen sayılır selin. Ayrıca inan bana bir gün her şey çok güzel olacak." Sedefe sımsıkı sarıldım ve hiçbirşey demeden defalarca kaldığım misafir odasına gidip yatağa yattım.

Gözlerimi her kapatışımda gözlerimin önüne üstüme doğru gelen araba geliyordu. Ah birde şu hayatımı kurtaran derin denilen çocuk vardı. Yarın onu bulup gerçek bir teşekkür etmeliydim.

Sabah kalktığımda saat yediyi gösteriyordu ve daha bütün ev uyuyordu. Kendime kahve yaptım ve havuz kenarındaki çocukluğumun adeta bir simgesi haline gelen salıncağa oturdum. Salımcak her sallanışında sanki bana bir gerçeği daha hatırlatıyordu. Ben düşüncelerime dalmış onlarla boğuşurken duyduğum o sesle irkildim.

Bu benim hayatımı kurtaran o çocuğun, derinin sesiydi. Yan villanın bahçesinden bana doğru sesleniyordu. "Her gün bu kadar erkenmi kalkarsın ufaklık?"

"Günaydın demeni tercih ederdim ama evet her sabah bu kadar erken kalkarım."

Gülerek elindeki tırmığı bıraktı ve yan bahçeden atlayarak yanıma geldi. "Dün gece ölümden dönmüş birine göre fazla hayattan bıkmış görünüyorsun."

"Belkide ölmek istiyorumdur."

*

Sizi seviyorum cancanlarım 😘❤️. Hadi bakalım pamuk eller vote tuşunaa ✌🏻👍🏻.

İhanetin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin