Madde 17

3.1K 233 41
                                    

Yeni ve uzun sayılabilecek bir bölümle karşınızdayım. Bölüm azıcık gecikti çünkü TANITIM VİDEO'muzu hazırladım, hem de içinde küçük ipuçları barındıran bir tanıtım videosu! ^^

Medyada tanıtımımız ile resmi bulabilirsiniz. Videoyu izledikten sonra nasıl bulduğunuzla ilgili yorum yaparsanız inanın çok mutlu olurum. :3 İyi okumalar!

Şarkı: Starset-Dark On Me

''Lara!''

Bir ses uykuyla bulutlanmış zihnimden bana ulaşmaya çalışıyordu. Onu duymazdan gelip başımı yasladığım yastığı daha sıkı kavradım.

''Lara!'' Ses şimdi daha kısık sesle seslenmesine rağmen harflerin üzerini daha da baskılıyordu. Birbirinden ayrılmak istemeyen iki âşıkmış gibi sımsıkı kapanmış olan gözkapaklarımı hafifçe araladım. Melis yüzünde korku ve endişe ile dolu bir ifadeyle bana bakıyordu.

Gözlerimi kırpıştırıp son uyku kırıntılarını da üstümden atmaya çalıştım.

''Neler oluyor Melis?'' dedim dirseklerim üstünde doğrulup esnememi bastırmaya çalışırken.

Gözlerim çadırın karanlığına alışmaya başlamıştı. Artık Melis'i, üzerinde yattığımız tulumları ve serin bir esintiyle dalgalanan çadır kapımızı daha rahat bir şekilde görebiliyordum.

''Çadırı sen mi açık bıraktın?'' diye sordu Melis. Korkudan titrediğini belli belirsiz hissedince kaşlarımı çattım.

''Ah, evet. Girerken açık unutmuşum.'' Gözlerimi kıstım. ''Beni bunun için mi uyandırdın?''

Melis yutkundu. ''Peki, o zaman. Şimdi ayağıma değen hareketli, soğuk şeyin de senin ayağın olduğunu söyle.''

''Sen neden bahsediyorsun? Benim ayaklarım-'' Başımı Melis'in ayaklarına döndürmemle susmam bir oldu.

Karanlıkta bile belli olan kahverengimsi benekleri olan bir yılan çadırın içinde yavaşça ilerliyordu.

Beynim çığlık atıp kaçmak ve makul davranmak arasında küçük bir münakaşa yaşarken sesli bir şekilde yutkundum. Denizlere seslenebilirdim ama bu yılanı ürkütüp daha kötü sonuçlar doğurabilirdi ve bu benim alamayacağım bir riskti.

Artık uykulu halimden eser kalmamış, bedenim buz kesmeye başlamıştı ve maalesef ki bunun çadırımızı dolduran esintiyle alakası yoktu.

Gözlerini bana dikmiş Melis'e sakinleştirici bir şekilde gülümsemeye çalıştım. Ve söylenebilecek en kötü şeyi söyledim.

''Tamam, Melis. Şimdi sakin olmanı istiyorum.''

Bunu der demez Melis bir çığlık atıp bir hışımla açık duran kumaş çadır kapısına atıldı. Onun sesiyle ürken yılan çadırın içinde birden hızlanınca ben de en iyi yapabileceğim şeyi yaptım. Çığlığı basıp Melis'in peşinden çadırdan çıktım.

Arkamızdan tıslamalar yükselirken çimlerin üzerinde var gücümle koşmaya başladım, o sırada benden hızlı olan tek şey kalbimdi. Ve tabii ki bir de Melis.

Nefes nefese kalmaya başlayınca Melis'in ormana doğru ilerlemekte olduğunu gördüm.

Nereye gidiyordu bu kız?

''Melis, nereye gidiyorsun?'' diye bağırdım kesik nefeslerim arasında. O sırada çadırlarından çıkmış olan Tan ve Deniz de uyku mahmuru gözlerle bize bakıyor, olayı idrak etmeye çalışıyorlardı.

Melis arkasına dönmeden ''Buradan başka her yer olur.'' diye bağırdı. O ilerlemeye devam ederken Tan ve Deniz'e elimi salladım.

''Onun peşinden gidiyorum. Sizi sonra buluruz.''

Ölmeden Önce 100 dilekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin