Madde 5

12.6K 868 87
                                    

Merhabalar! Yeni bir bölümle karşınızdayım ama gece gece yazdığım için ne kadar oldu bilmiyorum, umarım seversiniz. Önerileriniz geliyor, gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Yavaştan önerileri kullanmaya başladım. Zaten bu bölümde bir kullanıcının önerdiği maddeyi kullandım. Neyse uzatmayayım, sizi bölümle baş başa bırakayım. İyi okumalar!

Bir gün daha ışırken benim ömrümden bir gün daha kararıyordu. Ama kararmayan tek bir şey vardı ki o da gülüşümdü.

Son dakikalara kadar gülecektim. Böylece ölüme kazanamayacağı bir şey olduğunu gösterecektim. Yegâne amacım buydu: Gülümsememin kararmaması.

Bu yüzden yeni bir gün, yeni bir madde için yatağımdan kalkarken daha heyecanlı ve daha sevinçliydim. Telefonu elime alıp Melis’in numarasını tuşladım.

‘’Günaydın! Kalk ve hazırlan süpermarkete gidiyoruz.’’

Melis’in sesi uykunun sisli perdesinin ardından duyuldu. ‘’Süpermarket?’’

‘’Evet.’’ dedim hızlıca. Tam kapatacakken ekledim. ’’Deniz’i de arayıverirsin.’’

Ardından başka söze yer bırakmadan telefonu kapadım.

Madde 5: Alışveriş arabası ile hız yap.

---

‘’Her seferinde bundan daha çılgını olamaz diye düşünüyorum ve beni yanıltmayı başarıyorsun.’’ diye sızlanan Melis’e gülümsedim.

‘’Dileğin saçma geldiğini biliyorum ama çocukluğumdan beri alışveriş arabasına binmedim. Eğlenmek için illa çocuk mu olmak gerek?’’

Deniz savımı desteklercesine kafasını salladı. Bazen onun da bu gibi durumlardan zevk aldığını düşünmüyor değildim.

Böylece üçümüz birlikte içeri girmiş, yavaşça alışveriş arabasıyla koridorlar arasında dolaşmaya başlamıştık.

‘’Peki, şimdi.’’ dedim mısır gevreklerine bakıyormuş gibi yapan Deniz’e. ‘’Alışveriş arabasına atlayacağım ve tüm hızınla süreceksin. ‘’

Deniz gülümsedi ve arabayı Melis’in elinden aldı. Melis ise bana hiç onaylamayan bakışlar atıyordu.

‘’Bisiklet sana ders olmadı galiba?’’

‘’Bence artık ders almamı gerektirecek bir durum yok.’’ dedim göz kırparak ve arabanın içine atladım.

‘’Şimdi Duzz, sonsuzluğa ve ötesine!’’ Böyle çığırmamla Deniz arabayı tüm hızıyla sürmeye başladı. Araba koridorları ardı ardına geçerken kahkahalar atıyordum.

Hızlıydım ve eğleniyordum. Tüm bedenim heyecanlanıyor ve gülüşlerim marketi inletiyordu.

Her şey çok güzeldi. Ta ki görevlilerden biri önümüze çıkana kadar…

Deniz, adama çarpmamak için arabayı hızla şampuanların olduğu koridora kırarken bir yandan da homurdanıyordu.

‘’Kahretsin, bizi fark ettiler Lara.’’

‘’Boş ver.’’ dedim tüm vücudum heyecan duygusuyla ürperirken. ‘’Götürebildiğimiz kadar götürelim, durmak için çok geç.’’

Bu sözümle Deniz arabayı daha da hızlandırırken peşimizdeki görevli sayısı da aynı oranda katlanmıştı. Hepsi durmamız için bağırıyor, tehditler savuruyordu ama bunlar bizi yıldıracağına daha çok hızlandırıyordu.

Market içindeki kovalamamız tüm hızıyla devam ederken önümüze çıkan 9.90’dan başlayan fiyatlı havlular her şeyi bozdu. Tıpkı Titanic’in buzdağına çarpması gibi biz de havlulara çarpacaktık.

‘’Deniz dur!’’ diye bağırmamla Deniz’in durmaya çalışması bir oldu ama artık her şey için çok geçti. Havluların arasına giren araba standın hepsini yıkarken kızgın bir boğa misali beni de üzerinden attı. Şans eseri havluların üstüne yumuşak bir düşüş yaptığımda derin bir nefes aldım. İkinci bir bisiklet kazasından kıl payı kurtulmuştum. Kendi kendime rahatlamayla kıkırdarken Deniz yanıma yetişti ve beni bileğimden tutup kaldırdı.

‘’Vay, nabzın ne kadar hızlı atıyor.’’ Dedi ayağa kalktığımda. Bir yandan hala bileğimi bırakmamıştı.

‘’İşte bu.’’ dedim gülümsemelerim arasında. ‘’Bunlar ruhumun son çığlıkları.’’

‘’İnsanın çığlığının bile sessiz olması güzel olsa gerek.’’

Gülümseme dudaklarımda kururken bizi ayıran Melis’in telaşlı sesi oldu.

‘’Daha mı erken ölmeye niyetlisin Lara? Başımız ne kadar büyük bir dertte farkında mısın?’’

Etrafıma baktığımda yerlere saçılmış büyük olasılıkla hiçbiri 9.90 olmayan havlularla, sinirli sinirli bize doğru gelen çalışanı gördüm. Büyük olasılıkla müdür veya onun gibi yüksek rütbeye sahip biriydi.

Bağırmaya ve burayı toplamamız gerektiği hakkında bağırıp çağırmaya başladığında gözlerimi devirmekle yetindim. Melis orta yol bulmak için dil döküyordu ama nafileydi.

Neden sadece çıkıp gitmiyorduk ki?

Tartışmaya son vermek için adama döndüm. ‘’Beyinlerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz silahsızsınız, bayım.’’

Adam, bana anlamaz bakışlarla bakarken Melis donakalmıştı. Kısa süren bir durgunluğun ardından kendine geldi ve beni kenara çekti.

‘’Şu an ailemizi veya polisi çağırırsa başımızın ne kadar belaya gireceğini biliyor musun? Belki senin olmayabilir ama bizim hala bir geleceğimiz var.’’

O, ne dediğini fark edene kadar ben çoktan arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım bile. Pişmanlık dolu bir sesle özürleri sıralayacağı zaman onu durdurdum.

‘’Müdüre söyle, etrafı toplayıp temizleriz. Kimseye haber vermesine gerek yok.’’

İşte o dakika Deniz’e hak verdim. İnsanın çığlıklarının bile sessiz olması güzel bir şeydi.

---

Havluları birbiri ardına dizerken Deniz usulca yanıma yanaştı. ‘’Kafka.’’ dedi sadece benim duyabileceğim bir sesle.

Dalgınlıkla yaptığım işten başımı kaldırdım. ‘’Hıh?’’

‘’Adama dediğin söz, Franz Kafka’nındı.’’

Alaycı bir şekilde gülümseyip ‘’Vay, senden beklemediğim bir performans gösteriyorsun.’’ dedim.

Deniz de benim gibi güldü. ‘’Hakkımda daha bilmediğin bir sürü şey var.’’

‘’Haklısın.’’ dedim düşünceli bir ifadeyle. ‘’Mesela sen benim en büyük tutkumu öğrendin ama ben seninkini bilmiyorum?’’

Bu sorumla Deniz duraksadı. Bir an için cevap vermeyeceğini düşündüysem de cılız bir sesle beni yanılttı.

‘’Müzik.’’

Kaşlarımı kaldırdım. Büyük olasılıkla yanlış bir şey sormuştum. Durumu toparlamak için şakayla çıkıştım.

‘’Demek gitarist gerçek bir gitarist oluyor ha?’’

‘’Keşke gerçekleştirmesi o kadar kolay olsaydı. Ama sanırım bazı dileklerin gerçekleşmesi için ölüyor olmak gerekiyor.’’

Madde 5:Tamamlandı.

Okuduğunuz için teşekkürler :) Umarım beğenmişsinizdir. Dediğim gibi ileriki bölümler için madde önerileriniz olursa özel mesaj atmanız veya yorum olarak bölüm altına yazmanız yeterli. Kendinize iyi bakın!

Ölmeden Önce 100 dilekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin