5. Bölüm- İyi Geliyorsun
Antalya'ya geleli koskoca 4 gün olmuştu. Yavaş yavaş alışıyor gibi hissediyordum kendimi... Onsuzluğa yokluğa, acı çekmeye alışıyordum ama yine de o içimdeki boşluk gitmiyordu.Bu gün yine Utku ile vakit geçirecektim. Dünkü konuşmamız gayet iyiydi ve Utku dışarıdan göründüğü gibi ukala değildi. Aslında iyi birisiydi sadece ailesinin ona güvenmesini destek çıkmasını istiyordu.
Telefonumun titremesiyle gelen mesaja baktım. Tuna'dandı.
''Portakal Antalya'ya mı geldin İstanbul'da mı yaşıyorsun hiç fark edilmiyor. Biraz da bizi arayıp konuşsan hani?''
Mesaja hemen geri cevap yazdım.
'' Doğru zaten hep ben aramalıyım.''
Mesaja geri cevap yazmak yerine arayan Tuna'ya o görmese de gözlerimi devirdim.
''Efendim Tuna?''
Bir nefes alıp veriş sesi gelince telefonu kapatmayı bile düşündüm.
''Bu gün saat iki gibi klasik yerde buluşalım bizim grup?''
Kafamı iki yana salladım. Utku ile sahilde yürümek mi? yoksa bizim grup mu ? Utku bana yardımcı olmaya çalışıyordu ve dün ekmek yok demişti. Ve şimdi bizim grubu seçersem ona ayıp olacaktı. Ama Utku'yu seçersem de bizim gruba ayıp olacaktı. Resmen kısır döngü içerisinde kalmıştım. Aklıma gelen dahiyane fikirle gözlerimi yumdum.
"Saat dörtte buluşsak?"
Tuna dan onay aldıktan sonra kendi kendime gülümsüyordum. Kıyafetlerimi değiştirip saçımı açık bıraktığım anda kapı çalmıştı çok geçmeden de annem bana seslendi.
" Hazal? Yine aynı çocuk geldi kapıda bekliyor seni."
Utku'nun geldiğini duyunca kapıya doğru ilerledim. Kapıda Utku'yu görünce gülümsedim. Kapıdan çıkıp sahile doğru yürümeye başladık.''Saat dörde kadar vaktimiz var. dörtte bizimkilerin yanına gideceğim ve sen de geleceksin.''
Gülümseyerek kurduğum cümle ile o da gülümsemişti.
''Demek artık benim de grupta olduğumu kabullendin?''
Sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Çünkü Utku sadece ailesine kendisini kanıtlamak için benimleydi ben de bana yardım ettiği için onunlaydım. Kabullendim pek sayılamazdı sadece alışmaya çalışıyordum. Sahile geldiğimizde yan yana sessizce yürüyorduk. Boş bank bulunca önde ben arkada Utku hemen banka geçtik. Sessizliği bozan Utku olmuştu.
''Ee nerede kalmıştık?''
Yapmacık gülüsemeyle cevapladım.
''Doktor olan sensin. Sorular sende...''
Mavi gözlerini ,mavi gözlerime dikti.
''Peki öyle diyorsan...'' Biraz duraksayıp devam etti.
''Emirhan'layken nasıl hissediyordun?''
Kafamı iki yana salladım.
''Sanki... Hani çok sevdiğin bir yemeği önüne koyarlar, yemek istersin ama aynı zamanda çabuk bitmesini de istemezsin. Beklersin yemek için; ama beklettikçe de soğur yemeğin, tadını çıkaramazsın...
Veya parktaki salıncak sırasının sana gelme sevinci gibi... O kadar saat beklersin ama sıra sana geldiğinde senden sonraki çocukları umursamak istemezsin. Parktaki tek çocuk senmiş gibi hissedersin ve salıncak da sana aitmiş gibi.. '' Biraz soluklanıp devam ettim ''Ama bir süre sonra sıra bekleyen çocuklar mızıldanır ve ablan artık inmen gerektiğin söyler''
Utku ise merakla bana bakıyordu.
''Sıra bekleyen çocuklar kim?''
Kafam karışmış bir şekilde ona dönüp baktım.
''Nereden bileyim ben? Ali veya Veli ne fark eder ki?''
Kurduğum cümle üzerine aldığım karşılık sadece Utku'nun kahkahasıydı.
''Hayır ben o anlamda sormadım Hazal. Hani sen Emirhan'ı salıncağa kendini de salıncak sevgisi fazla olan çocuğa benzettin ya.. Sıra bekleyen çocuklar kim? ''
'' Hastalık... Onu benden alan, benim bu hale gelmeme sebep olan, bir daha sevemeyeceğime inandıran hastalığı. ''
Utku ise kurduğum cümle karşısında meraklı bir şekilde bakıyordu.
''Tam olarak hastalığı neydi ki?''
Gözlerimi kaçırdım. Hatırlamak istemiyordum. Gözlerim yanarken cevapladım
"Kanser.Küçüklükten bu yana tek hastalığı kansermiş. Diğer çocuklar koşup oynarken o hastane koridorlarında oturup ailesiyle birlikte tedavi sonuçlarını beklermiş. Olumluymuş sonuçları..Atlatmış 1 defa ama... 16 yaşında tekrar hastalanmıştı.Biraz geç tedavi yüzünden biraz da ihmal yüzünden geciktirmişti hastalığını hep...En sonunda tedavi olmayı kabul etmişti. Ama gördüğün gibi tedavi sonuç vermemiş ve ...''Susmuştum. O uğursuz kelimeyi ağzıma almak istemiyordum. Sanki o kelimeyi ağzıma alınca sevdiğim birilerini kaybedecekmiş gibi hissediyordum. Utku'nun koluma dokunmasıyla irkilip düşüncelerimden ayrıldım.
'' Hazal? Keşke sormasaydım ya.. Ya gerçekten ben böyle olacağını bilseydim sormazdım. İyi misin?''
Utku'ya anlayışla baktım.
'' Senin bir hatan yok ki... Tam tersine bana iyi geliyorsun.''
Dediğim şeye karşılık gülümsedi.
''Biliyor musun normalde kızların çoğunu para meraklısı ve erkek düşkünü bulurum ama sen öyle değilsin. Seninle vakit geçirmek hoşuma gidiyor.''
Kolunu omzuma attı ve yürümeye devam ettik. Grupla buluşma saatimiz yaklaşmıştı. Sahilin biraz ilerisinde ağaçların bulunduğu piknik alanına benzer yere geldiğimizde Selin, Sedef ve Tuna bir köşede oturmuş bize bakıyorlardı. Selin ve Sedef kızgın Tuna ise biraz şaşkın bakıyordu. Utku'nun kolunun altından çıkacakken kolumu tutmasıyla durmak zorunda kaldım.
''Eğer şimdi kolumun altından çıkarsan bir şey saklıyormuşsun izlenimi verirsin. Ondan dolayı böyle devam et Hazal.''
Zoraki bir şekilde kafamı salladım. Dediğinde haklıydı. Bizimkilerin yanlarına gidince merakla bize bakıyorlardı.Çünkü Utku ile ilk karşılaşmamız berbattı. 3-4 günde böyle yakın olmamız tabi ki de gariplerine gitmişti. İlk konuşan Tuna oldu.
''Hazal... Siz çıkıyor musunuz?''
Benden önce davranan Utku'ya kötü kötü baktım.
''Hayır.''
Tuna rahatlamış bir biçimde bakıyordu resmen.
"Ben siz öyle kol kola içeriye gelince şey sandım işte..."
Geri kalan sözünü ben tamamladım:
"Benim Emirhan'ı unutup Utku ile çıktığımı mı sanmıştın? "
Utana sıkıla kafasını sallayan Tuna'ya ters ters baktım.
"Tuna, Emirhan'ın benim için değerini en iyi sen biliyorsun. Koskoca 5 yıl beni görmedin diye unutmuş olacağını sanmıyorum. Ben Emirhan'ı seviyordum Tuna. O da beni seviyordu. Ama bazen herşey istediğimiz gibi gitmeyebilir. 5 sene boyunca onsuz yaşamak bana kolay mı geliyor sanıyorsun? "
Tuna 'nın yüzü sinir ve utançtan kıpkırmızı olmuştu.
"Sadece sen mi Emirhan'ı seviyordun Hazal? Sadece senin mi canın yandı sanıyorsun? Emirhan benim kardeşim gibiydi. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi onunla... Sadece sen üzülmedin Emirhan'ın arkasından. Şimdi buraya gelip de duygu sömürgüsü yapma Hazal!"
Tuna'nın sözlerinin ardından arkamı dönüp koşar adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Göz yaşlarım beni rahat bırakmazken tek bildiğim şey arkamdan Utku'nun da geliyor olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Yoksun Yanımda
General FictionTerk etmek.. 9 harf iki kelimeden oluşan bir sözcük dizisi mi sadece? Her insan terk edilmez mi zaten? 17 yaşındayken en sevdiği kişi tarafından terk edilen Hazal sorunlarıyla yüzleşmek yerine kaçarsa ve 5 sene sonra geri dönerse her şey eskisi gib...