0.7

130 19 9
                                    

7. Bölüm-Rüya

Karanlık bir odadaydım. Etrafıma bakındığımda kimse yoktu. Kapıya doğru ilerledim. Kapıdan dışarıya çıktığımda ise karşımda Emirhan vardı. Onu görmemle ona sımsıkı sarıldım. O da bana sarılıyordu. Birden geri çekilince karşımdaki kişinin Emirhan değil de Utku olduğunu fark ettim. Evin içerisinde koşarken ona sesleniyordum. Ama ses yoktu. Bense çaresizce bağırıyordum.
Aniden gözlerimi açmamla gördüğümün bir rüya olduğunu anladım. Yatağımın yanındaki masa lambasını açıp etrafa bakındım. Sadece bir rüyaydı. Yavaşça yataktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Aklıma gördüğüm rüya geliyordu. Ne kadar saçma bir rüyaydı. Gözlerimi ovuşturup yüzümü yıkadıktan sonra üzerime gündelik kıyafetlerimi giydim ardından mutfağa doğru ilerledim. Saat on iki buçuğa geliyordu. Bu saatte genelde babam işte annem altın gününde, ablam ise nişanlısıyla dolaşırdı. Eskiden bu yana düzenlerimiz aynıydı. Tek fark o zamanlar ablamın nişanlısı sevgilisiydi.

Buzdolabından sütü çıkarttım. Bir bardağa doldurduktan sonra ocağın üzerine tavayı yerleştirdim. Bir kaba az bir miktarda un doldurduktan sonra üzerine süt ve su ilave ettim.Biraz karıştırıp yumurta da ekledim. Oluşan karışıma bakıp bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Tuz da ekledikten sonra bir kaşık yardımıyla karışımı tavaya döktüm. Yarım saat sonunda krepler hazırdı. Üzerine çikolata ve fıstık ezmesi sürdükten sonra yeni demlenmiş çayla birlikte kahvaltım hazırdı. Kapı zilinin çalmasıyla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşılaştığım yüz Utku'ydu.

''Dışarıda bir şeyler yeriz diye düşünmüştüm.''

Ona gülümsedim.

''Çok kibarsın ama daha yeni kahvaltıyı hazırladım. Ama istersen birlikte yiyebiliriz. ''

Kafasını sallamıştı. Elimle bir dakika işareti yaptım.

''Sen balkona geç ben birer tabak daha ekleyeyim.''

Kafasıyla onaylayıp giriş katta olan evimizin balkonuna atladı. Mutfağa geçip Utku için de bir tabak hazırladım. Tabağı önüne koyduktan sonra sessizce yemeklerimizi yedik. Rahatsız edici sessizliği bozmak amaçlı konuştum.

'' Neden benimle bu kadar ilgileniyorsun?''

Sorumla duraksamıştı.

'' Çünkü sen bana lazımsın.''

Dediğine karşılık suratına bön bön baktım.

'' Yani sen sadece ailenden ilgi gör diye benimle ilgileniyorsun. Zorunda olduğun için benimlesin? Zorunda olmasan benim ne kadar acı çektiğim, canımın yandığı, ağladığım, gördüğüm rahatsız edici rüyalar umrunda değil? Yani sırf kendi çıkarın için beni sahte hayallere sürüklüyorsun?''

Bana sadece baktı. Hiç bir şey de dememişti. Ağzını araladı.

'' Belki sen öyle algılamış olabilirsin ama emin ol ki sadece çıkar için yapsaydım seninle bu kadar ilgilenmezdim. Ben bir kızın hayalleriyle oynayacak kadar küçülmedim Hazal. Eğer öyle hissetirdiysem kusura bakma amacım öyle değildi. ''

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bir şey diyemezdim.  Ben onu yanlış anlamıştım zaten. Haksız olan taraf bendim. Yemeklerin bittiğini fark edip tabakları topladım. Mutfağa geçip tabakların üzerinden bir defa su ile geçtim. Ardından bulaşık makinesine attım. Arkamı döndüğümde Utku mutfak sandalyelerinden birine oturmuş dalgın bir şekilde beni izliyordu. Yanına doğru ilerledim ve ellerimi onun gözünün önünde salladım. Hafif bir irkilmeyle yüzüme baktı.
"İşin bittiyse artık çıkalım mı?"
Onaylar biçimde kafamı salladım. Kapıdan çıktıktan sonra bana baktı.
"Emirhan'la en çok nereye giderdiniz? "
Onun adını duymamla sessizleştim. Fısıltıdan yüksek normal sesten alçak bir sesle mırıldandım.
"Cam Piramit... Oranın doğallığı gerçekten çok hoşuna gidiyordu."
Arabaya bindikten sonra bana tekrar soru yöneltti.
"Ne yapıyordunuz ki orada?"
Derin bir nefes aldım.
"Çimenlere uzanıp birbirimize gelecekle ilgili hayallerimizi anlatırdık. En büyük  hayali avukat olmaktı. O yüzden üniversite de hukuk bölümünü okudum. Kendi hayallerimin değil onun hayallerinin peşinden gittim."
Konuşmamı bitirmemle geldiğimizi fark ettim. Arabadan indikten sonra gülümsedi.
"Şimdi beni en çok buluştuğunuz, oturduğunuz yere götür."
Ben önden Utku arkamdan ilerlerken en son 5 sene önce buluştuğumuz yere gelmiştik. Aklıma onun gelmesiyle gözlerim doldu.
-Flashback-
"Emirhan azıcık gülümse şu fotoğraflarda. Sürekli somurtup durma."
Uzun bir of nidası çekti.
"Hazal yetmedi mi bu kadar fotoğraf çekinmek? Gel biraz gökyüzüne bak.Hayallerinin gerçek olduğunu hayal et. "
Uzandığı çimenlik alanın yanına ben de uzandım.
"Peki ya benim hayalim sensen ve hayalim gerçekleştiyse."
Çarpık bir şekilde gülümsedi.
"Seni cidden çok seviyorum."
-Flashback son-
Utku derin bir nefes aldıktan sonra konuştu.
"Şimdi Hazal. Senden istediğim şey yanında veya karşında Emirhan varmış gibi onunla konuşman. Ona söylemek istediğin şeyleri söylemen. Anlaştık mı?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Bu saçmalık! Olmayan biriyle konuşacak kadar delirmedim ben!  Amacın canımı acıtmak mı?"
Sabırla beni dinlemişti.
"Acılarınla yüzleşmediğin sürece onlar hep senin canını yakacak. Şimdi lütfen dediğimi yapar mısın? "
Benim sert çıkışıma karşılık onun yumuşak tavırları beni de yumuşatmıştı. Demekten zarar gelmez diye düşünerek konuştum.
"Peki tamam başlıyorum." Uzun uzun çimelik alandaki eskiden onun uzandığı yere baktım. "Biliyor musun senin gideceğini hiç düşünmezdim. Sıcak çikolata rengi gözlerini mavi gözlerime dikip seni seviyorum diyişini, omzuna başımı yaslayıp ağlayınca bana sarılamanı, saçlarının dökülmesine rağmen gülümseyebilmeni, bana portakalım demeni o kadar özledim ki... Zaman her şeyin ilacı diyorlardı. Daha kaç sene geçmesi lazım zamanın bana ilaç olması için? Koskoca 5 sene geçti üzerinden neden hala canım yanıyor benim? Hatırlar mısın sürekli buraya gelirdik seninle. Fotoğraf çekinmeyi hiç sevmezdin diye sana inat fotoğraf çekinirdim. Seni sinirlendirmek çok hoşuma giderdi. Seni gerçekten çok seviyordum ben. Ne olurdu ki gitmesen? Eskisi gibi bana portakalım desen? Sarılsan? Öpsen? Bak şimdi ne hallerdeyim. Nedenini sen de biliyorsun. Çünkü yoksun yanımda... sensiz ne Antalya'nın tadı var ne de İstanbul'un. Özledim seni... "
Hıçkırıklara boğulurken Utku'nun bana sarılmasıyla afalladım. Utku'dan uzaklaşıp yüzüne baktım.
"Eve gitmek istiyorum."
Kafasını salladı. Beni evime bıraktıktan sonra arabanın yoldan kayboluşunu izledim. Evden içeriye girdiğimde kendimi odama kapattım ve hıçkırıklarımı tekrardan serbest bıraktım.

Çünkü Yoksun YanımdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin