Hold On To What You Believe - 9.Bölüm

33 3 0
                                    

*9.Bölüm*

Helen'ın evinden ayrıldığımızdan beri telefonum susmamıştı. Sürekli olarak arıyordu. Ne kadar özür dilerse dilesin, ne kadar pişman olduğunu söylerse söylesin gözümdeki değerini yitirmişti. Benim Jamie'yi ne kadar istediğimi, onu ne kadar sevdiğimi en iyi Helen biliyordu ve aramıza girmeye çalışmıştı. Yaptığını asla affetmeyecektim.

Pes edecek gibi gözükmüyordu. Çareyi telefonumu kapamakta buldum. Jamie sinirimin geçmesini bekledikten sonra "Neden Helen'a gittin?" diye sordu.
"Veda edecektim." diye yanıtladım.
"Valizini de almışsın." diye ekledi. Bunun için de bir açıklama bekliyordu. Ben ise apar topar evden kaçma nedenimin Scott olduğunu söylersem ortalığın karışacağını bildiyordum.
"Neyse işte. Heyecandan ne yaptığımı bilmiyordum bile." diye geçiştirdim.

Kısa bir sessizlikten sonra Jamie "Helen'la aranızın benim yüzümden bozulmasını istemiyorum." dedi.
"Ben de istemezdim ama haddini aştı." diye yanıtladım. "Seninle bir ilgisi yok bunun. Senin yerinde bir başkası da olsa bunu yapmaya hakkı yoktu."
"Uçağın kalkmasına iki saatten az var. Çabuk olsak iyi olur." dedi.

Son olarak Sam'le de vedalaştıktan sonra gitmemi engelleyen bir şey kalmamıştı. Tıpkı hep hayal ettiğim gibi Jamie'yle beraber yeni bir hayata başlayacaktım. Herkesten uzaklaşacaktık. Gittiğimiz yerde yanlız olamayacak olmamız, sürekli birilerinin gözünün üzerimizde olacak oluşu umrumda bile değildi. Kimsenin aramıza girmesine izin vermeyecektik.

Uçağın kalkmasına dakikalar kala havaalanına varmıştık. Koltuklarımızı bulup yerlerimize oturmuştuk bile. Herkes telefonlarını yavaş yavaş kapatırken ben daha yeni açıyordum. Helen'ın evinden çıktığımızdan beri kapalı olduğunu yeni fark etmiştim. Telefon açıldığında karşıma çıkan 16 cevapsız arama ve 7 mesaj telaşlanmama sebep olmuştu. Hepsi Helen'dandı ancak bunca zamandır sırf özür dilemek için çabaladığını düşünmüyordum. Başka bir şeyler olduğunu hissediyordum. Helen telefonu açtığında soğuk ses tonumu korumaya çalışarak "Ne var?" diye sordum. Onun ses tonu benimkinin aksine son derece telaşlıydı. Bir taraftan kekeliyor, bir taraftan ağlıyordu: "Claire, ben çok üzgünüm. Ben senin kötülüğünü istemedim. Scott beni zorladı. Hepsini anlatacağım yeter ki gel. Scott burada. Kapımdan ayrılmıyor. Daha fazla dayanamam kapıyı kıracak..."
"Helen, sakin ol. Tamam geliyoruz. Biraz daha dayan. Polise haber ver. Ne yaparsan yap, biz gelene kadar dayan." dedim. Ben de heyecanımı saklamaya zahmet etmiyordum artık. Yanımda oturan Jamie bana meraklı gözlerle bakmaya başlamıştı. Çantamı alıp apar topar uçaktan inerken peşimden koşan olup bitenlerden haberi olmayan Jamie'ye durumu elimden geldiğince kısa şekilde özetlemeye çalışıyordum.

Arabaya vardığımızda uçak kalkmıştı. Birkaç dakika geç kalsak Jamie'yle beraber o uçakta olacaktık. İngiltere'ye gidiyor olacaktık. Havada süzülen uçağa öylece bakakaldım. Sanki her şey özellikle yapılıyor gibiydi. Bir şey, birisi Jamie'yle benim mutlu olmamı engellemek için sürekli uğraşıyordu. Hiç pes etmiyordu.

Jamie arabayı Helen'ın evinin önünde durdurduğunda ortalık sessizdi. Helen da Scott da ortalıkta yoktu. Anlaşılan Helen sözümü dinleyip polisi aramamıştı çünkü etrafta polis de yoktu. Ben kapıya doğru koşarken Jamie beni durdurup öne geçti. Kapıyı sakince çaldı. Kapı birkaç saniye içerisinde açıldı. Neden bilmiyorum ama bu kadar kolay olmasını beklememiştim. Helen'ın morali oldukça yerinde gözüküyordu. "Neler oluyor?" diye sordum telaşla. O ise kadehindeki şarabı yudumlarken "Her şey yolunda." diyip sırıtmakla yetindi. Jamie ise bana 'neler oluyor?' dercesine bir bakış attı.
"Sen bizimle dalga mı geçiyorsun?" diye bağırdım Helen'a. "Neden bizi apar topar uçaktan indirdin? Scott nerede?"
Sorumu Helen yerine salonun gerisinde elindeki şarap kadehi ile dikilen Scott yanıtladı: "Buradayım."...

Hold On To What You BelieveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin