*13.Bölüm (2.Sezon 3.Bölüm)*
Eve gittim. Gidecek başka bir yerim, sığınacak bir dostum yoktu artık. Helen'ın bana yaptığına bir isim koyamıyordum bile. Hainlik, yalancılık, kıskançlık... Beni sırtımdan bıçaklamıştı ve suç ortağı ise birlikte aylarımı geçirdiğim, güvendiğim eski sevgilimdi. Her şeyin mahvolması yalnızca bir gün almıştı. Üstelik artık Jamie de yoktu. Onu bulana dek kendimi tekrar güvende hissedemeyecektim. Öfkem asla dinmeyecekti. İçimde bir boşluk vardı ve ancak Jamie doldurabilirdi.
Kendimi yalnız hissediyordum, korkuyordum. Telefonu bir an bile bırakmamıştım elimden. Sürekli Jamie'yi arıyordum ve ulaşamıyordum.
Salondaki koltuğa öylece serilmiş ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Jamie'yi bulmak için ne yapabileceğimi. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Telefonum çaldığında tamamen ümidimi kesmek üzereydim. Heyecanla sehpaya bıraktığım telefonu aldım. Jamie olmasını o kadar içten dilemiştim ki...
"Sam." dedim telefonu kulağıma götürüp.
"Seni merak ettim." dedi. "Gittiniz mi Londra'ya?"
"Hayır." demekle yetindim. Son birkaç saatte başımdan geçenleri ona nasıl anlatacağımı bilmiyordum.
"Nasıl yani, Jamie'yle birlikte gitmedin mi?" diye sordu bu kez.
"Çok uzun hikaye." dedim. Ağladığımı farketmişti.
"Sen iyi misin?"
"Değilim." diye yanıtladım. "Jamie'nin nerede olduğunu bilmiyorum."
"Londra'da." dedi. Bunu nerden bildiği hakkında fikir yürütemiyordum. Doğru anladığımdan emin olmak için tekrarlattım: "Londra'da mı? Sen bunu nereden biliyorsun?"
Sam "Sen iyi değilsin. Bekle, yanına geliyorum." diyip telefonu kapattı.Bir şey söylememe fırsat vermemişti. Neler olduğunu anlayıp Jamie'yi bulmalıydım ama Sam'i beklemekten başka çarem yoktu.
10 dakika sonra kapı çaldı. Yerimden fırlayıp bütün hızımla koştum. Kapıyı açınca hala yanımda bir dostum olduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla Sam'e sarıldım. "Neler oldu?" diye sordu. Kafası karışık gözüküyordu.
"İçeri gel."Salonda oturduk. Olayı ona hızlıca özetledim. Helen'ın yaptıklarını duyunca en az benim kadar o da şaşırdı. "Jamie'yi bulmalıyım. Lütfen bana yardım et." dedim.
"Jamie Londra'da." dedi kendinden emin bir şekilde. Bana kanıt göstermeye hazırlanır gibi telefonunu uzattı.Ekranda bir haber sayfası açıktı. Jamie'nin fotoğrafını görünce yazıyı okumaya başladım:
"Yaklaşık bir haftadır ortalıkta göremediğimiz yakışıklı Counterfeit grubu üyesi Jamie Campbell Bower Londra'ya döndü. Uçağından iner inmez karşılaştığı yoğun ilgi yorgunluğuna yorgunluk katmış olacak ki, yüzü bir an bile gülmedi genç yıldızın. Grubun en kısa sürede bir geri dönüş yapması olası."...
Devamını okumaya zahmet etmemiştim. Telefonu Sam'e geri uzattım. İkna olmuştum. "Jamie Londra'da." dedim. "Ama neden? Beni asla bırakmazdı. Neden gitti?"
"Bilmiyorum." diye yanıtladı Sam.
"Uçak bileti almalıyız." dedim. "Gidiyorum."...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hold On To What You Believe
Acak• Know that somewhere out there, There's someone for you, You'll have to trust me 'cause for me it was you •