Hold On To What You Believe - 15.Bölüm

6 0 0
                                    

*15.Bölüm (2.Sezon 5.Bölüm)*

"Ne demek bilet almadım? Şaka yapıyorsun değil mi? Lütfen şaka yaptığını söyle." telefonda avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Bir işe yaramıyordu. Ses çıkarmıyordu. "Sam beni duyuyor musun? Cevap ver. Neden yalan söyledin? Bana neden yalan söyledin Sam?" ne söylersem söyleyeyim, ne kadar bağırırsam bağırayım işe yaramayacağını anlamıştım. Konuşmayacaktı. Konuşup da ne söyleyebilirdi ki? Kendisini nasıl savunabilirdi? Tıpki Helen'a güvendiğim gibi Sam'e de güvenmiştim ve tıpkı Helen'dan yediğim gibi ondan da kazık yemiştim ama bir türlü anlam veremiyordum. Beni oyalayarak, beni kandırarak Sam'in eline ne geçmişti?

Telefonu kapatıp yaşadığım şoku atlatmak için yanımdaki sandalyeye oturdum. Sinirden ve korkudan elim ayağım titriyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Güvenebileceğim hiç kimse kalmamıştı. Boşu boşuna İngiltere'ye gidip Jamie'yi arıyor olabileceğim bir günü daha ziyan etmiştim. Güvendiğim, her şeyimi paylaştığım bir dostumu daha kaybetmiştim. "Bu nasıl olabilir?" diye soruyordum kendi kendime. "Nasıl olur da bir kaç gün içerisinde değer verdiğim bütün insanları kaybedebilirim? Nasıl güvendiğim herkes bana bir anda sırt çevirebilir? Nasıl bir anda yapayalnız kalabilirim?" Hiçbirisinin mantıklı bir açıklaması yoktu. Nedenini açıklayamıyordum. Göz yaşlarımın akmasına engel olamıyordum. Çok üşüyordum.

Yarım saat boyunca aynı pozisyonda duvarı izledim. Vazgeçmeyecektim. Kendimi toplamalıydım. Bana sırt çeviren herkesin inadına ayağa kalkıp kendimi toplamalıydım. Kimseye muhtaç olmadığımı gösterecektim. Göz yaşlarımı silip ayağa kalktım. Havaalanına gidip bilet alacaktım. Bulabildiğim ilk uçakla İngiltere'ye gidecektim. Çantamı alıp evden çıktım. Kapıyı bir daha dönmemek üzere kilitledim ve arabama bindim. Ellerim hala titriyordu. Mantıklı düşünüp sakinleşemiyordum ama bir saniye daha bekleyip zaman kaybetmek istemiyordum. Çantayı aceleyle yan koltuğa atıp arabayı çalıştırdım. Titreyen ellerimle direksiyona sımsıkı sarılıp gaza bastım. Birkaç metre ilerlemişken geriden gelen korna sesiyle durdum. Peş peşe çalıyordu ve yolda bir tek ben vardım. Arabayı sağa çekip beklemeye başladım. Arabadan uzun boylu birisi inip bana doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça yüzünü seçmem kolaylaştı. Sam olduğunu anladığım an gaza yeniden bastım. Ne yüzle yanıma gelebiliyordu? Beni yolda durdurma cesaretini nerden bulabiliyordu? Her ne kadar kaçıp bir an önce kurtulmak istesem de Sam'den bir açıklama istiyordum. Araba henüz hızlanmadan yeniden durdurdum. Sam'in koşarak yanıma gelmesini bekledim. Arabadan iner inmez yaptığım ilk şey yüzüne tokadı patlatmak oldu.

"Derdin neydi?" diye bağırdım. "Beni neden kandırdın? Ne planlıyordun?"
"Sakin ol." dedi ama olmayacaktım. Sakin olmamı gerektirecek hiçbir şey yoktu. Her şey ters gidiyordu. Adımımı attığım her yerde yeni bir tuzak beliriyordu. Her defasında düşüp kalkmaktan yorulmuştum.
"Sakin falan olmayacağım. Nerdin ne senin?"
"Sadece seni korumaya çalışıyordum." dedi. İnanmadım. İnanmak istedim ama inanamadım.
"Neden bana yalan söyledin Sam? Yalan söyleyerek kimseyi koruyamayacağını hala öğrenemedin mi?"
Başını yerden kaldırıp zorla konuştu: "Lütfen bana güven. Her şeyi anlatacağım ama sırası değil. Benimle gel."
"Seninle hiçbir yere gelmiyorum. Delirdin mi?" diye bağırdım. "Çabuk bana neler karıştırdığını anlat yoksa yüzümü bir daha asla göremezsin."
"Pekala." dedi telefonunu cebinden çıkarıp. Ekranda bir numara çevirip telefonu bana uzattı. Telefonu almadan önce tedirgince "Ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Lütfen şunu kolağına götür." dedi. Her söylediğini sorgusuz suhalsiz yapmayacaktım. Telefonu almayacağımı farkedince bu defa daha yüksek sesle ısrar etti: "Al şunu Claire. Lütfen güven bana."

Telefonu alıp acele etmeden kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Claire sen misin?" diye sordu telefondaki ses. Çok yakından tanıdığım bir ses.
"Jamie?" Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Sen neredesin? Ne yaptığını sanıyorsun Jamie? Beni bırakıp nasıl gidersin. Telefonlarıma neden cevap vermedin? Neler hissedeceğimi tahmin etmedin mi?"
"Her şeyi açıklayacağım Claire. Her şeyi anlatacağım ama Sam'e güvenmen gerekiyor. O sadece bana yardım etmeye çalışıyordu. Onunla git lütfen. Seni bana getirecek."
"Jamie neler oluyor? Sen neden gelmiyorsun?" Cevap vermedi. "Neden gittin Jamie?" diye bağırdım. Öfkeden deliye dönmüştüm. Her şeyden bir haber bana söylenenleri yapmak hoşuma gitmiyordu. Jamie'nin bir şey açıklamaya niyeti yoktu.
"Dediğimi yap Claire. Seni seviyorum." dedi ve telefonu kapattı. Bana fırsat verseydi bütün sinirimi bir kenara bırakıp ben de onu sevdiğimi söyleyecektim ama onu bile yapamadım.

Telefonu Sam'e verip "Siz ne karıştırıyorsunuz?" diye sordum.
"Sen dün gece balkona çıktığında Jamie'yle konuştum. Belki benim telefonumu açar diye denemek istedim. Açtığında da telefonu sana getirecektim ama Jamie istemedi." diye anlatmaya başladı.
"Jamie neden benimle konuşmak istemiyor peki?" diye sordum.
"Bak Claire. Jamie sana her şeyi anlatacak. Şimdi benimle gel. Hadi."
Sam'e olan güvensizliğim her şeyi öğrenene kadar tamamen geçmeyecekti ama onunla gidecektim. Jamie'yi görmem gerekiyordu.

Kendi arabamı eve geri bıraktım. Sam'in arabasıyla daha önce görmediğim, kuytu sayılabilecek yerdeki bir motele geldik. "Jamie burada mı?" diye sordum.
"Evet." dedi.
"Hani dün İngilteredeydi?"
"Bugün döndü." diye yanıtladı. "Seni bu yüzden oyalamak zorundaydım."
"Neden oyalamak zorunda olasın?" diye çıkıştım. "Bana her şeyi anlatabilirdin. Bir şey saklaman gerekmiyordu." Cevap verip kendini savunmasını istemiyordum. Zaman kaybediyorduk. Jamie'yi görmek istiyordum.

Sam'i Jamie'nin kaldığı odaya kadar takip ettim. Kapının önünde durup "Burası." dedi. Sabırsıca kapıya vurmaya başladım. Açılana kadar da vurmaya devam ettim. Jamie kapıyı açtığında aklımdaki her şey uçup gitti. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Jamie beni kollarının arasına alıp sımsıkı sarana kadar hiçbir tepki veremedim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 26, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hold On To What You BelieveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin