Keyifli okumalar! 📚
Çetin amcanın bizi burada, bu halde görmesi tam bir facia olurdu. Bir açıklamada bulunmaya kalksaydım nasıl açıklayacaktım? ''Çetin amca, oğlunun yakışıklı olup olmadığını test ediyordum. Sonra işler değişti, eskilere dönüp çocuk olduk ve birbirimizi ıslattık.'' mı diyecektim? Bu aynı zamanda rezillik demekti. Ne onun ne de eşinin yüzüne bakamazdım. Evdekilere açıklama yapmak da aynı işkenceyi yeniden yaşamak gibi bir şey olurdu. Neyse ki burada sessizce durup gitmesini bekleyebilecek kadar sabırlıydım. Ancak Rüzgar sanki işin gırgırındaymış gibiydi. Kapı ardından konuşulanlara kulak asmaya çalışırken bakışlarımı ona çevirdim. On beş dakikadır burada Çetin amcanın gitmesini bekliyorduk. Rüzgar farkında mıydı bilmem ama bu durumdan zevk alıyor gibiydi. Gülüyordu ve ben ona baktığımda bunu yapmayı bıraktı. ''Sen bir de gülüyor musun? Buradan ne zaman ve nasıl çıkacağız, onu düşün.''''Çıkamayız.'' Gözlerim irileştiğinde devam etti. ''Babam şirkete geldiyse işleri incelemeden kolay kolay gitmez.''
''Yandık desene...'' Elimi saçlarım arasına attım ve düşünmeye başladım. Oldu da ihtiyaç molası vermek isterse ve buraya girmeye çalışırsa neler olacağı aklıma gelince endişelendim. ''Buranın başka bir çıkışı yok mu?'' diye sordum bir umutla.
''Var.'' dedi klozeti göstererek.
''İğrençsin, biliyorsun, değil mi?'' Başını olumsuz anlamda salladı. ''Öylesin!''
''Değilim!''
''Sana öylesin...'' Devamını getirecekken sessiz konuşmaktan sesimin kısılmasıyla sustum.
''Sesin kısıldı sanırım. İstersen normal konuşalım.'' dediğinde gözlerimi devirdim.
''Oldu, sonra da baban gelsin, değil mi?'' Konuşmuştum ama yine sesim fısıltıda dahil çıkmamıştı. Boğazımı temizlemek istiyordum ama Çetin amca duyacak diye yapamıyordum.
''Anlamıyorum, kulağıma söyle.'' Sanki öyle duyabilecekmiş gibi... Yüzünü bana yaklaştırıp kulağıma eğildiğinde elim ıslanmış gömleği altındaki bedenine gitti. Parmaklarım öylece, kıpırdatmadan üzerinde durduğunda bir şey yapmadı. ''Böyle konuşalım.''
Sinsice gülümsedim. ''Bana boşuna kızıyorsun, sapıksın işte.''
Geriye çekilip kötü bakışlar attı. ''Ben sapık değilim, Ömür. Sen fesatsın.''
''Ben fesat değilim, sen sapıksın.''
''Ömür, kes şunu.'' Uzatmak istemiyordum. O da öyle. Bir süre birbirimize öylece baktığımızda görüntüsünün yaklaştığını fark ettim. Ya da bana öyle geliyordu. Dudakları arasından çıkan titrek nefesi işittiğimde yutkundum. Dışarıdan bir ses duyduğumuzda ikimiz de kapıya yaklaştık. ''Sen burada kal ve ses çıkartma.'' İtiraz etmeme dahil fırsat bırakmadan kapıyı açtı. Kapının arkasında gizlenip buradan kurtuluşunu izledim. ''Baba...''
''Oğlum, sen burada mıydın?'' Üzerine baktığını hayal ettiğimde haklı çıktım. Çetin amca ona o malum soruyu soracaktı. ''Ayrıca bu halin ne?''
''Hiç sorma, baba.'' dedi vakit kazanmaya çalışarak. ''Ellerimi yıkamak için girdim ama musluk arıza yapmış. Sonra da sırılsıklam oldum.'' O sırada içeri biri daha girdi. ''Aslı, neredesin sen? Ben senden takım getirmeni istememiş miydim?''
''Ama Rüzgar Bey, siz...''
''Uzatma, Aslı. Git bana temiz kıyafet getir.'' Kapının kapatılmasıyla gittiğini anladım. ''Baba, en iyisi sen bizim yeni ev için gereken şeyleri hallet. Ben de zaten buralardayım. Bir şey olursa seni ararım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgargülü •Tamamlandı• / •Düzenleniyor•
Novela JuvenilTamamlandı | Düzenleniyor Yıllar sonra bir araya gelen iki çocukluk arkadaşın kaldıkları yerden devam etme çabası takdire şayandı (!) Onları uzaktan görenler deliler hastahanesinden kaçtıklarını düşünebilirlerdi belki ama daha yakından baktıklarınd...