Keyifli okumalar... 😍❣️
''Yandım!'' Ocaktan yeni aldığım patates kızartmasını üflemeden ağzıma atınca olan olmuştu. ''Çok sıcak!'' Anneannem ile sabahın erken saatlerinde yapmaya başladığımız poğaçalar da hazırdı. Rüzgar'ın evinin hemen arka bahçesinde kurduğumuz kahvaltı sofrasında bir kuş sütü eksikti. Her şey tamamdı. Çetin amca ve Nihan teyze de bizimle birlikteydi. Rüzgar'ı telefonla arayarak ısrarcı konuşmalarımla ikna etmiş ve sonunda hep beraber kahvaltı yapmaya ikna etmiştim. Uzun zamandan sonra aile kahvaltısı yapmıyorduk. Üzerinden yıllar geçmişti. Anıları tazelemek ve keyif almak için bunu yapmak zorundaydık. Sadece bir, dedemi de sayarsak iki eksiğimiz vardı. Onur'un da burada olmasını, sucuklu yumurta diye tutturup ağlamasını çok istiyordum ama sıpa kocaman bir eşek olmuştu. Evinden, ailesinden kaçan, kendini saklamaya yemin etmiş biriydi...Elimdeki patates kızartmasını masaya bırakırken Nihan teyzenin konuşmasına kulak verdim. ''Kaç sene oldu, Adalet Hanım... Yeniden bir arada olmamız ne güzel.''
Çayları bardaklara dolduran anneannem yanıtladı. ''Ya... Zaman çabucak geçti, çocuklar büyüdü, biz yaşlandık.'' Burada güldü. ''En çok da ben yaşlandım.''
Nihan teyze başını salladı. ''Öyle deme, Adalet Hanım. Bak, benim de saçlarıma aklar düştü.''
Atıldım. ''İkiniz de hala gencecik çıtırlarsınız.'' Onları güldürmeyi başarmıştım. ''Şimdi güzelce kahvaltımızı yapalım.'' Etrafa bakındım. ''Ee, Rüzgar Bey neredeler?''
Anneannem, ''Az önce buradaydı.'' diye yanıtladığı sırada Rüzgar yanımıza geldi. ''Heh, işte geldi.''
Gülümsedi ve sandalyeyi çekip oturdu. ''Affedersiniz, geciktim.'' dedi. ''İşler bitmiyor.''
Çetin amca, ''Doruk mu aradı?'' diye sorduğunda başıyla onayladı. ''Yarınki toplantının hazırlıkları tamam mı?'' Yine aynı şeyi yaptığında Çetin amca daha fazla bir şey sormadı. Ardından bana döndü. ''Ömür, şirketimizdeki çalışmalara alışabildin mi?''
Yanıtlayamadan Nihan teyze yeni bir soru ortaya attı. ''Sahi, ne oldu o iş? Onay verdin mi, Rüzgar? Doruk'un da haberi vardır herhalde...'' Çoktandır oradaydım ve bunu ilk defa konuşuyor olmaları garip hissettirmişti.
Rüzgar'ın bunaldığını gördüğümde konuşmak üzere dudaklarımı araladım ama o beni durdurdu. ''İlk olarak Doruk'un her şeyden haberdar olmasına lüzum yok.'' dedi. ''Ömür'ün işe başlaması için kağıtlarla uğraşmam gerekmiyor. O yabancı değil, bizden biri.'' Bu içimi kıpır kıpır etmişti. ''Başka sorunuz yoksa yemeğe başlayabilir miyiz?'' Kimseden çıt dahil çıkmayınca Rüzgar tabağındakileri yemeye başladı. Ona attığım bakışlar Rüzgar tarafından yakalanınca araba farı ile göz göze gelmiş tavşan gibi kalakaldım. Göz kırpıp yemeğine devam ettiğinde diğerlerine döndüm.
Herkes pek bir mutlu görünüyordu. Bu anın hiç bozulmamasını diliyordum ki davetsiz bir misafir yanı başımızda belirdi. ''Herkese merhaba!'' dedi artık cırtlak gelen ince sesiyle. ''Nasılsınız?'' Rüzgar hemen önündeki çay bardağını devirdiğinde hızla ayağa kalktı. Yakınındaki anneannem kenara bıraktığı sarı bezi alıp hemen sildiğinde diğer yandan kahvaltılıkları çekiştiriyordu. ''Ah, iyi misin, hayatım?'' O, Rüzgar ve ben birbirimize birkaç saniyeliğine baktığımızda az önceki neşe dolu gökkuşağı dağıldı ve yerini kara bulutlara bıraktı. Başak, Rüzgar'ı öylece bırakıp Çetin amcaya doğru ilerledi. ''Merhaba, ben...''
O sözlerini tamamlayamadan araya girdim. ''Başak, canım...'' Çetin amcayı es geçip ona istemsizce sarıldım. ''Beni nasıl görmezsin? Aşk olsun...'' dedim. ''Çetin amca, bu Başak. Benim bir arkadaşım.'' Bu cümleyi kurmak bile can sıkıcıydı. ''Başak, Çetin amca Rüzgar'ın babası.'' Nihan teyzeyi de işaret ederek, ''Bu güzel kadın da annesi.'' dedim. İkisi de ona karşı gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgargülü •Tamamlandı• / •Düzenleniyor•
Fiksi RemajaTamamlandı | Düzenleniyor Yıllar sonra bir araya gelen iki çocukluk arkadaşın kaldıkları yerden devam etme çabası takdire şayandı (!) Onları uzaktan görenler deliler hastahanesinden kaçtıklarını düşünebilirlerdi belki ama daha yakından baktıklarınd...