D Ö R T

3.9K 340 16
                                    

Keyifli okumalar dilerim...

Desteklerinizi bekliyorum.

4.BÖLÜM

Gözlerim kapalı olsa bile etrafın ne kadar aydın olduğunu gözlerimi vuran ışığın göz kapaklarımın arasından sızmasından anlıyordum, en son dayak yemiştim değil mi?

Bu zamana kadar süt çocuk misali büyümüştüm, lise de dayak yemişliğim vardır fakat hiçbirini dövdüm mü? Hayır, çünkü birine o kadar fazla sinirlenmedim, dövüldüğüm vakit ise karşılık vermem, aslında dürüst olmak gerekirse veremem.

Güçlü biri değilim, dediğim gibi bir süt çocuk ne kadar pısırıksa o kadar pısırığım, her zaman yanımda beni koruyan adamlar oldu ve hiç ihtiyaç duymadım. Bütün ömrüm hep birilerine dayanarak geçti, işte böyle en savunmasız olduğum zamanlarda çok güzel bir dayak yerdim. Güzel yedim değil mi?

Gözlerimi açtığımda boynuma bir çift kolun dışlandığını hissettim, kız kardeşim. Boynuma akan göz yaşlarından ne kadar korktuğunu ve endişelendiğini anlayabiliyorum, uzun süredir uyuyor olmalıyım.

"Ağabey! Hiç uyanmayacaksın zannettim, çok korktum. Sensiz kalmaktan, bu koca dünya da tek başıma kalmaktan çok korktum." Kabloların bağlı olduğu elimi kız kardeşimin kahve saçlarına geçirip yumuşak bir şekilde okşamaya başladım, lise de sürekli dayak yerdim ve o zamandan sonra hiç görmediğim için hemen vücudum güçsüz düştü.

İlk yumrukta bayılmıştım değil mi?

"Nasıl oldu ağabey, hiç mi karşılık vermedin?" Güldüm, böbreklerimde hissettiğim sancıyla yüzümü buruşturdum.

"Ne kadar güçsüz olduğumu biliyorsun güzelim, dövüş ve kavgalarda oldukça yetersiz olduğumu da fakat adam çok sağlam dövdü." Dilruba'nın arkasından gelen ses ile oraya bakmaya ne kadar çalışsam da saçlarından dolayı hiçbir şey göremedim.

"Feyyaz Bey, o adam hakkında yakın bir zaman da başsavcılığa şikayetçi olduğumuzu belirteceğim." Seda Hanım'ın sesiyle yüzüm buruştu, bu adam bunu duyarsa beni öldürürdü içeride, biliyorum fakat bunun için uğraşmayacağım.

"Yarın gidersiniz, Seda Hanım." Dilruba'nın kalkmasıyla bana bakan çift iki göz gördüm, biri Adniye Hanımdı bir diğeri ise Seda Hanımdı.

"Geçmiş olsun, Feyyaz Bey." Adniye'nin sesi ile gönlüme bahar gelmişti, bütün sızılarım geçmişti sanki, bir gün buraya patronu olduğum için değil de benim için gerçekten endişelenip gelmesi, çok güzel bir hayaldi.

Ben daha demin onun yanında pısırıklığımı mi belli etmiştim? Ne kadar cahilim! Bir dilimi tutamadım, bu kız şimdi sana zerre güvenmezdi ki.

"Kahretsin!" İster istemez fısıltı ile çıkan sesimde odadaki 4 kişinin de gözleri bana döndü, galiba yanlış anlamışlardı.

"Kuzen, iyi misin?" Ayhan'ın sesiyle gözlerimi devirdim, hangi yüzle geliyordu bu adam!

"Ayhan, çık git odadan!"

"Kuzen, seni görmeye geldim. Lütfen, artık aramızı düzeltsek, yeterli değil mi bu dargınlık?" Gözlerimi devirip cama doğru bakmaya başladım, bu adam ne gurursuzdu, kovuyordum gitmiyordu.

Sanki geceleyin kulağının dibinde vızıldayan sinek gibiydi, sivrisinek ilacı sıksan da sesi hala kulağında.

"Seda Hanım, polisleri çağrır mısınız?" Seda Hanım, başını onaylar biçimde sallayıp kapıdan dışarıya çıktı.

Adniye Hanım'a baktığım sıra ise kaşları çatık bir şekilde zemine baktığını gördüm, bu kadın neye sinirlenmişti ki? Ayhan'ı mi savunuyordu yoksa?

"Tamam, çıkıyorum. Feyyaz, bazı şeyleri fazla abartıyorsun, sebeplerini bilmeden, bu sana son gelişimdi." Başını çevirip polisler gelmeden kapıyı arkasından kapatıp çıkıp gitti.

"Ağabey, çok vefakarsızsın." Güzel bir kardeşim! Olduğundan bahsetmiş miydim?

Dilruba'nın da çıkmasıyla Adniye Hanım ile odada tek başımıza kalmıştık, şimdi sorabilirdim.

"Adniye Hanım, neye sinirlendiniz?" Zemindeki gözlerini koluma bağlı olan serumla dikti, hey! Ben buradayım.

"Sizi sorgulamıyorum fakat pişman olup size gelen birinin affını neden kabul etmiyorsunuz? Emin olun, insan sevmediği birine gelmez." Gözlerimi devirdim, onu beni seviyordu?

"Peki, siz bana neden geldiniz? İnsan sevdiği birine geliyorsa sizi bana getiren ne?" Gözleri fark edemeyeceğim bir zaman diliminde gözlerimle kesişti ve o andaki kalbimin binbir türlü hale girmesi nabzımı bile zorlamıştı.

"Si-siz benim, patronumsunuz. Yani, gelmek zorundaydım." Gözlerimi devirip kapıya bakmaya başladım.

"Demek ki insan sadece sevdiği insana gelmezmiş."

"Ben bunu kastetmedim." Derin bir nefes alıp sesli bir şekilde verdim.

"Çıkabilir misiniz? Uyumak istiyorum ve içeriye kimse girsin istemiyorum, bunu belirttin." Koltuğun üzerindeki hiç fark etmediğim çantayı aldı;

"Peki." Kapıyı açsa da çıkmadan ister istemez dudaklarımdan bu sözcükler döküldü;

"Yarın, Ayhan Bey yanıma gelsin."

Seninle birlikte gelsin.

"Peki, Feyyaz Bey."

23/02/2020

Yorumlarınızı burada belirtirseniz, güzel olur :)

Allah'a emanet olun...

Desteklerinizi bekliyorum...

Fi Sebilillah - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin