ON

2.6K 225 13
                                    

UZUN BİR SÜRE SONRA GÖRÜŞMEK,

Evet... Ben geldim, şimdi bitirebildim aslında şimdi bıraktığım bölümü tamamladım, önce ki günler full yattım.

Nasıl aktivite ama!

Hepinizi öpüyorum, korona var canım!

Bu arada dışarıya çıkmayalım arkadaşlar, çıkmayalım da hemen gitsin virüs, yemin ediyorum okulu özledim.

Dikkate alalım.

19/03/2020

10.BÖLÜM

Karşıma oturan Rasim Bey ile oturduğum yeri garipsedim, her zaman Rasim Bey'in tarafında ben olurdum, şimdi ise değilim.

"Nasılsınız, Rasim Bey?" Gülümsedi;

"Çok iyiyim oğlum, kızımın böyle güldüğünü gördüm ya, çok iyiyim." Gülümsedim. Zülfü, benden önce gelmişti, neden bana haber vermemişti ki? Beraber gelirdik.

"Zülfü geldi demek, mutlu olmuşsunuzdur umarım, birkaç gün önce evlendik." Gülümsedi.

"Mutlu olmaz mıyım oğlum? Daha günler önce tek hayalim buradan çıkmakken şimdi ise tek istediğim çıkmamak." Kafam karışmıştı, bu adam neden çıkmak istemiyor ki? Delirdi mi burada acaba?

"Siz iyi misiniz? O kutunun içinde yaşamak ölüm gibi." Güldü.

"Oğlum, benim kızım bu gün öyle güzel güldü ki, ben onun tebessümünde yaşamaya başladım daha saatler önce. O kadar mutlu ki, korkuyorum. Eğer çıkarsam mutluluğu bozulur diye." Kaşlarımı kaldırdım;

"En çok o sevinir Rasim Bey."

"Oğlum, kızım seni seviyor. Eğer çıkarsam seninle ayrılacak, ben onu yıllarca güzel sevemedim, şimdi o güzel severken, sevgisini kirletemem." İlk kızı için benim hayatımı şimdi de kendi hayatını yakıyordu, neden peki?

"Yapmayın, Rasim Bey." Güldü.

"Baba olunca anlayacaksın oğlum, baba olunca." Güldüm, aslında Rasim Bey'i özlemiştim, babacan tavırları orada yalnız olmadığımı hissettiriyordu ve emin olun, şöyle bir yerde o kadar ihtiyacınız oluyor ki bir insana.

"Galiba, zamanım bitti fakat çok iyi gördüm sizi, kendinizi üzmeyin. Kızını bir çiçek gibi bakacağım, üzmeyeceğim." Gülümsedi.

"Oğlum, birbirinizi kıra kıra, seve seve büyüteceksiniz fakat onu üzme oğlum, ona kum tanesinde ağır söz söyleme. O göstermese de çok narindir, naiftir. Üzülür ama söylemez, ne üzül ne de üz oğlum." Kızı çok naifti ve ilginç bir şekilde güzel kokuyordu, bahar gibi.

"Peki, Rasim Bey." Gülümsedi, ayağa kalkınca bende ayağa kalktım.

"Allah'a emanet ol, oğlum." Gülümsedim.

"Sizde."

...

Yanımdaki kahve buklelerinden gelen hoş kokulu kadına baktım, saçlarını yeni yıkamış olmalıydı. Dilruba'nın saçları da yıkadıktan sonra bu kadar baskın bir koku olurdu.

"Babanın ve annenin adı ne? Bilmezsem ayıp olur." Başımı salladım.

"Babamın adı, Halit; annemin adı ise Sevcan." Bana baktığını hissetsem de bakmadım.

"Onlara nasıl hitap etmeliyim?"

"Anne ve baba dersen, fazla memnun olurlar." Gülümsedim, bir kadını anne ve babamın yanına getirip onlara böyle hitap etmesini söyleyeceğim aklıma bile gelmezdi.

Aslında Zülfü hayatıma giren güzel ve naif bir kadın ama hayatıma hiç girmeyen bir kadını unutamamak ne tür bir acizlik?

Çok zor.

Kapının önüne geldiğimizde Zülfü'nün kapıyı çaldığını gördüm, fazla heyecanlıydı ve ne yapacağımı bilemiyor gibi bir tavrı vardı.

Yeni gelin.

"Telaş yapma, yemezler seni." Ukala konuşmamdan ben bile rahatsız olmuştum, oysaki sabah babasına ne söz vermiştim.

"Ben telaş yapmıyorum." Gözlerimi inanmazsa açtım.

"Ellerin titriyor." Güldü, çok güzel gülüyordu. Ben bu kadının her tavrına nasıl bu kadar hayran olabiliyordum?

"Üşüyorum." İlk defa üzerine bakma gereksiminde bulundum. Üstünde ince bir gömlek vardı, güneşe aldanmış bir kadın duruyordu karşımda.

"Şimdi içerde ısınırız." Kapının açılmasıyla kardeşimi gördüm fakat baya kötü gözüküyordu kendisi, ölmüş gibi.

"Hey, en sevdiğin ağabeyin geldi." Gözlerini devirip Zülfü'ye sarıldı, sonra da içeriye geçti.

Bu güzel karşılamadan sonra içeriye girdik, güzel ailem.

Ayakkabıları çıkartıp kapıyı kapattık, salona doğru gittikçe sesler çoğaldı, baya kalabalıklardı.

İçeriye geçtiğimizde Zülfü nereye oturacağımıza bakıyordu, ben de Ayhan'ın yanındaki kadına bakmaya çalışıyordum ve evet gördüm;

Adniye.

O gitmemişti, tam ailemin içine girmişti aksine!

"Adniye Hanım?" Adniye, başını önünde tabaktan kaldırıp bana baktı.

"Feyyaz Bey, siz çıktınız mı?" Dilruba'nın sitemli sesini duydum;

"Evet, çıktı canım fakat sen nereden bileceksin ki!?" Dilruba'nın kinayeli ses tonuna şaşırdım, bu kadın Adniye'ye ölüp bitmiyor muydu?

İlginç.

Gönlüme bahar geldi, yemin ederim.

Gönlümün baharı, gelmiş.

19/03/2020

Fi Sebilillah - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin