Ü Ç

4.1K 352 23
                                    

Keyifli okumalar dilerim...

3. BÖLÜM

Daha sabah avukatım ve Adniye Hanım ile bu odadaydım, şu an ise sevgili kız kardeşim ve Adniye Hanım ile buradayım. Adniye Hanım'ın bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim, işi var gibiydi oysaki saatler önce. Doğruya, onlarla saatler önce bu odadaydım.

"Feyyaz Bey, kız kardeşinizi getirdim, dediğiniz gibi. Bana gerek yoksa gidebilir miyim?" Adniye Hanım'ın bu gereksiz aceleci tavırları sinirimi bozuyordu, eğer bir işi varsa yarın gelebilirdi.

"Eğer aceleniz varsa Adniye Hanım, yarın getirebilirdiniz kardeşimi." Dediğim mantıklıydı değil mi? Biraz kabaca olabilir fakat ben patronuydum.

"Özür dilerim, Feyyaz Bey. Fakat kız kardeşiniz beni aradığında geciktirmeden buraya gelmesini tavsiye ettim, sadece eşlik etmek amacıyla gelmiştim. Eğer,bir işim yoksa gidebilir miyim?" Gidebilir miydi? Hiç gitmesini istemiyordum, saatlerce yanı başımda durması daha mantıklı geliyordu bana. Bunu neden istiyordum? Bilemiyorum.

"Eğer, yarın tekrar gelebilirseniz, şu an gidebilirsiniz." Adniye Hanım, başını onaylarcasına salladığında sadece elimle gitmesinin işaretini verdim.

Odadan çıkmasıyla sevgili kız kardeşime döndüm, arkamdan dolap çeviren ve beni çok seven kardeşim!

"Evet, şimdi bana kuzenimiz ile neden iş birliği yaptığını açıkla?!" Sesim biraz hiddetle çıksa da, onun sadece altındakileri böyle çıkartacağını biliyorum. Ona baktığımda ellerini birbirine kenetlemiş, ellerine bakıyordu.

"Ağabey, sen yokken kendimi çaresiz hissettim. Bana hiç bu kadar büyük bir yük vermediler, altında ezilmekten korkuyorum. Ayhan ağabey, bana yardım edeceğini söyledi ve ona hak vermemi istedi, aslında daha imzalamadık sözleşmeyi korkuyorum ağabey." Dilruba'nın dedikleri beni o kadar etkilemedi ve tahmin ettiğim gibi bu yükün altından kalkamamakta korkuyordu.

"Bak; Dilruba, şu an Ayhan'a hak talep etme. Bu en çok bizim zararımıza olur, bu yüzden avukatımdan ve bu süreçte yanında olan Adniye Hanım'dan yardım iste, onlarla yakın bir zaman diliminde konuşacağım, merak etme. Hatta buradan çıktıktan sonra onlarla iletişime geç. En iyisi bu." Dilruba, anlamazca başını salladı.

"Ayhan ağabeyi severdin, ağabey sen. Şimdi bu güvensizliğin sebebi ne?"

"Onunla uzun süredir konuşmuyorum ve onunla aramızda büyük bir husumet var, onun intikamını almaktan gücenmez." Ayhan, uzun bir süre önce beraber girdiğimiz bir ihaleyi kendi tarafına çekmişti, oysaki biz ortaktık. Ona, neden yaptığını sorduğumda ise malın mülkün onda ne kadar önemli olduğunu gördüm. Bu yüzden bizden uzakta olması bizim için en iyisiydi.

"Ağabey, sağlam bir sebep ver bana?" Güldüm.

"Onunla önceden ortaktık, şimdi neden değiliz? Bunu araştır, ondan sonra zaten bana hak vereceksin." Başını salladı.

"Peki, ağabey." Ayağa kalkacağı sıra bileğini tuttup geri yerine oturttum.

"Adniye Hanım, o nasıl biri?" Dilruba, gülümsedi. Bu iyi bir şeydi galiba?

"Bir abla gibi ağabey, sıcak davranmasını ilk para için yaptığını düşünüyordum, diğerleri gibi. Fakat öyle bir amacı yok gibi, içinden geldiği gibi davranıyor ve bu bana yanımda sen olmasan bile bir ablam varmış gibi hissettiriyor yani kendimi yalnız hissetmiyorum. İlginç biri, az konuşuyor fakat az konuşsa bile sorduğum sorulara mantıklı cevaplar veriyor, galiba patronun kız kardeşiyim diye samimi olamıyor benimle çünkü benden başka herkese samimi biri." Gülümsedim.

"Bana da öyle davranıyor, patron olmak işte bu."

"Aslında ağabey, bu davranışı sana özel değil. Şirketteki her erkeğe karşı böyle bir yaklaşımı var, yani sana özel değil ama bana özel bu davranışı. Buradan çıktığımda ilk işim bunu sormak olacak." Başımı salladım ve gitmesi için başımı salladım.

..

Televizyondaki haberlere gözüm dalıyordu sürekli ve bu yüzden çayım soğup duruyordu. Rasim Bey, geldiğimde uyuyordu, bende bu vakti böyle değerlendiyordum ve sonra bana bahsettiği kitabı okumak vardı aklımda.

"Çok oturmadın mı?" Yan tarafımdaki adamın aksi sesiyle sadece ona bakıp işime döndüm, onunla laf dalaşına girmeyecektim.

"Sen, beni hangi hakla kâle almazsın?" Sadece yüzüne bakıp çay bardağımı elime almam ile kolunun altına kıvırdığı gazeteyi eline alıp çay bardağıma şiddetle vurdu, çayın bir kısmı üzerime döküldü ve çay bardağı ise yerde paramparça oldu.

"Sana kalk diyorum!?" Sadece yüzüne bakmaya devam ettim, cevap vermediğim sürece suçlu olmazdım ve böyle bir adam ile münakaşaya girmek istemiyorum, adam sanki cevap verdiğimde öfkesini haşlayacak gibiydi.

"Kalkmıyor musun?" Gözlerimi devirip kalktığımda bir süre sandalyenin boş olduğunu gördüm, galiba bana bulaşmak amacıyla bunu yapmıştı, öfkemi mi ölçmüştü?

"Aferim, böyle ol!" Gözlerimi devirdim, sandalyeme oturacağı sıra ayağım ile sandalyeyi kaydırdım ve bu hareketimle yere düştü, cam bardakları ise kötü bir şekilde avuçlarına battı.

"Sen! Sen, ne yaptığını sanıyorsun?!" İşte yediğim yumruktan sonra son duyduğum soruydu.

Sonra ise ne mi oldu?

Çok güzel bir dayak yedim.

19/02/2020

Desteklerinizi bekliyorum,

Allah'a emanet olun.

Fi Sebilillah - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin