Y E D İ

3K 276 14
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM...

7.BÖLÜM

Kahve buklelerini kulağının arkasına ne kadar atmaya çalışsa da sürekli önüne düşüyordu, bir süre sonra dayanamayarak elini çantasının içine attı ve siyah iki tane tel toka çıkarıp saçlarının iki tarafından tuttup saçlarının arkasına sabitledi.

"Selamün aleyküm Feyyaz, babamın konuştuğunu umuyorum?" Zoraki bir tebessüm yüzüme misafir oldu, ne kadar gülmek istersem isteyeyim, başarılı olamıyorum.

Karşımdaki kıza bakarken Dilruba'ya bakıyormuş gibi hissediyorum, sanki karşımdaki kız, kız kardeşim gibi. İçimde büyüyen Adniye sevgisine engel olamıyorum, biliyorum nasibim değil o ama dayanamıyorum.

"Aleyküm selam Zülfü." Yanakları gerildi ve yanaklarındaki çukurlar kendini belli etti, saçları önüne düşmese bile düşmüşçesine elçini kaldırıp düzeltti ve dudaklarından kısa bir kıkırtı kaçtı.

"Benim adım Zülfüpare, sadece babam öyle seslenir bana; Şimdi sizden duyunca garibime gitti." Ellerini nereye koyacağını bilmiyor gibi hali vardı ve doğruyu söylemek gerekirse, bu beni ister istemez güldürüyor.

"Zülfüpare, tanımadığın biriyle nasıl evlenebiliyorsun?" Soru cümlem biraz kabaca olsa da art niyet besleyen bir soru değildi, gerçekten merak ediyorum; bir insan nasıl tanımadığı - sevmediği biriyle evlenebilirdi ki?

"Babam size anlatmıştır diye ummuştum." Derin bir nefes alıp verdim;

"Anlatmış olsa sizce sorar mıydım?" Başını sallayıp üstümdeki gözlerini yere indirdi, galiba onu terslediğimden kaynaklı mahçuplaşmıştı.

"Annem, beni kuzenimle evlendirmek istiyor fakat ne kuzenime ben öyle bir gözle bakıyorum ne de o bana. Babam, Anneme güvenmiyor ve hareketlerini kestiremiyor, dışarı da güçleneceği kimse yok. Aslında, siz beni nasıl koruyabilirsin, bilemiyorum ama babama güveniyorum, bu yüzden sesimi çıkarmıyorum." Başımı orantısız salladım.

"Peki, beni çıkacağım belli değil fakat çıkarım diye umuyorum." Seda Hanım'a ulaşmam gerekiyordu, eğer uzun süre çıkamazsam bu kıza ancak Seda Hanım ilgilenebilirdi.

Zülfüpare, ellerini birbirine dokundurup sürekli çekiyordu, fazla heyecanlıydı ve bu bana fazlalıkla garip geliyor. Bu kadar heyecanlı olması garip değil mi?

"Nasılsın? Yani, şey... Güzel geçiyor mu zaman?" Güldüm ama bu gülüş daha çok, sevimsiz bir gülüştü.

"Ne demezsin, içerisi bir güzel, bir güzel. Dışarıya çıkasım yok." Onu fazla tersliyordum ama elimde değil, kendini belki biraz koruyabilseydi şu an karşımda olan kadın, Adniye olabilirdi.

"Özür dilerim, beni yanlış anlamanı istemem. Sadece, evleneceğim adamı tanımak istiyorum. Feyyaz, kötü biri değilsin, bunu hissediyorum." Bu kız fazla mı konuşuyordu? Yoksa ben milk tahammülsüzleştim, bilemiyorum.

"Eğer söyleyecek bir şeyin yoksa kalkıyorum?" Kaşlarımı kaldırarak sorduğum soruyla anında ayağa kalktı, kurulacağını düşünmüyorum, neden kırılsın ki? Beni daha tanımıyor bile.

"Yok." Kapıdan çıkmadan istemeye istemeye soru yönelttim;

"İstediğin bir şey var mı?" Güldü.

"... Kendine güzel bakmamı istiyorum." Yüzüne bakmadan odadan çıktım, iyi biriydi ama bu, benim umrumda bile değil.

Polislerin kelepçeleri yanmasıyla yine hapsolduğum yere doğru yürümeye başladık, gün geçtikte yanıp yanıp kül oluyordum ve gücüm tükeniyordu.

Aklında, gönlünde biri varken başkasıyla aynı ortamda oturmak bile eziyet gibi, çok zor. Zülfüpare'de istemiyordur ama dayanamıyorum.

Adniye, beni sevmiyor bile hatta görmüyor ama yine umutluydum, umudum vardı. Şimdi ise o umudum bavulunu toplayıp dünyanın öbür ucuna yolculuğa çıktı, şimdi gün geçtikte külüm yok olacaktı ve sade gri bir iz kalacaktı.

Kelepçelerin bileğimden çıkmasıyla rahatça bileklerimi ovup Rasim Bey'in yanına vardım;

"Oğlum, ikindi okundu. Gel namaz kılalım." Rasim Bey'in samimi davetine gülümsedim, eğer kızına dayanıyorsam bu adam içindi.

"Peki, Rasim Bey. Abdest alıp geliyorum." Gülümsedi.

Bazen düşünüyorum, benim hayırlısı Zülfü ki onunla evleniyorum eğer olmasaydı zaten evlenemezdim değil mi? Zülfü, sadece fazla gerçekten fazla konuşuyor, belki de ben fazla tahammülsüzüm bilemiyorum.

Ama şunu biliyorum; Zülfü, benim dönüm noktam olacak, bunu hissediyorum...

"Rasim Bey, abdestimi aldım." Rasim Bey, ikimiz içinde seccadeyi sermiş, elindeki kehribar renge sahip tesbihle beni bekliyordu.

"Hadi oğlum, geldiysen başlayabiliriz."

09/02/2020

Desteklerinizi bekliyorum, lütfen okuduğunuzu belli edin...

İnşaAllah yarın yeni bölümü atacağım...

Ve bu arada 10 Mart, yarın benim doğum günüm ve en uzun bölümü atmaya çalışacağım.

Hepinizi kucaklıyorum,

Allah'a emanet olun.

Umarım güzel bir bölümdür...

Fi Sebilillah - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin