Eylüllerin evine gelmiştim. Arabada beni, kendi düşündükleriyle bana anlattı. Beni ilk gördüğünde tutulmuş meğersem. Ama ona hiç bakmıyormuşum. Halbuki gözlerim hep onu arıyordu benim. Gerisini de anlatmadı, günlükte yazıyor diye. Ben bu düşüncelere dalmış giderken içeriye Eylül girdi.
-Biz hanımefendiyi dağların başında arayalım bu saatte, ama hanımefendi gelsin sıcacık yatağında yatsın.
Geldiğini fark edince yatakta doğruldum. Üzerimde ayıcık olan pijomalarım vardı. En sevdiğim pijomalarımdı.
-Sakin ol, her şeyi anlatacağım. Önce bir otur.
Yanıma geldi ve yatağa oturdu. Beni dinlemeye hazırlandı. Büyük bir çığlık atarak sözcükler ağzımdan çıktı.
-Rüzgarla barıştık.
Adeta donakalmıştı. Sanki sevinmemişti. Anlamsızca suratıma bakıyordu, kıpıldamıyordu.
-Eylül iyi misin?
-Çok sevindim.
-Çok belli sevindiğin, şu yüzünü bir görsen.
-Şaşırdım sadece. Çok ani oldu.
-Evet, ama çok güzeldi.
-Eminim öyledir.
Sonra tek tek detayları anlattım. Sonra aniden yanımdan kalktı, uyumaya yatağına gitti. Bende kendimi uykuya bırakmaya karar verdim.
Sabah uyandığımda ilk iş komodinimin üstündeki saate bakmaktı. Saate baktığım da neredeyse öğle olmuştu ve ben okula geç kalmıştım. Eylüle beni niye uyandırmadığı için sinirliydim. İlk önce banyoya koştum yüzümü yıkadım, ardından elimin altında hangi elbise varsa onu giydim ve aşağıya indim. Aşağıya indiğimde Rüzgar'ın sesini duydum. Ardından da Hülya teyzenin sesini. Rüzgar sorular soruyordu.
-Çocuğunuzu nasıl kaybettiniz?
Ne yani Hülya teyzenin kayıp bir çocuğu mu vardı?
-Alışveriş merkezindeydik, bir anda kayboldu.
Bu hikayeyi bende dinlemek istediğimden mutfağa yanlarına girdim.
-Günaydın.
-Günaydın prenses.
-Günaydın canım.
-Rüzgar, ne işin var burada?
-Seni almaya geldim, mahsurumu var.
-Memnunum desem...
-Bende desem...
Ardından gülüştük. Sonra Hülya teyzenin yüzünde ki belirsizliği fark ettim.
-Hülya teyze, iyi misin?
-Hiç olmadığım kadar.
Şaşırmıştım.
-Neye borçluyuz bunu?
-Rüzgar'a. Kaybol...
-Çıksak iyi olur Elis, geç kaldık.
Niye Hülya teyzenin sözünü kesmişti?
-Hülya teyze bir şey söylüyordu Rüzgar.
-Önemi yok canım, siz gidin.
Sitemli bir şekilde Rüzgar'a baktım ama Rüzgar, gözlerini kaçırıyordu. Evin kapısından dışarı çıktığımızda kolundan tuttum.
-Kadının sözünü niye kesiyorsun? Belki önemli bir şey söyleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİS
RomanceBir insanın hayatını değiştirilebilecek en önemli şey sizce nedir ? Hele de kendi hayatını bile bilmeyen bir kızdan bahsediyorsak.Kimsesiz dünyasında tutunacak tek dalı bile yokken Rüzgar gibi çıktı karşısına.