Eve vardığımız da yorgun olduğumuzdan hemen yatmıştık. Sabah da alarmın sesiyle kendimizi arabanın içinde bulduk. Giydiğim kırmızı, sıfır kol elbisem ve siyah ayakkabılarımla tam bir bütün içerisindeydim. Saçlarımı da maşa yapmıştım. Gerçekten güzel olmuştum. Arabada kendimle uğraşmaktan, babamın şirketine geldiğimi fark etmemiştim.
-Prenses, geldik.
Rüzgar'ın sesiyle irkildim. Etrafa baktığım da geldiğimizi anlamıştım.
-İnşallah güzel bir konuşma geçer.
-Ben inanıyorum, sen de inan.
Gülümseyerek arabadan indim. Şirkete geldiğim de bütün gözler benim üzerimdeydi. Dedikodu başlamıştı bile. Ama bütün bunların sorumlusu babamdı. Kapısının önüne geldiğim de sekreteri de yanımda bitti.
-Elis hanım, randevunuz var mı?
-Babam geleceğimi biliyor.
O sırada babam kapıyı açtı.
-Elis, içeri gel.
Ardından birlikte içeriye girdik. Kendi koltuğuna yerleşti, bende önündeki koltuğa oturdum.
-Dün söylediklerini düşündüm. Bunları nereden biliyorsun?
Derin bir nefes alarak başladım konuşmaya.
-Rüzgar anlattı. Aslında ilk başta bana da söylemedi çünkü araştırma yapıyordu, doğruluğundan emin olmak için. En sonun da Eylül her şeyi açığa çıkardı. Rüzgar da devamını anlattı. Baba, o katil.
Babam yüzümü iyice inceledi.
-İlk duyduğum da inanamadım. Adını bile değiştirmiş Banu. Ben nasıl göremedim bunları?
Bu soruya sinsi bir gülümsemeyle cevap verdim.
-Senin gözlerin sadece işini ve eşini görüyordu. Bana vurduğunu söylediğim de bile bana inanmayıp tokat attın.
Yüzündeki ifadeye bakılırsa utanmışa benziyordu.
-Ben, çok üzgünüm kızım.
Babam bana kızım mı demişti? Şu son iki gündür duyduklarıma ben inansam bile, kulağım inanamıyordu. Onun kızım demesiyle, yüzümde saklayamadığım bir tebessüm oluştu.
-Ne yapmayı düşünüyorsun? Ben aslında intikam almak istiyorum.
-Sakın böyle bir şeye kalkışma. Ben halledeceğim. Bu arada belki fayda etmez ama, sensiz geçirdiğim her gün için özür dilerim.
Ne güzel sözlerdi bunlar. Kapı çaldı ve içeriye genç bir erkek girdi.
-Baran bey...
-Rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim.
Adam kendine güvenilir bir şekilde içeriye girdi, kapıyı kapattı.
-Biliyorum. Söylediler, fakat ortağınızı bekleteceğinizi sanmıyorum.
Babam olduğu yerden birden kalktı ve adama doğru gitti. El sıkıştı.
-Ben, bu kadar genç bir iş adamı olduğunuzu bilmiyordum Selçuk bey.
İkside gülüyordu. Herhalde benim kalkmam gerek diye düşündüm.
-Ben gitsem iyi olacak.
-Elis,kızım bunları yine konuşacağız.
Peki dercesine başımı salladım. Kapıdan çıktım ve asansör beklemeye başladım. Asansörden indikten sonra, direkt şirketin dışına attım kendimi. Taksi bulmaya çalışarak kaldırım da bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİS
RomanceBir insanın hayatını değiştirilebilecek en önemli şey sizce nedir ? Hele de kendi hayatını bile bilmeyen bir kızdan bahsediyorsak.Kimsesiz dünyasında tutunacak tek dalı bile yokken Rüzgar gibi çıktı karşısına.