Bölüm 21

63 1 1
                                    


Okula gitmek üzere uyandım. Dünden seçtiğim kıyafetleri giymek üzere, son bir kez daha göz gezdirdim. Kot şortumun üzerine beyaz püsküllü tişörtümü giydim. Saçımı maşalayıp, arkadan tutturdum. Rüzgar aşağıda, araba da beni bekliyordu. Daha fazla bekletmemek üzere, beyaz çantamı alıp arabaya doğru gittim. Arabaya bindiğim de Rüzgar haklı olarak sıkılmıştı.

-Çok beklettim farkındayım.

-Bir daha olmasın.

Kahkahayı basmıştı.

-Okul olmasa ne olacaktı sanki.

-Hiçbir şey olmayacaktı. Ne güzel olurdu değil mi?

-Hemde nasıl. Düşünsene akşama kadar gezer tozar, film izler, belki de hep uyurduk.

Ben bunları söylerken o arabayı dikkatle sürüyordu.

-Sen hiç okula gelmeyecek misin? Hep şirkette misin artık?

-Prenses unuttun herhalde ben bütün sınavlardan geçtim. Sen yıl boyu tembellikten çalışmadığın için bugün son sınavına girip, sen de bitiriyorsun okulunu.

-Aslında tembellik sayılmaz, rahatına düşkün desek.

Kahkaha atıyordu.

-Sen tembel prensessin.

Belki de öyleydi ama bu yaptıklarımız sıkıcıydı. Hayatım boyunca hatırlamayacağım şeyleri anlatıp kafa şişirmekten başka ne yapıyorlardı sanki. Ama bir gerçek vardı ki o da biz bunu mecburduk.

- Bu arada söylemeyi unuttum, şirketlerin yemeği iptal.

-İyi olmuş, daha elbisemi bile seçmemiştim.

Kahkaha atıyorduk. Arabanın durmasıyla tekrar bana döndü.

- Hadi okullu son sınavına girip, başarıyla bitir.

-Şans öpücüğü olmadan, bitiremeyeceğim herhalde.

Kahkaha atarak, yanağıma şans öpücüğünü kondurdu. Arabadan inip, sınav başlayana kadar kantinde oturmaya karar verdim. Kantine geçip bir masa bulup oturdum. Oturmamla kahve elinde Eylül karşımda beliriverdi. O gelince masadan kalkıyordum ki, kolumdan tuttu.

-Elis lütfen, dinle beni.

-Kolumu bırak!

Yavaşça kolumu bıraktı.

-Peki, ama beni bir kere olsun dinle.

Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu ama içimden bir ses onu oturup dinlememi söylüyordu. Tekrar oturdum, o da karşımda oturup konuşmasına başladı.

-Biliyorum, benden nefret ediyorsun. Belki aynı şeyleri yapsan ben de senden nefret ederdim. Çok zor biliyorum, ama kendini benim yerime koy.

-Ben hayatta bir cana kıymazdım Eylül.

-Haklısın. Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Keşke o silahı çekip vursaydın beni.

-Bunu ben de çok istemiştim.

Parmaklarıyla uğraşıp duruyordu.

-Kimseye söylemedim.

Anlamamıştım.

-Neyi?

-Beni vurmaya çalıştığını. Söylemeyeceğim de.

Gülerek cevap verdim.

-Sen benimle dalga mı geçiyorsun? İstediğin kişiye de umrumda bile değil. İstersen bütün Dünyaya yay, zerre kadar umrumda olmaz. Ben senin yaşattıklarını sana yaşatacaktım. Rüzgar engel olmasaydı, şuan karşımda duramazdın. Ama düşününce, iyi ki engel olmuş. Sana acıyorum. Belki de seni böyle bırakmak bütün intikamlardan daha acıdır. Yalnız, suçlu olman sana her şeyden daha çok koyar.

ELİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin