Eve geldiğimde yemekler hazırlanmış ve beni kapıda bekleyen bir üvey anneye sahiptim. İtici bir şekilde bana bakmasını sürdürürken, hemen yanında duran biricik kızı olan Yeliz'e baktım. Bu evde çekilir kılınan tek taraf Yelizdi. Usulca yanına eğilip ''Merhaba küçük hanım'' dedikten sonra saçımın çekildiğini hissettim ve Yeliz'in uzaklaştığını anlayınca olay başlıyor diye içimden geçirdim. Ardından o kadının itici sesi tıp ki kendisi gibi.
-Sözü mü dinlediğine sevindim. Masada yemek yerken bugünün güzel geçtiğini, senle ve kız kardeşinle yemeğe çıktığımızı söylemeyi unutma babacığına.
derken bileklerimi sıkan elleri canımı acıtan taraftı. Ses vermeyince daha da hiddetle sıkınca onay vermek zorunda kaldım.
-Peki.
Odama hemen çıkıp kendimi yatağın üstüne attım. Günlüğümü çıkardım, olup bitenleri yazmak istedim ama hiçbir zaman günlüğümü güzel tutamamışımdır. Sonunda sıkılıp bıraktım. Yeliz aklıma geliyor, gerçekten o olmazsa hiç bu evde kalamazdım. Sonunda düşüncelerimden sıyrılıp kıyafetlerimi değiştim ve banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra aşağıdan çağrıldığımı fark ettim.Aşağıya indiğimde sevimsiz kadın bütün gülümseyişiyle babama yağ çekiyordu ve tabi ki bana da.
-Baba, hoş geldin.
-Hoş bulduk kızım. Hadi otur masaya.
Masaya oturduğumda yemeklerin güzelliğini fark ettim. Nasıl bunları o yapmış olabilir diye iç geçirdim. Fakat yemeklerin güzel olmasına karşın tabağımda oyalanıp durdum ve en sonunda babam;
-Elis, bir şey mi oldu? Mutsuz görünüyorsun.
Bana fırsat vermeden üvey annem Banu atladı.
-Yorgundur Baran. Bugün çok gezdik ondan yorulmuştur değil mi Eliscim?
-E...evet babacım çok güzel bir gündü, çok yoruldum. O yüzden ben biraz dinlenmek istiyorum, size afiyet olsun.
Dedikten sonra cevabı beklemeden masadan kalktım. Yatağıma atlayıp ölesiye ağladım. Anne nerdesin sen? Neden bizi bıraktın? Babama hep annemi sorduğumda tek dediği kelime ''Bizi bıraktı'' oluyordu. Ben bu düşüncelerle boğuşurken uyuyakalmıştım ...
Gözümü açtığımda sabah olmuştu. Yatağımda bir süre oturdum. Aklıma Rüzgar geldi. İnsan niye hep imkansıza aşık olur diye geçirdim içimden. Acaba dün Eylülle Rüzgar ne yaptılar? Kesin sevgili olmuşlardır. Bunu öğrenmenin tek yolu vardı, Eylülü aramak. Evet daha fazla dayanamayıp Eylülü aradım.
-Alo, Eylül.
-Elis, ne oldu?
-Şey, ben seni merak ettim yani dün ne oldu? Hem sesinde kötü geliyor iyi misin?
-Dün kabustu Elis, resmen kabustu. Ona olan ilgimi fark etmiş ama bu mümkün olmayacağını söyledi ve benden bir konuda yardım istedi.
Nasıl olurda Eylül gibi bir kızı reddedebilmişti.
-Hangi konuda?
-Sevdiği biri varmış ve aramızı yap diyor. İşin garibi sevdiği kişiyi söylemiyor.Sonra söyleyecekmiş, zamanı geldiğinde.
-Gerçekten ilginç.
Aslında ilginç olan neydi Eylülü seçmemesi mi sevdiği kişinin ismini söylemeyip zamanı var demesi mi?
-Elis, benim kapatmam lazım okulda görüşelim.
Morali bozuk olduğundan konuşmayı kısa kesmiş olacaktı. Ben de üstüne düşmeyecektim. Onu rahat bırakmak için uzatmamaya karar verdim.
-Görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİS
RomanceBir insanın hayatını değiştirilebilecek en önemli şey sizce nedir ? Hele de kendi hayatını bile bilmeyen bir kızdan bahsediyorsak.Kimsesiz dünyasında tutunacak tek dalı bile yokken Rüzgar gibi çıktı karşısına.