1. BÖLÜM: MELİSA

2.7K 737 197
                                    

Vote verip yorum atmayı unutmayınız . Keyifli okumalar... 

O akşam öyle yağmur yağıyordu ki caddeler boylu boyunca sele dönmüş, insanlar evlerine çekilmiş ve şöminenin başında ısınmaya başlamışlardı bile. Yaz mevsimi yerini sonbahara bırakmıştı. Yemyeşil yapraklar yaza küsmüş gibi sapsarı kesilmiş, havanın solgunluğu ise kara bir kış geçeceğinin habercisi olarak gözüküyordu. Vakit akşam olduğundan evlerden yansıyan ışıklar küçük su birikintilerine çarpıyor, yağmur ise damladığı birikinti de minik minik halkalar oluşturuyordu. Her bir yağmur tanesi sanki yeryüzüne huzur olarak damlıyordu. Damladığı yerden açılan halkalar da huzurun yayılması gibi bir şeydi.

Yağan her bir damla içimdeki ateşi bir bir hafifletmeye başlamıştı. Zaten kendi içimde cevabını bulamadığım sorulardan bir idam sehpası hazırlanmıştı bile. Ya bazı şeyler güzelleşecek ya da hep kötü kalacaktı. Ama hep iyi tarafın yolcusu olarak görürdüm kendimi. Kötülükleri kendime hiç sindiremezdim çünkü. Ama artık yeni bir başlangıç zamanıydı. Yeni ev, yeni arkadaşlar, yeni okul derken güzel bir başlangıç olduğuna inanıyordum. Eski sıkıntılara dair hiçbir şey kalmayacak ve mutlu bir hayatın temelini atacaktık, atmalıydık. Her neyse.

Yine penceremde uzaklara dalmış bir vaziyette buldum kendimi. Sokağın başından güzel, son model bir araba yaklaştı ve hemen karşıda ki evin garajına girip durdu. Muhtemelen bu arabadan inenler de o evin sahibi olmalıydılar. Arabadan inerken benim yaşlarımda bir kız dikkatimi çekmişti. Herkes neşe içinde arabadan inmiş, bir o sona kalmıştı. Etraf karanlıktı ama yüzünü gayet iyi seçebiliyordum. Sanki yılların soğukluğu vardı yüzünde tam kestirememiştim. Babası anahtarın bulunduğu elini kapıya doğru uzatırken birden düşürdü. O kız ise etrafa yorgun gözlerle bakarken birden beni fark etti. Bir süre o bana, ben ona bakakalmıştık öylece. O sırada ailesi içeri girmiş, onuda elinden tutup çekmişlerdi içeri. Annem komşularla konuşurken duymuştum. Başka bir şehirden buraya iş için taşınmışlar. Sanırım birkaç kez otobüs durağında karşılaşmıştık. Ama ikimizde birbirimize dönüp bakmaya çekiniyorduk. Her sabah okula gitmek için durakta beklerken o da evinden yeni çıkıyordu.

Dün geceden sabaha kadar aralıksız yağmur yağmış ve hala devam ediyordu. Her yer sele dönmüş ve adım atacak bir yer kalmamıştı. Annemde her sabah olduğu gibi erkenden herkesi uyandırıp kahvaltıya çağırma eylemine başlamıştı bile. Benimse başımı hiç yastıktan kaldırmaya mecalim yoktu. Hem gece geç uyumuştum hem de eve gelirken yağmurda çok ıslanmıştım . Annem odaya girdiğinde fark etmiş olmalı ki hemen elini alnıma uzattı. O an ki yüz ifadesini şimdiye kadar hiç görmemiştim. İlk defa böyle olmuştum anlam veremedim. Genelde üşütünce ya nezle yada grip olurdum bu kadarını bende beklemiyordum açıkçası. Hem rengim solmuş, hem tenim buz gibi hemde yüzümde tarifi olmayan bir ifade vardı. Zaten konuşmaya halim kalmamış, kendimde olup olmadığından bile emin olamıyordum ama bilincim yerindeydi. O panikle annem hemen bizimkileri çağırmış.Babam odaya girer girmez kucağına alıp arabaya kadar götürmüştü bile. O anda kendimden geçmiş olmalıyım ki gözlerimi açtığımda hastane yatağında yatıyordum ve ortamın kokusu burnuma dolmaya başlamıştı bile. Küçüklükten beri hastane koridorlarında sürünmekten bıkmış bir haldeydim. 17 yaşındaydım ve ömrümün yarısını böyle yerlerde hastalığım yüzünden geçirmekten fazlasıyla bunalmış, bitkin hale düşmüştüm. Başımı çevirdiğimde sağ tarafımdaki sandalyede annem oturuyordu. Çok korkmuş olduğu gözlerinden belliydi. Tam da o sırada babam elinde bir tepsiyle odaya girdi. Ardından da hemşire ve doktor. Acaba önemli bir durum var mıydı ? Yok canım, bir üşütmeden ne olabilir ki saçma düşüncelerim işte. Düşünüp dururken serumunda etkisiyle tekrar uyuyakalmışım. Başım da doktor ve babamın konuşma seslerini duyuyordum ama öyle bir şey ki sadece sesten ibaret. Ne kelimeleri harfi harfine işitebiliyordum ne de sesleri tam olarak ayırt edebiliyordum. Az sonra kendime geldiğimde oda da yan yatakta yatan kişiden başka kimse yoktu. Her yere ilaç kokusu sinmiş, artık içime çeke çeke midem bulanmaya başlamıştı. Kafamı çevirdiğimde o kişinin, bizim karşı evde ki kız olduğunu fark ettim. O kadar şaşırdım ki bir anda istemsizce " -Yok Artııık" deyiverdim. Tam da o da sırada gözlerini açmaya başladı. Çok utandım, uyandırmıştım çünkü. Genelde birisi tarafından uyandırılınca sinirlerim tavan yapar benim. Nedense diğer insanlar içinde aynı şeyi düşünürüm. Utana sıkıla, "Özür dilerim, gerçekten kusura bakma yani uyandırmak istemezdim." dedim. Bir süre baktı öylece, daha sonra tanımış bir ifadeyle,

BAHAR YILIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin