13.BÖLÜM : KIŞ GÜNÜ

90 35 12
                                    


Hazırlanıp kahvaltıya inmiştim. Mutfaktan mis gibi kokular burnuma dolarken oh mis isimli yüz ifade takınıp ilerliyordum.

"Hadi biraz hızlı ol."

"Yahu tamam bu ne acele?"

Cevap vermeden ilerleyen Öykü'ye sert bir bakış attıktan sonra gelen Öykü'nün annesi ve babasına dönerek:

"Hoş geldiniz, kusura bakmayın biraz beklettim malum."

"Sorun değil canım, geçmiş olsun. Daha önce gelme fırsatımız olmadı, duyunca hemen geldik. Sabah sabah baş belanız olduk." Gülerek cevap vermişti Ersin amca.

"Olur mu öyle şey Ersin amca ya, hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Teşekkür ederim düşündüğünüz için."

Bu sıra da annem her şeyi tamamlayıp oturmuştu masaya. Mis gibi kokan pideler, bembeyaz örgülü peynirler, kömür gibi zeytinler...

Kurt gibi acıkmış halimle oturur oturmaz dalmıştım yemeklere. Öykü'nün kolumdan dürtmesiyle ona dönmüştüm.

"Az ye az, kilo alıp evde kalacaksın." Gülmesine hâkim olamayarak sinsi bir bakış atmıştı.

"Çok yerim ama kilo almam canım ben, hiç öyle bir derdim yoktur." Bu kez gülme sırası bendeydi.

Sürekli yemek yer ama hiç kilo almamıştım bugüne kadar. Herkes kışın kilo alıp, yazın verme çabasındayken ben o derdi taşımamıştım.

Dilşah kulağıma eğilip:

"Bugün güzel bir gün. Sence de öyle değil mi?"

Gözlerim cama doğru kaydığında dışarıda hafif hafif yağan, bembeyaz görüntüsünden ödün vermeyen karların yağışını fark ettim. Görüntüsü, rengi, şekli... Her şeyi ile kusuruz bir yanı vardı karın.

Hoş görüntüsünün yanında bir de huzur saçan tarafı vardı sanki. Yeryüzünde var olan bütün duyguların kar gibi narin, bembeyaz ve saf hali ile kalmasını istemiştim hep.

Herkes yavaş yavaş masadan kalkmaya başlarken mutfağı Öykü ile benim toplayacağımı söylediğimde yoğun bir tepki vermişlerdi. Haklılardı da ama anneme yardım etmeyi çok sevdiğimden hiç dert etmemiştim bu tepkileri.

Her iki aile de salona geçip bölünmesi imkansız bir sohbete dalmışken biz de mutfağı toplamaya koyulmuştuk.

"Eee Öykü Hanım, nasılsınız bugün?"

"Gayet iyiyim, neşeliyim. Siz nasılsınız bakalım Melisa Hanım, bayağı uykucu modunda kaldınız bakıyorumda ?"

"İyi kuzum ne olsun ya."

Aklıma rüyanın gelmesiyle şaşkın ama bir o kadar da güzel bir yüz ifadesi takındığımın farkına Dilşah'ın söylemesiyle varmıştım. Yemekten beri aklıma ne zaman gördüğüm rüya gelse sessizce olduğum yerde sırıtmıştım. Öykü de bunun gayet farkındaydı. Kolumdan tutarak meraklı gözlerle beni süzüyordu.

"Bana anlatacağın bir şeylerin varmış gibi duruyor sanki. Dökül bakalım, çıkar ağzından şu baklayı."

Aklımda sürekli bir şeyler dönüp dolaşıyordu. Öykü'ye göz ucuyla bakıp gülmeye başladığımda bozulmuş yüz ifadesi ve kısılmış gözlerle az sonra yapacağı yoğun sıkıştırma sonucunda neler olacağını az çok anlatmaya çalışıyordu. Ne ara bu kadar agresifleşmişti bu kız.

"Seni dinliyorum."

Meraklı gözleri ateşe tutuyordu tüm bedenimi sanki. Biraz daha anlatmasam yaralı ayağımla bu evi koşarak terk etmek zorunda kalacağımı artık öğrenmiştim bu bakıştan sonra.

BAHAR YILIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin